bugün

dandik bir filmdir ama yine de insanı tedirgin ediyor. kimilerinin söylediği gibi çok fazla korkutmuyor doğrudur ancak gerilmeye sebep olmaktadır. insan sürekli bende gece böyle olursam, başıma şu da gelirse diyerek filmi izliyor. hıı fragman da güzel pazarlama yapılıyor o ayrı.
(bkz: o değil de bi ghostbusters vardı)*
korkudan anlamayanları korkutabicek zavallı bir film.
izledigim en igrenc film. adeta tursuzdur korkunun parcasi bile yoktur filmde. verilen para icin sinir bozukluigundan uste gulerek bir tepkide bulunulabilir. zekice, cok korkunc diye tanitilmis, pek degerli kareler olmadigi icin, izleyicilerin tedirginlik gorunntulerinin oldugu tanitimlariyla millete ultra korkunc diye yutturulmus, reklami, satisi iyi, icerigi berbat filmdir. amerikanin rutin hayatina kiytirik iki sahne korkutucu gelebilir lakin biz tukrler her daim aksiyon filmi tadinda yasadigimizdan, bunlar etki etmez. 2 katli bir evde, cok unlu olmayan oyuncularla cekilmis basit bir filmdir.
daha berbat bir korku filmi izlediğimi hatırlamıyorum. korkunç bir film bile daha korkunçtur bunun yanında. verdiğim paraya acıdım. o reklamlardaki filmi izlerken yerinden sıçarayan adamlar falan kesin yapımcının adamları. lan neyine sıçrıyorsun? filmin ilk yarısı bittiğinde zaten bundan bi' bok olmayacağını anlamıştım ama arkadaşların zoruyla ikinci yarıyı izledim. evde kendimi çekip izlesem daha çok korkarım. lakin başlarda sevmiştim bangbros'un konulu videolarının introlarına benziyordu ne yalan söyleyeyim.
insanda uyku muyku bırakmayan, pis bi film.

-spoiler-

bu filmi izlerken, afedersiniz, bok var gibi evin tüm ışıklarını kapattım, bilhassa evde kimsenin olmadığı bir günü seçtim izlemek için. biliyorum çünkü zaten efekt yok filmde, çekim desen amatör. günlük güneşlik bir ortamda aile saadetinin içinde bırak korkmayı, tıkırtıları dahi duyamazsın, ki zaten film tıkırtılardan ibaret. bütün bu gerekli ortam şartlarını hazırlayıp, efendi efendi filmi izleyip de "hiç etkilenmedim" diyen insanların alnından bizzat öpmek isterim. nasıl yapıyonuz lan?

başlarda "bu ne la böyle" dedirtip ha sevişti ha sevişecekler beklentisi veren bu filmi izlerken, anca ortalara doğru hafiften ürpermeye başlayabildim. özellikle deliğanlının "hey dostum senin sorunun ne" vari isyankar konuşmalarıyla varlığı gittikçe coşturması renk kattı filme, herif her küfredişinde o gece bir hengame koptu. katie desen bir anaç tavırlar içerisinde, "evladım kızdırma şunu" diye diye bezdi film boyunca yavrucak. mihac ise her ne kadar başlarda "negzel eğleniyoz işte, anı olacak bunlar anı" modunda olsa da sonlara doğru o da üç buçuk atmaya başladı, o da sonunda imana geldi. zira o meşhur ayaktan sürüklenme olayının ardından değil imana gelmesi, kendini komple kliseye kapatıp, rahipliğe adasa yeri idi. öyle de pis bi sahne işte, evlerden ırak.

final kısmına gelirsek, 3 çeşit sonu da izlemiş biri olarak hepsinin de etkili olduğunu söyleyebilirim. nihayetinde katie'nin gecenin bir vakti yataktan robot gibi kalkıp, ayakta sallanması yeter. ananı.. yazarken bile bir ürperdim iyi mi.

bütün bunlara ramen film bitince "e fena değil de, en korkunç film falan, ne alaka yani?" diyip kendi çapımda efelikler tasladım. gittim şöyle bi dolaştım evde, televizyonu açıp yaprak dökümü'ne, ali riza bey'e baktım, keyiflendim. kısacası normal hayatıma devam ettim. ne zaman ki yatma vakti gelip bütün ışıklar söndü, o vakit gözümün önünde sallanan bir katie belirmeye, beynim kameraya pis pis yaklaşan katie görüntüsünü hatırlamaya, kulaklarım gaipten gaipten tıkırtılar duymaya başladı. "bu ürperme de nerden çıktı" diye sordukça tedirginliğim arttı, uyku falan yalan oldu. çözümü mecburen ışığı yakıp sözlükte zaman geçirmekte buldum, şimdilik iyi gibi gidiyorum. hayırlısı.

