bugün

bir türkiye klasiği. ramazanda oruç tutmak istemeyenlere yapılan geleneksel işkence yöntemi. bu sene ilk sesi devlet daireleri vermiş. hadi oruça diyerekten.

http://haber.gazetevatan....d=196354&Categoryid=1
(bkz: elhamdülillah demokratız)
konya'da fazlaca yapılan, ''hastanede'' genç bir kızı dövmeye varan saçma baskıdır. bir insana oruç tutması için baskı yapan, oruç tutmuyor diye dışlayanların beyinsizliğinden ibarettir.
ilk olarak evde, anne tarafından yapılan baskıdır:

+ anneeeeeeeeeee kahvaltım nerede?
- yok kahvaltı, kazık kadar herif oldun, git oruç tut.
+ :\
oruç tutmayacak adamın yemekhane kapalı diye oruç tutacak hali yok. o tutmaz zaten. eğer yemekhanede bir tadilat gerekiyorsa bunun en az mağduriyet adına, talebin en az olduğu dönemde yapılması en mantıklı olandır. kaldı ki isteyenlere yemek çıkarılacakmış, o zaman sorun ne ola ki? ha mesele isim yazdırıp fişlenme meselesi ise bu güne kadar kaç tane devlet görevlisi içki içmiyor diye fişlendi haberiniz var mı? o zaman bu gür sesinizi çıkarsaydınız şimdi samimiyetinize belki inanılırdı.
müslüman bünyeye eğer ki oruç tutmasını engelleyecek bir kusuru yok ise, müslüman bünyeler tarafından yapılan hatırlatma eylemi. baskı dediğin matbaada oluyor, gazeteler çıkıyor hani, onların işi.
kimse kimseye bu konuyla ilgili baskı yapamaz, yapmaz. nihayetinde kıyamet günü herkes kendi hesabını verecek.
kamu ortamında dine gore duzenlemenin yapıldıgı her durumda var olan baskı.
kisi olarak dini vecibelerini yerine getirenler de kamu duzenine uymak zorundadır.
laik bir ulkede bes vakit namaza gore calısma saatleri-duzeni belirlenmedigine gore
oruc icin de aynı kural gecerlidir.
herkesin tuttuğu kendine; başkasını ilgilendirmez diyerek kınadığım baskıdır.
hayır yani bu insanların kafa yapısını anlamak çok güç. iyi kardeşim sen orucunu tut. istersen 3 aylardan itibaren başla 3 ay tut. orucuna karışan mı var? sevabı varsa sana. iyi de güzel kardeşlerim bu ülkede herkes sizin gibi mi olmak zorunda? bu ülkenin alevisi var, hristiyanı, yahudisi, dinsizi var, müslüman olup oruç tutmak istemeyeni var veya yaz sıcağında oruç tutmaya götü yemeyeni de var. size ne bu insanların kararından? ha bir günahsa oruç tutmamak sizin hanenize mi yazılıyor oruç tutmayanların günahları? yoksa niye bu oruç tutturmadaki inadınız?

bu inadın altında tabi ki herkesin farkında olduğu ama pek çoğumuzun itiraf edemediği islami hoşgörüsüzlük ve zorla islamlaştırma geleneği yatıyor. aynı zorlama türbanda, cem evlerinde, kılık kıyafete karışmada da göze batıyor aynı oruçtaki gibi. aynı zorlamayla türbanlılar veya türban yandaşları başı açık kadınlarında kapanmaları için diller döküyor peki niye? veya alevilerin cem evlerine değilde camilere gitmeleri için her alevi köyüne cami yapılıyor, imam yollanıyor, cem evide ne ola ibadet camide olur deniliyor, şort u islamiyete aykırı görenler diğer herkesin şortuna dil uzatıyor. klsieler camiye çevriliyor, neden? hepsinin temeli hoşgörüsüzlük.

