bugün

Otizm, fizyolojik hatta psikolojik bir rahatsızlıktan çok sosyalleşememe, topluma ayak uyduramama, iletişim kurmada sorun yaşamadır...
Günümüzde, titizlikle hazırlanmış özel eğitim ve tabii ki sevgi ve sabırla, asgari düzeye indirilerek, uyum kolaylaştırılabilmektedir..son derce hassas ve kırılgan yapıya sahip olmalarından kaynaklı, sabır ve şevkat en önemli iki unsurdur...
Kısa süreli, kendi iç dünyalarına, misafir kabul ettiklerinde, inanılmaz güzel dakikalar geçirebilir, sizi şaşırtabilir, sevginin gücüne bir kez daha tanık olabilirsiniz...
genetik hastalık. kumarhanede kart sayanından çok altına sıçanı var.
sözde yaygın gelişimsel bozukluk.

yarım dönem 3 öğrencili bir sınıfım oldu bu sene şimdi ise atama bekliyorum. ilk öğretmenlik deneyimim bu çocuklarlaydı.ücretli öğretmen olarak yaptığım bu 4 ay bana çok şey kazandırdı. benim öğrencilerim ileri düzey otistik ve zihinsel engelliydi. en küçük öğrencim okula benle merhaba dedi ona konuşmayı öğrettim. artık anne diyor baba diyor. e harfini tanıyor yazıyor. kendimle belkide ilk defa gurur duydum. sürekli takıntılar halinde sayıklayan bir çocuk 4 ay sonunda ''çişim var anne yemek anne gel '' gibi bir çok kalıbı öğrendi. Çocukla vedalaşırken uyduruk bir karne verdim kağıt parçası sandı boyamaya kalktı. hayatımda verdiğim en değerli karneydi.

öğretmen olmaktan tad alamıyorsanız özel eğitimde en az yarım dönem çalışın hem halinize şükredin hem de bir işe yaradığınızı görün. bu deneyimin en kötü yanı şu oldu gerçekten bu çocukların tertemiz yüreklerini görünce insanlığımdan ve dünyadaki çöplükten utandım. otistik demekte bir beis görmüyorum otistik bence hakaret değil bir canın sizden daha özel olduğunu belirten daha temiz olduğunu anlatan bir sıfattır.

otizmin farkındaydım artık içindeyim. bence bozukluk falan değil bu çocukların sadece becerileri biraz geride yoksa hepimizden daha insanlar.

dıkıl dıkıl dıkıl dıkıl...

edit: ayrıca şurada bilmeden etmeden araştırmadan yaşamadan yazmayın otizmli çocuklarda ileri seviye zeka olayı çok düşüktür keza normal zeka oranıda bu çocuklarda otizmle eşlik eden zeka geriliği ve epilepsi bulunur. Öyle filmlerdeki çocukları görüp heves etmeyin yok öyle bir dünya okyanus cennetindeki dafu kadar bile olamıyor bu çocukların yüzde 80 i. gerçekler acıdır bu böyle dostlar. ha şu istatistik doğrudur bu çocuklar diğer normal gelişim gösteren çocuklara göre daha güzel yüzlü olurlar ama bu bir şans değil kesinlikle handikaptır. ülkemizde ne sapıklar var istismara açık oluyor atipik otistiker özellikle kız olanları.
tohum yazın 5290'a sms atın 10tl bağışlayın.

10tl bir çorbaya tuzdur.
En hassas olduğum durumdur. Kardeşimden biliyorum. 3 yaşında farketmniştik şuanda 11 yaşında ve hala konuşamıyor kendisi hafif otizmli. Dikkat eksikliği vardır bu tür çocuklarda. Ama hepsinin de bir alanı vardır. Otizmli çocuklarla aşırı ilgilenmek gerekir onların düzelmesi için. Otizm aşılabilecek bir durumdur. Burada saçma sapan yorum yazanları şiddetle kınıyorum. Otizmin farkındayız...
görsel
bulunduğum rehabilitasyon merkezinde bu türden birçok çocuk var. onlara öğretmenlik yaptım,hepsini de severim.
aslında algıları ve zekaları çok iyi ama kendini ifade etme ve nerede ne yapılacağını tam bilmeme problemleri hat safhada. yine de benim gözümde farkındalıktır otizm.
komünizm gibi bir şey olsa gerek .
uygulamalı davranış analizi çerçevesinde verilen eğitimlerin büyük ölçüde sonuç verdiği bir başka özel eğitim alanı.
Göz teması yok denecek kadar az olan 36. Ayda kesin tanısı konulabilen bir hastalıktır.
Bazı otizmli çocukların belirli alanlarda müthiş yetenekleri olabiliyor.
Hepsi için geçerli değildir.
Alıştıkları hayat düzeni bozulunca ciddi problemler yaşanabilir.
Kimisi eğitimle daha iyi hayat şartlarında yaşasa bile ebeveynler açısından müthiş sabır ve özen gösterilmesi gereken çocuklardır.
allah korusun.
çoğu uludağ sözlük yazarında olandır. olum mal mısınız siz?
bugün yapılan hikaye modu şakasıyla izlediğimiz video ile bir farkındalık sağlanmıştır, çok da güzel olmuştur.