diyeceğim şudur ki; film izlendikten hemen sonra sözlüğe girip "kıytırıkmış" şeklinde yorumlar yapılmadan önce, kişi en az bir gece müddet tanımalıdır kendisine. ha geceyi atlatıp da "mışıl mışıl uyudum ki, ne korkcam" diyenleri ise alnından öpüyorum başta da belirttiğim gibi.

karanlık fobim hayırlı uğurlu olsun sözlük.

-sopiler-
olacak o kadar haber bültenlerinde çıkan haberlere benziyor. hoş bir şey olmuş ama sinema filmi değil.
dünyanın en korkunç filmleri arasına girmiş olan filmdir.
yönetmenlik ve izleme bakımından biraz boğucu olsa da amerika'da ve başka ülkeler de beğeni toplamıştır.
yazar olmuş hoşgele. *
gerilmek isteyen insanı geren,inanmayan insana sıkıcı gelen film.gerçek bi hikaye olduğuna inandıramıyor,sonuda çok alakasız bitiyor.
(bkz: balon)
iyi bir pazarlama stratejisiyle sunulduğu için beklenenden fazla gişe yapan, belki de Hollywood tarihinin en düşük bütçeyle en çok ciro yapan filmidir. Takdir etmekle tiksinmek arasında gidip gelmek kişinin keyfine kalmıştır. Sonuçta hollywood filmlerine en aşina olan ülkede, ABD'de insanlar bu tuzağa düşmüştür ve film büyük para kaldırmıştır.
o kadar cok reklamı yapılmış filmdir ki korkunc ya da kaliteli film olmasa da etkiliyor her insanı.
Beklendiği kadar iyi olmayan bir kaç sahnede gerir gibi olan, sonlara doğru fena olmayan, anladığım kadarıyla üç farklı sonu olan film.
(imla hatası uyarısı için malzeme 'ye teşekkürler..)
beğenmeyenler bile biraz korktuğunu iddia etmiş. filme çok büyük beklentiyle gitmedim. 3. defa avatara giderim dedim onun da saati vardı. mecbur girdim. uykusuzluktan dolayı filmin ilk yarısında uyuyacak gibi oldum. bir an bile kasmadı. bir kaç tıkırtı ve kapı çarpması korkmam için yeterli değildi. 2. yarıda da kafam eğilmiş şekilde izliyordum. milletin korktuğu bir kaç sahneyi ise dalgın bir şekilde izliyordum. kızın adamı kameraya atmasıyla uyandım sanırım.

sonuç olarak film boyunca sıkıntıdan uyutan, tek kamerayla çekilmiş ezik bir film. suç bendeydi aslında. metafiziğe inanmayan biri için çok boş bir film. bir kaç tıkırtı ve çığlık dışında pek birşey yoktu. cep telefonumla da çekerdim onu. 3.2 megapixel az değil ama.*
sevemediğim filmdir. amerikanlar allah aşkına neresine bayılmışlar anlamadım gitti. üç sahne vardı korkunç diyebileceğim.*kadının o sessizlikte yataktan bağırarak uyanması *bacaklarından çekilerek yataktan götürülmesi ve*son sahnede bir canavara dönüşmesi.
sadece kulağa hoş geldiği için bu nick i seçmiş yazardır.aslında farkında olmadan kendi nick altına tecavüz etmiştir.işin garip yanı bu yazar söz konusu filmi bile izlememiştir. *
bok filmi. bu kadar.
tam başlıyor işte derken bittiğini gördüğüm film.

ee daha korkucaktık, gerilecektik hani...

ama olmadı, başka sefere artık.

