bugün

birbirlerine fevkalade benzeyen iki açılım süreci.

birincisinin sonucunda akdeniz'in kalbi girit türk vatanı olmaktan çıkmıştı yüz yıl evvel. şimdi yüz yıl sonra ikinci açılımın meyvelerini hasat etmeye başlıyoruz yavaştan...

bakınız o dönem batılı devletlerin tavsiyesi ile "girit açılımı" yapan osmanlı bu süreçte neler yapmış;

1)rum isyancılara karşı yapılan askeri harekatlar durdurulacak.
2)silah bırakacak isyancılar için umumi af çıkarılacak.
3)adadaki rumlar 2 sene vergiden muaf tutulacak.
4)idari reformlar yapılacak. rumlardan vali yardımcısı atanacak.
5)resmi yazışma dili türkçe olmayacak, rumlar ana dillerini konuşabilecek ve devlet dairelerinde rumca bilen memurlar görev alacak.

günümüz şartlarına ne kadar benziyor değil mi?

pkk'ya af, geri çekilme, askerin operasyonları durdurması, ana dil vb.

tıpkısının aynısı.

tam da el an yaşadığımız durum.

ama...

bir de sürecin ileri safhaları vardı girit açılımının.

bakınız bu süreç sonrası neler oldu girit'te.

93 harbi sonrası osmanlı savaşı kaybedince(1877-78) giritli rumlar yeniden ayaklandı. açılım süreci sonucunda rehavete kapılan adadaki müslüman-türk teba rum isyancılar tarafından katledilmeye başlandı. osmanlı ordusu askeri harekat yapmaya başladı. bunun üzerine büyük devletler araya girdi ve operasyonların durmasını aksi halde müdahale edeceklerini bildirdiler.

burada bir parantez açalım ve şu öngörüye bir göz atalım: (bkz: #11154566)

herneyse,
açılımcı osmanlı bir "hasta adam"dı ve büyük devletlere elbet kafa tutamazdı.

çözüm sürecinin ikinci aşamasına geçildi ve 25 Ekim 1878'de Halepa Sözleşmesi imzalandı.

halepa sözleşmesi'ne göre rumlara fevkalade imtiyazlar tanınıyordu;

1)Girit Valisi sadece Müslümanlardan seçilmeyecekti, Hıristiyan da olacaktı.
2)Vilayet genel meclisinde Rumlar (49/31) çoğunlukta olacaktı.
3)Hıristiyan kaymakamlar Müslüman kaymakamlardan sayıca fazla olacaktı.
4)Vilayet Meclisi ve mahkeme dili Rumca olacak; ancak resmi zabıtlar ve dilekçeler Rumca ve Türkçe olabilecekti.
5)Ve en önemlisi asayişi sağlayan jandarma, yerli halktan seçilecekti.

hala "türk-rum kardeştir bunu bölen kardeştir" diyen uyuyan osmanlı bunu da imzaladı.

Fotyadi Paşa, Sava Paşa, Kostaki Anthopulos Paşa, Nikolaki Sartinski Paşa gibi isimleri sırasıyla Girit’e vali atadı.

yani kürtlerin istediği o meşhur "özerklik" girit'te rumlara verildi.

peki bitti mi?

biter mi. sürecin üçüncü aşaması başladı.

artık özerk bir yapıya sahip olan rumlar, adadaki türk ve müslüman tebaya şiddetli baskılar uyguladılar. adadan ilk göç dalgası başladı. bunu takiben yunanistan anakarasından adaya göçmenler yerleştirilmeye başlandı. türklerin mallarına zorla el konuluyor. mahkemelerde sürekli türkler aleyhine kararlar veriliyordu.

yönetici rum, jandarması rum, kadısı-adliyesi rum.

ne kaldı?

kopuş.

o da gerçek oldu nihayet.

artık adada türkler azınlık pozisyonuna düşmüşlerdi.

