bugün

ve dünyanın en güzel adresine taşındım, senin yanına
kader renkli bir matematik gibi gerçekleşiyordu; senin matematiğin
ince abiler zemin katlarda ısrarla susuyordu
hiçbir kıza hiçbir soru ısrarla sorulmuyordu
gözlerinin adı ne?

aşkın en hoş şeklidir; yüz buruşturma siyaseti
geceleri gülümseme derslerinden sonra hiç uyunmazdı
ve sabah, sabah tetiği ilk çekenin hakkıydı, sonra
arkadaşlar için bir şarkı: ninna nanna: dünya
tek sıfır medeniyeti çift sıfır hayasızlıktı
isimler, sıfatlar, zamirler yerlerinden rahatsız
çocuklar çamaşırlarını sevinçle ıslatırdı

önce fotoğraflarda belirdi, belki adamları, bir dakikalık kadınlar
matmazel noralya ile filiz akın arasında
aşk intikamını çok korkunç almaktır
evlerden güpegündüz sarışınlık gasp edilir
oltalar balık kurtarmak için değildir
söz kalpten kâğıda düşer, şiiriyet cehennemdir

ve yüzyılın en güzel adresine taşındım
senin yanına
"kendi en yükseğinden itilince herkes incinir..."
Klişelere sığınmadan mevzuları değiştiremeyiz. Bir yol üstü lokantasıdır osman konuk. Sözcük dökmüştür biryerlere. insan kötü kararlar verirken tanıdık birilerini istemiyor mu yanında? Mesele, 52 yıl sonra hiç bakılmayacak fotoğraflarda iyi bir yer kapmak değil miydi?
şiir savaşlarımdan bir kesit.
"yedekte beklettiğim duygular;işte, korku
hayırsever biriyim, bundan da korkun
batıda yoksul, doğuda varsıl, turnuvalarda sonuncuyum
adam olmaya doğuştan yeteneksiz
içimiz konusunda ciddiyim."
(bkz: seni belki sevmişimdir aşırı belki)
1 yıl ders aldığım akademisyendir. ufuk açan, iyi yürekli olduğuna inandığım kişidir.
"bunlar sana
üzgün birinin yazdıkları gibi gelmiyorsa,
üzgünüm"
Geç keşfettiğim için şaşırdığım, mükemmel şair adam.
umarsızlık derdik senin bu haline
bağrımıza basardık
birer bağrımız olsa
hayvanını biner giderdin
uğurlardık, güzelce ağlardık

ben artık sen değilim biliyorsun
kimse sen değil

cenaze marşlarıyla karşılanacaksın , saygıyla
yaşamaya kalkma sakın, kuşkulanırlar
gençlik savından vazgeç
onları öldüreceksin sanırlar
tontonton bir adam ol
fıkralar anlat, taklalar at
fındık fıstık atarlar, ilgilenirler
ucuza bir vicdan alıp dilencilerden
rahatına bak

ben artık sen değilim biliyorsun
kimse sen değil

gencolmak
1983-1991
"dünyanın her yerinde bir millenium arena var
her yerinde aptallığın marşları"çün dergisine yazdığı son şiirle yine beni benden alan iyi şair.
hala okumamış olanların mutlaka okuması gereken, sosyoloji ile edebiyatı etkileyici dille harmanlayan şairdir.
şiirleri ufuk açıcı şairdir.
gayet gerçekçi ama vurucu şairdir. hayranımdır kendilerine.
ankamall d&rda kitabı bulunmayan şair.
turgut uyar duymasın ama kendisine vurgunum. önderimiz, liderimiz canım şairimiz.

Açız, sevdalıyız, canımız sıkılıyor.
Türlü sevinçler kiralayacak paramız yok.
uyusam...

ah ulan!!

onu diyen şunu da demiş; görsel
penyelere inanmayan şairdir. Evet, penyelere inanmaz osman konuk... Nedeni "penye ve hakikat" şiirinde gizlidir. Sözü uzatmanın anlamı yok, bahsettiğim şiir karşımda göz kırpıyor çünkü...

iyiydik. penyelere inanıyorduk
doğum günü şarkılarına, pastalara ve mumu üfleyen kişiye
iy ki doğmuş olmanın neşeli gerekliliğine
kimyaya, ölçü ve tartı aletlerine inanıyorduk
adı fatma, fatma'ya hemen inanıyorduk
sergio leona'ya, elektrik enerjisine
adı ali, ali'ye niçin inanmayalım

iyiydik
ikinci tokatları kültürel fark kuramıyla açıklıyorduk
birincisi doğaçlamaydı zaten
üçüncü tokat ama insan haklarına aykırı
insan haklarına inanıyorduk
john locke'a ve john wayne'e
bir yerden bir yere gitmeye inanıyorduk
montlara, pamuk tarlalarına, virginia tütününe