ancak videoda bazı yanlış bilgilendirmeler var, izninizle onları düzeltmek isterim. öncelikle otizm diyince "otistik spektrum bozukluklarını" (osb) yani asperger sendromu, dikkat eksikliği ve hiper aktivitenin de dahil olduğu çok geniş bir hastalık yelpazesinden bahsettiğimi belirteyim.

öncelikle 1/68 oranı sabit bir oran değildir. 70'li yıllarda 3/10,000’in altında olan bu oran doksanlı yıllarda 30/100,000’in üzerine çıkmıştır, işte şimdiki durum da 1/68.

otizim için doğuştan gelen denmiş. yani genetik olduğu yapılacak birşey olmadığı söylenmek isteniyor. ancak yukarıda dediğim gibi otizim sıklığı son 45 yıl yıl içinde çığ gibi büyümüştür. bu nasıl bir genetik hastalıktır ki kendi kendine böyle artsın. hayır gerçek şudur ki otizme sebep olan dışsal faktörler vardır. her insanın sahip olduğu bağışıklık sistemi de bu dışsal faktörelere karşı koyamaz. bazılarında bağışıklık güçlüdür bazılarında zayıftır. normal dağılım gibi düşünün. en uçtakiler civa havuzunda yüzse birşey olmazken, dağımın diğer ucundakiler amalgamdan ya da aşılardan kaynaklı otizme yakalanabilmektedirler.

son olarak tek çaresininin yoğun sürekli özel eğitim olduğu söylenmiş ki küllüyen yalan. otizmin tek tedavisi beslenme ve şelasyona dayalı tedavidir. en etkilisi ve uygulanabiliri de gapsdır.

özel eğitim işe yarar mı? bir yere kadar. bu çocukların algısı kapalı olduğu için sosyal kuralları gözlemleyerek öğrenemezler. bu konuda açıklamalar yapmak faydalıdır. ancak dışarıdan bilgi almada yaşadıkları zorluklardan dolayı verdiğiniz bu bilgiyi yenileyemezler ve bazı sosyal gariplikler yaşayabilirler. örneğin çocukken diğer çocuklar tarafından sürekli birşeyler ısmarlatılan ve istismar edilen osb'li bir çocuğa "herkes kendi parasını harcar, kimseye birşey ısmarlama" dersen, o çocuk bilgiyi duruma göre yenilemeyemediği için 30 yaşına gelse de hep alman usulü yapar, kimseye birşey ısmarlamaz.

dolayısıyla özel eğitim başlangıç için iyidir ama zaten otizmi tedavi ettikten ya da çok hafiflettikten sonra çocuğun algıları açılacağı için özel eğitime ihtiyaç kalmaz ya da yakın çevrenin tane tane anlatması ile çözülebilir.

son bir not olarak otizm için gelişimsel "farklılık" denilmiş. böylece hafif birşeymiş gibi gösterilip, "aman boşver hanım bizim çocukta böyle işte"cilik poh pohlanmış. bakın ister hafif olsun ister ağır otizm buz gibi bir hastalıktır. yani çok ciddi birşeydir, otizimli olanlar ve onların bakımıyla sorumlu anneler sert bir biçimde hisseder bunu, hafife almaya gelmez. hastalık dediysek aman otizmlileri dışlayalım onları hor görelim değil. bu durumu ciddiye alalım demek istiyorum. yoksa aynştayn'da osb'liydi, sınıfınızdaki kimseyle konuşmayan, içine kapalı ama matematikten 100 alan çocuk da.