bazı arkadaşlarda yine savunmaya geçmiş. bacıya karıya yan gözle bakmış dayak yemiş oruç dayağı denmişmişte miş miş. ya bırakın bu işleri be kardeşim saftirik miyiz biz? nedense bu yan gözle bakma sonucu dayak yeme vakalarında ramazan ayıyla birlikte patlama yaşanıyor. sanki bütün sapıklar 11 ay bekleyip ramazanda karı kız avına çıkıyor. yani türkiyede yaşamasak, ramazanda kapanan okul yemekanelerini görmesek, ramazanda sokakta veya bir yerde (tabi açık yer bulursan) yemek yerken küfürleri bizzat işitmesek, lokantalarında iftardan önce yemek servisi veren esnafın fişlendiğini bilmesek inanıcaz size ya!
o hep örnek gösterdiğiniz elin gavuru, yahudisi, hristiyanı bile müslümanlar oruç tutuyor diyerek ramazan ayında uluorta yemek yemez, bişey içmezken bizim öz be öz türk dediğimiz insanların olduğunu söylediği hede.
oruç tutmayınca günahı bana yazılmaz elbet birinin lakin, ona ramazan ayında olduğumuzu ve oruç tutması gerektiğini hatırlatmazsam ben müslümanlığımdan şüphe duyarım. bunu baskı uygulama şeklinde de yapmam. sonuçta kişisel tercihidir. ben hatırlatayım. kişi alenen oruç tutmadığını belli ediyorsa ve etrafında müslüman çok ise, aynı benim gibi düşünen tüm o etrafındaki insanlar kendisine hatırlatmada bulunacak, hal böyleyken bizim oruç tutmayan evladımız bunun adını baskı koyacak. "bana oruç tutmuyorum diye baskı yapıyorlar" diyecek. değildir öyle işte. sadece söyleyen kişilerin müslümanlığın gerekliliklerini yerine getirmesi, ve oruç tutmayan kişinin bundan rahatsızlık duyması durumudur.
kişi bundan rahatsızlık duymak istemiyorsa şayet; ülkenin her yerindeki restoran, yemekhane kafeterya vs kapalı değil ramazan ayında. gidip bunlardan birisinde ihtiyacını rahatlıkla giderebilir.

islami hoşgörüsüzlükten bahsedecek olursak. islami hoşgörüsüzlük dediğiniz kavram ise, sizin islam'a karşı olan hoşgörüsüzlüğünüzden kaynaklı türettiğiniz bir kavramdır. sen etrafında bulunan sayıca milyonlarla ifade edilen müslüman kesimi yok say, zerre saygı gösterme, ramazan ayında oruç tuttuğunu bile bile karşısında git ye iç(ki oruç nefse hakim olmak için tutulur, aç kalmak için değil) adamın nefsini körükle, ondan sonra da tut hoşgörü bekle. bi gidin allah aşkına, daha sağlam argümanlarla gelin, çok komik duruma düşüyorsunuz.
her sene ortaya çıkarılan ve müslümanlara iftira atıldığını düşündüren olay. kimsenin bir başkasına zorla oruç tutturması söz konusu bile değildir. istenen oruç tutma değil oruç tutana saygı duymadır. bıktık artık ya temcit pilavı gibi aynı şeyleri ısıtıp ısıtıp önümüze koymanızdan. her ramazan aynı iftira. değiştirin artık. mesela bu defa zorla sahura kaldırma, zorla ramazan davulu çaldırma, zorla teravihe götürme felan değin de bir inandırıcılığı olsun.
her ramazan ülkemde vuku bulan hadise. kimse anlamak istemiyor. islam denince aklımıza gelen zorlamanın olmayışı ve hoşgörüdür. ilk başta hoşgörü ilkesi atlanmaktadır. yaratılan ve yaradan arasıdaki ilişki zarar görmektedir. dünyada en önemli unsur olan insan doğası ve ruhu zedelenmektedir. insanlar dinlerdeki faydaları ve zararları kendileri arayıp bulmalıdır. bu her din için geçerlidir. insan tanrıyı 20 yılda veya 20 saniyede bile bulabilir. tarihe göz attığımızda baskıyla ve zorlamayla gelen fikirler ve yaptırımlar eninde sonunda yıkılmış veya güçlerinin çoğunu kaybetmiştir. gerçek dindarlar asla böyle bir yaptırımda bulunmaz, bilirler ki islamda her insanın fıtratı vardır ve bunu tanrıdan başka kimse değiştiremez. kişinin kaderi ve zaman içersinde yaşayacağı hadiseler zaten bellidir. her iktidar partisi kendi ideolojisini beraberinde getirir ve doğal olarak elindeki gücü elinde tutar. bu güçten faydalanmak isteyenler kılık kıyafet, yaşam tarzı, sakal bıyık gibi ideolojilerin şekillerini yaşamlarına ve kendilerine uygulamak suretiyle kendilerini güce adarlar. bu her parti için geçerlidir. bu yüzden bu sene bu baskılara ve ilgili haberlere alışalım.

not: güzel ülkemde sadece kırkta bir kuralı uygulansa aç insan kalmaz. lüks otellerde iftarlara kişi başı 100 ytl vereceklerine gerçek dindar olup kutsal kitaplarda yazdığı gibi aç ve yetimleri doyursalar bu güzel ay daha da güzelleşecektir.
Kartel medyasının her ramzan pişirp pişirip ömümüze koyduğu ,hayali baskıdır.Bir yandan ramazan geldi hoş geldi ayakları diğer yandan baskı var kardeşim palavraları.
(bkz: vatan gazetesi geleneksel irtica haberleri)
özellikle sigara içilirken ciddi problem olan durum. sigarasızlıktan sinir katsayısı zıplamış bünyelerle heran tekme tokat kapışabilirsiniz. artı, hala ve ısrarla, izmir'de yaşamanın ne kadar "özel" birşey olduğunu farketme nedenidir. asla da değişmeyecektir. yerel seçimlerde akp'nin izmir'i alamayacak olmasıda bunun sonucu olacaktır zira.
baskı falan yoktur ya da bunlar geleneksel irtica haberleri gibi birçok bahane kisvesi altında yok edilmek istenen baskıdır.

