bugün

bize ne ki ? akpli değilim ancak başbakanın eşinden bize ne ? ha başbakan olsa tamam eleştir de bu adam yıllar önce sevip evlendiğinde bir gün başbakan olurum belki o yüzden doktora yapmış kadın alayım diye mi düşünsün yani.
koskoca türkiye cumhuriyetinin başbakanının amcasının oğlu lise terk.
olacak iş değil
14 yaşındayken ailesi, seni ilerde başbakan olacak bi adamla evlendireceğiz okutalım demediği için normal olan durumdur.

Bu ülkede ne kadar ilkokul mezunu adam var biliyor musun sen?
türkiyedeki en büyük sorun bu zaten. ötekileştirilmek. şimdi mevcut hükümete zerre kadar destek vermeyen biriyim ama bir noktada objektif olmak lazım. başbakanın eşi ortaokul mezunu olsa ne olur yani? başbakanın kendisi de 2 yıllık iktisat mezunu değil mi? şimdi buna da caz yapanlar için söyliyim barış güvercini ve çoğu kesimin taraflı tarafsız takdir ettiği rahmetli bülent ecevit üniversite mezunu bile değildi. evet robert koleji mezunuydu herhangi bir üniversite eğitimi yoktu. he memleketi yönetemedi mi? gayet de yönetti. yani mesele o ki eğitim ne kadar önemli olursa olsun asıl önemli olan zihniyet. yani doktora yapmış bir zalimin kültürlü zulmündense ilk okul mezunu okumamış birinin cahil huzurunu çoğu kişi tercih eder.
insanları bu şekilde değerlendirmek cidden ahmakçadır. önemli olan niyettir.
amk bize ne denilecek durumdur. la böyle mal konulara takılınıyor, sonra yapılan muhalefet kimsenin sikinde bile olmuyor.

yarısından çoğu en fazla lise mezunu olan bir ülkede böyle şeyler söylenirse, çok akpler gelir geçer de sende kendini bir bok sanarak muhalefet olarak kalırsın.

(bkz: zorla akp yi haklı çıkartmak)
ötekileştirmek demiş tırtın biri...

kıyamam ben bunlara...

demokrasiyi basitliğe ve cehalete prim vermek zannedenler ne yazık ki çoğunlukta. oysa demokratlık, demokrasi nitelik düşüklüğüne bir şans vermektir bu durumu yüceltmek değil...

emine erdoğan özelinde bakarsak ailesinin hatalı kararlarından dolayı kendi iç dünyasında çok sorunları olan biri. zorla kapatıldığı için ettiği isyanı, ölmek isteyişi falan basına verdiği röportajlarda var. kimbilir daha anlat(a)madığı neler var hayatında eksikliğini hissettiği yada mahkum edildiği.

böyle durumlarda insan doğası çeşitli tepkiler verir. kimi hırs yapar kendini yetiştirir, kimi depresyona girer hayatla bağını yitirir kimi ise biriken öfkesinden güç alarak fırsatçı bir zorbaya dönüşür. emine erdoğan hanımefendi ne yazık ki 3. gruba dahil. kendini yetiştirmek yerine bir takım güçlerin "yürü ya kulum!" dediği ve oldukça dramatik duygu git-gelleri yaşayan kocasının öfkesinin ardına saklanarak (sara hastalığı ve troid sorunları) pasif agresif bir figür olmayı seçmiş...

moda zevki yok, çocukları sosyalleşmede sorunlar yaşıyorlar, gittikleri her yerde hır gür çıkıyor, bir ülke yöneticisinin eşinin baş işi olan sosyal sorumluluk projelerinde artık neredyse "hiç" görünmüyor. ilk zamanlar giriştiklerinde ise elindeki yazılı metinleri bile berbat ettiğinden çoğu yerde inanılmaz gaflar yaptı. normalde ortalama bir memur eşi olması bile zorken topluma, kadınlara, sosyal sorumluluk projelerine liderlik etmesi zaten beklenemezdi. o bilgisi, görgüsü, birikimi yok. kendini de yetiştiremeyince "mega" düzeyde ama içeriği "gün" olan dedikodu toplantılarından öte bir sosyalleşmesini de göremiyoruz.

makamın temsili konusunda ne yazık ki "ve en hafif deyimle" yetersiz!

emine hanım rahmi koç'un eşi olabilir mi veya ünal aysal'ın?

duraksadınız değil mi?

bütün bu insanların tepesindeki makamın insanı olması mümkün mü?
ne çok eleştiriyorsunuz lan insanları? 90 lı yıllarda ne iphone vardı ne bilgisayar. ama şu an hepimiz şakır şakır kullanıyor muyuz ? eğitim okulda biten bişey değil. insanlar tahsil ettikleri okullar ile değil, davranışları ile bilgileri ile sınanmalı. ha demek istediğim sadece emine erdoğan değil. babam odtü yüksek lisans mezunu. annem ise ilk okul mezunu. önemli olan okul değil bilgidir, kafa yapısıdır efenim. ve bu başlığı açanın kafasına, zihniyetine sokayım.