bakın bu kadar şeyi kime yazdım, anneler ya da potansiyel anne adayları size söylüyorum. bu hastalığın başlangıcı annenin kullandığı amalgam dolgu, doğum kontrol hapı, yediği civa yüklü midye, vs ye kadar dayanıyor. lütfen çocuk yapmayı planlayan herkes bu konuda dikkatli olsun. araştırsın hayatını değiştirsin, çocuğunu düzgün beslesin. bakın o 1/68lik oran 2030 yılında 1/20 lere düşecek.

yapmayın bunu çocuklarınıza. gerçekten çok zor.
bugün 2 nisan. otizm hakkında farkındalık oluşturabilmek için bugün mavi giyinebilirsiniz . ayrıca tohum otizm vakfının ücretsiz otizm portalında kendinizi geliştirebilir, otizm eğitimi hakkında -neredeyse bir özel eğitim öğretmenine anlatılan bilgilerin hepsi anlatılıyor bu platformda- başarı belgesi alabilirsiniz.

Edit: yukarıda otizmin genetik bir hastalık olduğu ve 45 yıl içerisinde inanılmaz bir artış gösterildiği yazmakta. Otizm tanısının artış sebebi geliştirilen tarama/tanılama ölçek ve araçlarının niteliğinin artmasıdır. Yani önceden öğrenme güçlüğü tanısı alan öğrencilerin aslında otizm tanısı alması gerekiyordu. günümüzde ölçekler ve araçların geliştirilmesiyle Otizm tanısı alan çocuk sayısı artmakla beraber özel eğitim alanında yaşanan gelişmeler bu çocukların eğitilebilir olduğunu göstermektedir.
Yukarıda benim bir yukarıdaki yazıda otizmin genetik olduğunu söylediğim iddia edilmiştir.

Ancak yazı dikkatli ya da dikkatsiz ama tam bir biçimde ve gözler ve beyin kullanılarak okunursa benim orada videoda genetik bozukluk olduğu iddia edildiği/algısı yaratıldığı ve bunun yanlış olduğunu söylediğim anlaşılabilecektir.

Ayrıca otizmin artmasının sebebinin tanı kriteri olduğu söylenmiş.

Bu oluşturulmaya çalışılan genel algı. Kim tarafından?

-Halkının düzgün ve kaliteli beslenebilmesini sağlayamayan hükümetler,

-daha kalitesiz ve ucuza ürettikleri ve besleyici değeri olmayan sözde "besin"lerin halk tarafından tüketiminin azalmamasını isteyen küresel gıda şirketleri

-ve son olarak hastalıklarla karlarını arttıran ilaç ve tıp dünyasının bir kısmı(yani özellikle otizm özel eğitimi adı altında ailelerden fahiş ücretler istteyen özel eğitim kurumları, bi de tedavi ömür boyu sürecek diyorlar, lan o tedavi değil ki bakıcılık)

Söyler misiniz bu ne saçma bir tanı metodudur ki belli bir zaman 10.000 kişiden (yani ortalama bir 1. Lig takımı stadyumu dolusu insan arasından) sadece 3ünü tanımlarken, başka bir zaman 147 sini tanımlar.

Bu "biz eskiden sadece belirli kriterlere uyan kişilere migren diyorduk ve onlara ağır migren ilaçları yazıyorduk ama şimdi her başı ağrıyana migren diyip onlara aynı ilaçları veriyoruz" demeye benzer.

Hayır ben size otizmin gerçek artış sebebini söyleyeyeyim: otizim çevreden gelen ve vucut tarafından istenmeyen/zararlı olan yabancı maddelerin vucuttan atılamaması sonucu oluşur. Bu maddelerin atılımını sağlayan bağışıklık sistemidir. Bu bağışıklık sistemi her insanda farkıdır, kimisinde zayıf kimisinde güçlü. işte eskiden insanlar bu istenmeyen maddelere daha az mağruz kalıyorlardı. Ayrıca toplumun bağışıklık sistemi ortalama olarak daha yüksekti. işte hem insanlara et yemeyin yağ yemeyin diyerek ve topluma içi boş besin değeri olmayan gıdaları yedirerek toplumdaki ortalama bağışıklığı düşürdüler, hem de etraftan gelen zararlı maddelerle (civa, aleminyum,vs) karşılaşma sıklığı arttı.