son on dakikasında kalp atışlarımın hızlandığını hissettim ama orasının hakkını yememek lağzım.
izleyip izlememek konusunda oldukça tereddütteydim. dedim; izle ki neler göresin. filmde efekt ya da çekime dair eleştirilebilecek bir şey yok bir kere. korkunç denildi, ama ben de dahil çoğu insanın korkmadığı gözlemlenmektedir. bunda filmi izlemeden önce duyduğunuz fikirlerin de etkisi olabilir tabii. özellikle filmin başı acayip derecede sıkıcıdır.
korkutamayan eğlenceli film. erkek oyuncu gerçekten çok eğlenceli bir tip olmuş. kötü ruhlarla temas kurma metodları beni çok eğlendirdi. bunun yanında filmde bazı detaylar var ki akıl alacak şeyler değil. mesela kadın, kamera kaydından gece kapının açılıp kapandığını görüyor ve pek tepki vermiyor, ama banyoda kalorifer böceği görünce evi inletiyor. bu ne la. korku filmlerinde espri olmazsa olmazdır ama ölçüp tartmak lazım böyle de olmaz ki. bunun gibi birkaç nokta dışında fena film değil. ama ben korkmadım yani. iki haftadır bakıyorum kapılar falan açılmıyor. sinema yerine evde izlenirse daha etkili olabilecek bir filmdir.
sahnelerin çok yavaş ilerlediği, amatör ruhu baskın gerilim filmi.
korkutması için evde tek başına, saat üçe doğru, ve kaliteli bir kulaklıkla izlenmesi gereken filmdir. eğer ki daha önce cin çağırma oyunları oynamış, anlatılan efsane hikayelerden etkilenmişseniz bu filmde sizi etkileyebilir. hele ki cinlerden üç harfliler diye bahseden kişiler, hayal dünyalarının yardımıyla iyice korkutucu hale getirebilirler bu filmi. discovery channel da bir kaç sene önce yaşanmış korku hikayelerini konu eden belgeseller vardı. halen var mı bilmiyorum. filmin onlardan pek bir farkı yok gibi. belki de tek fark film boyunca tek bir kameradan olaya tanıklık etmemiz.

--spoiler--
film boyunca geceleri üçe doğru çıkıp gelen bir doğaüstü varlık; ayak sesleri, kapı çarpmaları eşliğinde varlığını hissettiriyor. ancak her gece olan olaylar tam germeye başlamışken pat diye sabah oluveriyor. o sahneler daha uzun olsa daha etkili olabilirmiş sanki.
evet, filmdeki pudra sahnesinde oluşan ayak izleri bir tavuğun ayak izleri gibi duruyor. - bizim toprakların efsanelerini baz alarak zorlama bir yorum yaparsak eğer, cinlerle ilgili etrafınızdaki deneyimli kişiler, cinlerin kimi zaman bir kara tavuk şekline dönüştüklerini söylerler. en azından ben bunu söyleyen pek çok kişi duydum.* ama o yatak odasının kapısında beliren gölgenin büyüklüğü bizim efsanelerimizi de aşıyor-
filmin sonuna gelince: iki farklı versiyonunu izleyen biri olarak; ilkinde, polisler eve gelip önce micah'ı buluyor sonrada merdivenlerden yukarıya çıkarlarken üst kattaki arka odalardan birinde kendiliğinden bir ışık yanıyor ve polisler gelir gelmez sönüyor. saatlerdir kendinde olmayan katie kendine gelmiş bir vaziyette elinde bıçakla yatağın kenarında oturuyor. polisleri gören katie, elinde bıçakla ayağa kalkıp micah'ın nerede olduğunu sorarak polislerin üzerine atılıyor. polisler kendilerine saldırdığını sanıp katie'yi vuruyorlar. e iyi güzel de filmin sonunda çıkan yazıda katie'nin akıbetinin bilinmediği yazıyor. bu nasıl bir çelişki böyle.
öteki final sahnesinde ise katie merdivenlerden yukarı çıktıktan sonra kucağında tuttuğu micah'ı böğürerek kameraya doğru fırlatıyor. sonra katie kameraya son bir höykürerek film sona eriyor.
--spoiler--
normalde hiçbir korku filmini yanımda biri olarak izlemeyen, hatta her izledikten sonra bir daha korku filmine gitmeyeceğim diyen biri olarak, hiç mi hiç korkmadığım gerilmediğim neden bu kadar konuşulduğunu anlamadığım filmdir. Kendimi korkmayacağım diye şartlandırdığımdan mıdır neden bilinmez ama çok etkileyici olmayan bir filmdir kendisi. Bence tek artısı da amatör kamera kullanılması olmuştur birazcık olsada gerçeklik kazanmıştır filme. Bir de farklı sonlarının olması da diğer bir artıdır.
sardırarak izledim filmi. öyle bile tempo kazanmadı. o derece berbat bir şey. gerçek öğeleri kullanarak film yapma biz türkler'in taktiği değil miydi yahu?

olmamış olmamış...