aslında haklılar biraz da, sanki biz öyle bir ülkeyiz de sırf inanışları dolayısıyla insanları otel odalarında yakmışız, sanki üniversitelerde öğrenciler oruç tutmadı diye saldırıya uğramış bu ülkede.

kendimiz gibi inanmayan herkese gevur bunlar, ateist bunlar diye tacizlerde bulunulmuş sanki bu ülkede, hatta mum söndü olayı gibi artık beyin yoksunu insanların inandığı hikayeler var da bu ülkede.

hani bunlar bu ülkede olmamış ya, oruç baskısı olur mu hiç. kim inanıyor bunlara!!!

ayrıca sen yine inanmıyorsan bu konudaki;

''tutmayanların rahatlığı, oruç tutmayanların yobazlığından- tahammülsüzlüğü'' gibi saçma sapan düşüncelere bak, demekki gerçek çok da uzakta değilmiş.
Ramazan ayıyla birlikte yaklaşan manevi meşgalelerin ve bunun yanında ibadetlerin bolca konuşulacağı bir sürecin gelişinden hiç de hazzetmeyen grubun söylentisinden ibarettir.
o kadar da değil artık, kimse yemez bu numaraları.
patates baskısı mı lan bu!
sadece oruç tutmayanlara değil oruç tutanlara da yapılan baskı. düşüncelere , inaçlara saygı duyulmadığı sürece ve islam dini doğru algılanmadığı sürece yaşanmaya devam edecek olaydır.
(bkz: dinde zorlama yoktur)
yobazların eksi arsızı olmalarını sağlayan savunmalar türetmesine neden olan baskıdır.

iğrençtir, iğrençlerin iğrenç hareketidir.
son on yıldaki gözlemime dayanarak ticaretin geliştiği rekabetin derinleştiği ortamlarda oruç baskısı hava gazı olarak satılıyor. insanlar birazcık alıp gürleyebiliyorlar. lakin ekonomik değerlerin dini değerlerle boy ölçüşemeyecek kadar kömür dağıtılan mecralarda oruç baskısı tam gaz tekme tokat gidiyor. yılların şampiyonu ramazanda kapanırken sanırım 3 senedir ramazanda da açık. ilk açık kaldığı yıl servisin aşırı yavaş olması konuşmayan selam almayan çalışan tavırları varken son sene gayet güleryüzlü gayet ılımlı bir havadaydılar.

Buradan hareketle ekonomik gelişmeye yenik düşen bir baskı çeşididir . paranın imanı olmaz ne de olsa.

(bkz: derdini klişelerle anlatan adam)
(bkz: turbanlilara uzayli muamelesi yapmak)
(bkz: carsaf giyenlere ninja muamelesi yapmak)

gibi iddialarla birlikte hayali baskıdır.

hani bu ülkede kötü durumları yapan hep provakatörler bulunur birilerinin kafalarından, hatta bu ülkede insanlar sırf karşı görüşteki insanları kötülemek için dayak yemeyi hatta diri diri yanmayı göze alır ya o bakımından.

(bkz: sen hangi ülkede yaşıyorsun yiğenim)
bu ulkenin yuzde 99 u musluman. her sey o 1 lik kisimdan kaynakli. cekemiyorlar hic bir seyi. bu adamlar kendi kendilerini dovuyor. sonra da yandas medyalarda haber cikartiyorlar. buyuk ayipi buyuk terbiyesizlik. sonra da ab insan haklari mahkemesine basvuruyorlar, neymis onlara baski varmis. sen kasinirsan birileri de kasir. her sey o yuzde 1 lik dilimin sonucu.
Ramazanla birlikte olmazsa olmaz habercilik klasikleri arasında kendine yer bulacak olan sözde baskıdır. Her sene olduğu gibi pek değerli medyamız bir tane oruç tutmadığı için dövülen çocuk haberi, bir tane mini etekli dolaştığı için laf atılan kız haberi, bir tane de içinde namaz kılınan okul haberi üçlemesiyle bu ramazanı da böyle değerlendirir.
ülkenin her karış toprağında mitoz bölünen yobazların medyanın da hemen hemen tümünü sahip olduğu gerçeğini görmezden gelen bi' takım provokatörlerin % 1 diye itham ettikleri kesime yamadığı baskı. zira bu ülkenin dini de yoktur, %99'u müslüman da değildir. abarttıkça abartın.
ülkenin dini olmayabilir lakin, ülkede yaşayan ve ne kadar azımsasanızda küçültemeyeceğiniz ve asla boyun eğdiremeyeceğiniz miktarda müslüman kimliğine sahip(sadece kimlikte yazan değil)(elhamdülillah müslüman) olan insanları ezmek, onları baskı almak adına ortaya atılan hayalden öteye geçmeyen hede.