Son tahlilde otizmin bir tedavisi vardır. Bu beslenme ve şelasyonla sağlanan, ne kadar erken başlanırsa o kadar iyi olan ve zahmetli ama çektiğiniz zahmetin hakkını veren bir tedavidir.

Piyasada benim gördüğüm 3 kitap var

Rahmetli Ahmet aydın'ın otizm kitabı:hem beslenme hem şelasyon önerileri verir, gönlü büyük bu adamın tüm önerilerinin altına imzamı atarım, ancak şelasyonla ilgili öneriler doktor eşliğinde olabiliyor genelde.

Dr. Jaquelyn McCandless'ın otizmi şimdi yen kitabı: neredeyse tamemen şelasyon ve medikal ilaçlara dayalı olduğunu gözlemlediğim, anlaması ve uygulaması çok zor gelen bir kitap. Ama tabi bir tıpçı daha rahat uygulayabilir, zaten çoğu şelasyon doktor gözetiminde olmalı.

Natasha campellin yazdığı gaps Kitabı: bu en rahat uygulanabilen ve dolayısıyla etkisi en rahat görülen tedavi. Sadece beslenmeye dayanıyor ve şelasyon kısmını vücudun kendi detoks mekanizmalarına bırakıyor. Rahat dediysek zorlu bir süreç. Yani çocuğa bişeyler yedirmemek için uğraşmak çok zor. Büyükler için de çok zor, herşeyin içinde gluten, kazein var. Neyse ama sonuçlar ortaya çıktıkça çocuğun gözlerindeki ışıltıyı gördükçe ya da kendi sağlatımınızı sağladıkça tüm o zahmete değdiğini görüyorsunuz.
Kişide baskın şekilde mevcut olan içe kapanıklılık durumunun bir sonucu olarak görünen konuşma yetisinin yokluğu veya azlığı, gelişim bozukluğudur. Otizmli hastalar sosyal ortamlara dahil edilerek daha iyi bir iyileşme sürecine girebilirler. Bu noktada aile desteği oldukça önemlidir.
1/68 çocukta görülür.
5 kriterinden en az ikisi vardır.
-göz kontağı yok
-ne yaparsan yap ilgisini çekememek
-isme tepkisizlik
-4 yaş olduğu halde konuşamama
-tekrarlayıcı hareketler
ailenin kabullenmediği durumlarda çocuk için çok çok zorlaştırıyor hayatı.
toplam nüfusunun yüzde 90'ını erkeklerin oluşturduğu bir akıl durumu. yani erkek beyin yapısının bir yan etkisi, bir çeşit erkeklik durumu: dolayısıyla geri kalan yüzde 10 otistik nüfus kadınlardan oluşsa da teşhis konulmuş kadınlar erkeklere göre bu hadiseyi "Görece" daha az hasarla tecrübe etmektedir, bu da kadın beyin yapısının bir yan etkisi. hani bir erkek herhangi bir kadın fizyolojisi sorununa tabi kalmış olduğunda ne kadar sıkıntı çekebilirse, kadınlar da bu erkek meselesi karşısında ancak o kadar müşkülat yaşıyor.

ve dikkat, dikkat: bunu otizm'le yaşayan kadınların çektiklerini hafife almak için söylemiyoruz; neyle karşı karşıya olunduğunun genel tasviri adına söylüyoruz. yoksa elbette bu durumu çok ağır deneyleyen kadınlar olduğu tıbbi bir gerçek. "çeken bilir" denir ya, o durum işte...

bu durumun hastalık mı yoksa ödül mü olduğu ise şiddetine göre değişir; yani kişi spektrum'un neresindeyse tecrübesi ona göre olur; hafif, orta ve ağır vakalar var, tıpkı tüm diğer öğrenim zorluğu hadiselerinde olduğu gibi. yani otizm herkesi dengeli bir deha yapmaz, bazılarını toplum içine çıkamayacak, konuşamayacak, panikten nefes alamayacak aşırılıkta sorunlarla boğuşturur.