1896'daki en büyük isyanda türkler ve rumlar karşı karşıya gelmişti. komşular birbirlerini öldürüyorlardı.
osmanlı adaya müdahale etmek istese de büyük devletler buna müsade etmedi.

ingiltere, fransa ve rusya adaya donanma gönderdi ve osmanlı'ya 3. bir sözleşme daha imzalattılar.

bu son sözleşmeye göre;

1)Girit valisi kesinlikle Hıristiyan olacaktı.
2)Bu Vali, adada karışıklık çıkması halinde Batıdan silah ve asker yardımı isteyebilecekti.
3)Hemen genel af ilan edilecekti.
4)Memurların üçte biri Hıristiyan olacaktı.
5)Avrupalı hukukçular adli bir ıslahat reformu hazırlayacaktı.

bu son sözleşme ile birlikte rumlar iyice zafer sarhoşu olmuşlardı.
girit'in hristiyan valisi adaya osmanlı askeri istemiyor, rumlardan müteşekkil jandarma teşkilatını güçlendiriyordu.

sonuç, yüzlerce türk ölmeye devam etti.
lakin ingiliz ve rus donanması osmanlı askerlerinin girit'e çıkmasına ve adaya müdahale etmesine müsade etmiyordu. yani ada resmen elden gitmişti.

bunun üzerine 1897 osmanlı-yunanistan savaşı patlak verdi.

osmanlı savaşı kazanmasına rağmen masa başında rusya'nın dayatmasıyla kaybetti.

girit'e yeni imtiyazlar tanındı.

savaşı kazanan osmanlı'nın adaya asker çıkaracağı bahanesiyle ingilizler ve ruslar adaya çıktı. girit'in otonomluğunu ilan etti ve artık asayişi kendilerinin sağlayacağını, osmanlı askerinin gerekli olmadığını deklare ettiler.

sonuç;
1)türk askeri adadan çekildi.
2)girit resmen özerkliğini ilan etti.
3)girit'in ve giritli türklerin kaderi avrupalılara bırakıldı.
4)girit valisini seçme hakkı osmanlı'da olacak lakin bu valiyi ingiltere ve rusya onaylayacaktı.

hal böyle iken, osmanlı padişahının istememesine rağmen prens otto girit valisi olarak atandı.

bundan sonra adada asker bulunduran 4 devlet adadan çekildi.

kandiye hükümet konağına derhal yunan bayrağı çekilerek girit illegal bir şekilde yunanistan'a bağlandı.

1910 yılında girit meclisi yunanistan ile birleşme kararı aldı.
bu karar sonrası aynı günümüzde olduğu gibi anadolu'da çeşitli mitingler düzenlendi. "vur de vuralım öl de ölelim" benzeri sloganlar atıldı, yunan malları boykot edildi.
en ilginçi ise yunanistan ve avrupa'nın tepkisini çekmemek için istanbul'da sahnelenen "girit" adlı tiyatro oyunu sansürlendi.
yandaş medya da sansürlere uydu ve girit ile ilgili yayın yasakları getirilerek halkın tepkisi dizginlendi.

kardeş kardeşi vurmasın, devlet bize bakmıyor yavşaklığı ile başlayan bir süreç binlerce türkün canı ile ve akdeniz'in kalbi kritimu'nun 1913'te elimizden çıkması ile sonuçlandı.

ana vatanlarını terk etmeyen on binlerce türk yedi düvele meydan okuyup bağımsızlığını kazanacak genç türkiye cumhuriyeti'nin "mübadele gemileri"ni beklemeye başladı.

"haydi vre güljemal..."

görüldüğü üzre yakın tarihimiz pek çok ders alınması gereken örneklerle dolu.

biz ise hala demokratik özgürlüklerden, ana dilden, haklardan bahsediyor. terörist liderine "bebek katili" denmesini yasaklıyoruz.

dün rumları rencide etmedik.

sonuç yukarıda.

bugün kürtleri rencide etmeyelim diyoruz.

sonuçları sanırım kestirebiliyorsunuz.
karşılaştırmalı bir şekilde akil adamlara ve ak beyinlere anlatılması gereken gerçek.
tarıhten ders almadıgımızı gostermektedır.
osmanlıcı geçinen iktidarın osmanlı ve özelde girit'in kaybı hakkında bilgi sahibi olmaması ayıp, bilip de bugün de aşamalı olarak sahneye konan oyuna gönüllü ortak olması iSE iHANETTiR.
Protest Sanayici'den ibretlik "Açılım" Dersi -
http://www.sozlukhaber.com/h/2677/
tarih, ondan ders almadığımız sürece tekerrür eder.
tarihten ders alınmadığının göstergesi olan karşılaştırmadır.
Tarih tekerrürden ibarettir derler, ders alınsaydı hiç tekerrür eder miydi?
girit'te dün ne olduysa, bugün aynısı olmaktadır.

"aman sürece zarar gelmesin" mantığı ile "hasta adam osmanlı" mantığı arasında bir fark yok malesef.

ama osmanlı hiç olmazsa daha mertti. askerimiz vuruluyorsa "şehit oldu" denilirdi, bunlar gibi "askerler birbirini vurdu" demezdi osmanlı...