ölülerin yönetimindeki dirilerin savaşına
ama en çok penyelere
"lili marlen şarkısı ne kederlidir"
aldık, kabul ettik; çok kederlidir
buralarda bir yerdeydi, ona da inanıyorduk
her neydiyse zaten şüphe yok inanmamıza
el kameralarına, merhamete… reno toros'a
nerdeyse iman edecektik üretimden kalkmasa

iyiydik
penyelere inanıyorduk. monogamiye ve sürprizlere
sürpriz diyen bir ağzın kibirli büzülüşüne
bikini adasına ve bahçıvan pantolonlara
kremlere ve troçki'nin dürüst biri olduğuna nedense
kiraz zamanına, tanpınar' a
istanbul dünya başkentidir cümlesine ve kepekli pirince

kayıp kardeşlere, ölü dillere, mühendislere
kayıp kardeş fikrinde kulağa hoş gelen bir şey yok mu
jodie foster'a ; hep beraber
elmalılı tefsirine, bir kısmımız
çok azımız karabaş tecvidine

terlemeye, rutubete, madonna'ya
vatan değerli bir arsadır, millî emlakçılara
devlet demiryollarına ve halkın karayollarına
çift güllü yasin kitaplarına
mor beyaz afyon çiçeklerine değil ama
bir daha: çift güllü yasin kitaplarına

kendine iyi bak dileklerine; görüşürüz
niye görüşeceksek
şadırvanlara, antik dünyaya; roma ve üç kıtaya
sözleşmelere ve sosyal sigortalara
yerlere tükürmemeye
-göklere tükürebilirsiniz-
israiloğulları israilkızlarını öldürürken
iyiydik, penyelere inanıyorduk
1961 yılında afyonkarahisar'da doğdu. 1982 ylında istanbul istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'nden mezun oldu ve halen afyon kocatepe üniversitesi sosyoloji bölümünde doçent doktor olarak çalışan şair. seni yalnız ben anlarım, tehlikeli belki, beyaz savunma ve sıfır ironi isimli dört şiir kitabı bulunuyor. şiirlerinde kelime oyunlarını, düşleri, diyalogları çok yerinde kullanan saygu duyup çok sevilesi, bol bol okunası insan.

''insan tanıdık birini arar kötü kararlar verirken
kolların hafızası en doğruyu hatırlar
ezbere bir türkiye haritası çizersin birini özleyince
ellerin tanımadık bir meleğin elleriyle değişir
karadeniz kavisinde
modern resmin bilmediği bir kavis
sıcak bazlama, iyi soğuk, ciğerde esen rüzgar
tanrı'dan makyaj dersi; güzellik mecburidir.''
1982 yılında "Seni Yalnız Ben Anlarım" adlı, çok iyi bir şiir kitabı yazmıştır, yaklaşık 25 sene sonra 2. şiir kitabını çıkarmıştır. Neden bu kadar beklediğini çok merak ettiğim yazar. imge konusunda çok iyidir, türk şiirinin fazla bilinmeyen;ama değer verilecek şairlerinden biridir.

Bu yüzden kitaplardan yalnızca ıslık çalmasını öğrenebilirsin
Tüm iyiliğin filmlerin iyi bitmesini istemek
Ama bu kente gelirsen unutma beni ara
Sana bir çay ve temiz yaralar ısmarlarım
Öfkem geçer dinle yüzümü sevgiyle bakarım
Kimse değil, SENi YALNIZ BEN ANLARIM

Osman Konuk
--spoiler--

paha
bir delinin küllüğü. 49 kasım 2011. tam kırk iki gündür
işten güçten bir yere gidemedim. bir yere gidememek,
gitmekten daha pahalıymış.
saçmalık
filmin sonunu tahmin etmek
gönderilen şarkıdan bir şey anlamamak
birisi eski güzel günlerden bahsettiğinde (yaşarken kötüydü
yazarken neden güzel olsun)
el sıkışırken yüze bakmamak, (çok yoğun, çok önemli herifler)
sorusuna, sevdiği cevabı vermenizi bekleyen yayıncı, sunucu,
röportajcı
yani şöyle diyebilir miyiz diye güzelim fikre boyama kitabı
muamelesi yapmak (hayır, öyle diyemeyiz)
yeni tanıştığı birisini “ilerde işime yarayabilir mi” şeyiyle
süzmek
dünyanın en çılgın insanı olmak ve sonrasında gururla
kumbarasına bakmak

--spoiler--
seviyoruz sayıyoruz Osman abi'yi sağolsun.
--spoiler--
Ama bu kente gelirsen unutma beni ara
Sana bir çay ve temiz yaralar ısmarlarım
Öfkem geçer dinle yüzümü sevgiyle bakarım
Kimse değil, SENi YALNIZ BEN ANLARIM
--spoiler--

dizeleri ile geceme renk katmış şair.
afyon kocatepe üniversitesi sosyoloji bölümü öğretim üyesi, şair.
(bkz: penye ve hakikat)
"kendi en yükseğinden itilince herkes incinir" dizesinin sahibi büyük şair.
"........
ikinci el nefsimizi nasıl eğitebiliriz diyecektim
-aloo orda mısın
bu kadar çokağızlı çokgözlü olma
sen bilirsin ama olma
bana iyilikten kötülükten bana payıma düşenden sor
sabah suyunun berraklığından akşam suyunun karanlığından
ne yap ne bil ne yetiştir ne olmaktan
ama orda ol sen
bildiğin hiçbir sebep yetmezse
yetmez sebep der geçeriz
.."

yetmez sebep şiirinden bir alıntı. heves dergisinde yayımlandı.
son kitabı beyaz savunma . osman konuk şiirin sürekli konuğu, misafiri.
"hiç ölüm emri vermemişler şiirden anlamaz".
kocaeli üniversitesi sosyoloji bölümü öğretim üyesidir.
kendisi bütün imgeleri elinden tutup şehri dolaştıracak kadar bilir.
gördüğü herşeyi şiire çevirebilir ya da zaten
herşeyi şiir olarak görüyordur...

edit:o üç nokta az biraz sanki yılların şiir eleştirmeniyim havası katmış olsa da kasti birşey yok,hareket tamamen topa.