yani ey kadınlar, ne "biz tüm erkekler otistiğiz" ne de "mazeretim var otistiğim ben" diyoruz; ama anlamaya çalışın: biyolojik olarak beyin yapımız sizinkinden biraz değişik, bunun en açık bir biçimde yüzeye çıktığı nokta sakalımız ve taşağımız olması değil, bazı konularda dengesiz, bazı başka konularda aşırı hassas (duygusal değil, "hassas", takıntılı anlamında) olmamız biraz da cinsiyetin getirdiği koşullardan kaynaklanıyor, sadece kültürden değil yani.

aynı durum erkekler için de geçerli: kadınlardan bazı şeyleri beklerken biraz da yapısal olarak sizden farklı bir biyolojik düzenek ile hareket ettiklerini idrak edin artık.
Gebelik döneminde folik asit katkısı kullanmak otizm gelişme riskini önemli oranda azaltmaktadır.
Otizm spektrum bozukluğuna sahip çocuklarda ilk göze çarpan sorun sosyal ilişkilerdeki problemdir. Çocuk; akranlarıyla, yetişkinlerle kısacası diğer insanlarla göz göze gelmekten çekinir. insanların yanında utanır, sıkılır. Eğer konuşmaya zorlarsanız ters tepkiler alabilirsiniz. Bağırmaya, ağlamaya başlayabilir. Oradan kaçmaya çalışabilir.
Bunların aksine ilgi duydukları şeyde çok başarılı olabilirler. O sevdikleri konu ile ilgili en ince ayrıntıyı bile hatırlayabilirler.
Sizden bir de ricam var. Lütfen kızdığınızda, sinirlendiğinizde karşınızdakine otistik, engelli gibi kelimeler kullanmayın.
zeka kelimesini dar yoruma tabi tutarsak, bir zeka eksikliği durumu değildir.
ancak "zeka"yı "ortama uyum sağlayabilme yeteneği" gibi geniş yoruma tabi tutarsak, iş değişir.
erken tanısı gerçekten çok mühimdir.

kiminizin çocuğu var, kiminizin olacak.. kardeşler, kuzenler, yeğenler için..

lütfen benim çocuğumda olamaz sendromunu aşın.. hepimizin çocuğunda olabilir, her şey başımıza gelebilir. mühim olan bizim egomuzun selameti değil çocuklarımızın hayat kalitesidir.
Otizm Spektrum Bozukluğu Nedir?
Otizm Spektrum Bozukluğu, yaşam boyu sürecek olan; kişilerin özellikle iletişim becerilerini ve dünyayı algılayışlarını etkileyen bir nöro-gelişimsel bozukluktur. Burada “spektrum” kelimesinin kullanılması, bu bozukluğun bir yelpaze hastalığı olduğuna işaret eder. Dolayısıyla her bireyin güçlü ve desteklenmesi gereken yönleri ve ihtiyaç dereceleri farklıdır.

1970’lerde yavaş yavaş adı duyulmaya başlanan otizm; Amerika Hastalıkları Kontrol Etme ve Önleme Merkezi (CentersforDisease Control Prevention) tarafından 2014 yılında açıklandığına göre, her 68 çocuktan 1’inde görülmektedir. Görülme sıklığı ile otizm üzerine yapılan araştırmalar oldukça hız kazanmış olmakla beraber, henüz uzmanlar tam olarak neyin otizme neden olduğunu bulamamışlardır. Genetik faktörlerin etkili olduğuna dair veriler mevcuttur, ancak çeşitli çevresel faktörlerin de etkili olabileceği düşüncesi yaygındır.

Ebeveynler genellikle çocukları 3 yaşına gelmeden, çocukluklarındaki farklı davranışları gözlemlerler. Ailelerin en çok dikkatini sözel iletişim eksikliği / azlığı çekse de, çocuklarının tekrarlayıcı davranışları ve kısıtlı ilgi alanları da hayatlarını alttan alta zorlaştırmaktadır.

Kaynak; ~https://www.cocukozelgeli...den_Kimler_Faydalanabilir~
"Otizm, üç yaşından önce başlayan ve ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan beynin gelişimini engelleyen bir rahatsızlıktır." tanımı buymuş ama nedense bana pek de rahatsızlık gibi gelmiyor.

internette otizm ve türevi olan birçok durum için rahatsızlık deniliyor, oysa otizm tedavi ile giderilebilir bir şey değildir. sadece bireyi topluma kazandırma vardır.

otizm, yaygın gelişimsel bozukluk başlığı altında da incelenir.