bugün

kesinlikle katılıyorum. çok güzel demişsin. okurken duygularıma hakim olamadım.

Tanım yapabileceğim bir konu değil.
(bkz: fularımı alıp acilen geliyorum)
özet geçeyim,
felsefe 1. sınıf öğrencisiymiş, notlarını kimseyle paylaşmak istemiyormuş.
bir ujfaluside yeni bir kademe anlayışı değildir.
görsel
https://negativeontologist.wordpress.com sitesinde yazdığım ve sözlükte daha önce de paylaştığım lakin sildiğim yazım.

GiRiŞ
“VARLIK’ın TANIMLANAMAMA SEBEBi OLARAK DiL” başlığında gösterdik ki dil, tüm imkanları düşünüldüğünde dahi Varlık’ı -pozitif- tanımlamada yetersizdir. Aslında yalnızca yetersiz değil, aynı zamanda kelimelerin anlam ve bağlamı bakımından da yanlış kullanılmış olacaktır. Zaten Negatif Ontoloji’de Varlık’ı pozitif olarak tanımlama gibi bir gayret söz konusu değildir. Kaldı ki zaten bu olanaksızdır. Varlık’ın bir nesne, bir şey olmayışı onu dilden men eder. Bu yüzden Varlık’ın ne olduğu üzerine konuşmak imkansızdır. Peki neden buradayız? Buradayız, çünkü “ZiHiNLE BiLiNiR DiLDE iFADE EDiLEMEZ OLARAK VARLIK” yazısında söylediğimiz gibi ‘varlık üzerine yalnızca negatif’ konuşabilirz, yani ‘negatif tanımlama’ yapabiliriz; zaten Negatif Ontoloji bu nedenle Negatif Ontoloji’dir

BÖLÜM 2: YENiDEN ANLAM’A NEDEN iHTiYAÇ VAR?
Madem Varlık’ı pozitif bir şekilde (Varlık şu’dur, bu’dur diye) tanımlayamıyor ve madem bunu yapmayacağız, o hâlde neden kelimeleri eviriyor, yani neden yeniden anlamlandırıyoruz? Bu haklı sorunun elbette cevabı mecbur, zaten konumuz da bu.



Varlık’ı tanımlayamıyor olsak da bu “tanımlayamamayı,” yani genel anlamda “negatif tanımlamay ifade etmek için kelimeleri kullanacağız. işte anahtar cümlemiz ve cevabımız bu. Zira logos’un bir gerekliliğidir bu. Varlık’ın tanımlanamaz olduğunu, daha doğru bir ifadeyle “tanımlanabilir olmadığını” ve daha ötede “ne olmadığını” söylerken bir ikircik varmış gibi görünür. Ama böyle değildir, bu -ikircik görünümsüsü- bizim ortalama bakış açımızdan kaynaklanır. Yani biz ne olmadığını söyleyebiliyorsak ne olduğunu bilmemiz gerekmez mi? Buna önceki yazılarda açıklık getirdik ama “bilinen” ile “ifade edilen” farklıdır. Biz Varlık’ı -şimdilik- şu veya bu şekilde biliriz ve ancak bu yüzden ona “tanımlanamıyor” deriz. Gerçekten de Varlık, “kavram olarak” tüm diğer kavramlardan çok farklıdır.



Tüm düşünce disiplinleri ve biçimleri varolanlara ilişkin olduğundan ve biz buna alıştığımızdan ötürüdür ki kendimizi varolanlar ile sınırlarız. Aslında bunu yapmak zorundayız. Ama bizim kastettiğimiz Varlık’ın tüm “şey”lerin dışındalığıdır ve Varlık’ın “şey” olmadığıdır. işte bu yüzden ontoloji için başka bir formülasyon, başka bir düşünme biçimi (ya da biçimsizliği) ve hatta “yeni nir terminoloji” gerekir.

Ne demek istiyoruz? Örnek verelim;

Varlık’ın bilgisi: Ama bilgi, özne ile nesne arasındaki bağdır ve Varlık nesne değildir. “Yeni bir bilgi tanımı”
Varlık hakkında konuşmak: Ama logos, apophainesthai olarak bir “şey”i kendisinden hareketle görünür kılmaktır. “Yeni bir ‘üzerine konuşma’ tanımı”
işte terminoloji ve kelimelerimiz kati bir biçimde “şey”lere, nesnelere yöneliktir. Varlık’ın bir “şey” olmayışı, nesne olmayışı nedeniyle kullanacağımız kelimelerin “yalnızca ve yalnızca” Varlık hakkında konuşurken dışına çıkmakla kalmayıp o kelimeleri yeniden anlamlandıracağız. Yinelemek de fayda var: bu, kelimelerin yeni anlamları yalnızca Varlık hakkında konuşurken geçerlidir. Zaten teker teker yüm kelimeleri değil, önceden birkaçını ve yeri geldikçe diğerlerini ele alacağız.

BÖLÜM 2: MANTIK DÜŞÜNMENiN DEĞiL DÜŞÜNÜLENiN iFADESiNiN DiSiPLiNiDiR – DiSiPLiN OLARAK MANTIK


Bu başlığın amacı Varlık üzerine düşünürken değil, bu düşünceler “ifade edilirken” Mantık’ın geçerli bir disiplin olduğunu anlatmaktır. Tabii sonunda daha başka bir sonuca varılacak.

“Bir disiplin olarak” ibaresine dikkat çekmek gerek. Zira mantık kuşku yok ki çok önceden beri vardı. Herakleitos ve Parmenides’te “logos” kavramının incelenmesi yeterlidir. Herakleitos’un “Fragmanlar”ınsa logos/legein kelimesi sıkça görünür. Her zaman konuşma, ifade etme olarak değil de “toplama” “bir olma” anlamında da kullandığı gözlenebilir, zira ksunon, eunon gibi kavramlar yanında böyledir. Konumuz bu değil.

Biz şimdilik mantığın disiplin oladak formüle edildiği zamana, Platon ve Aristoteles’e gidelim, aslında Platon’a gidelim.

Varlık konusunda Platon’un idealar görüşü temellendirilmeliydi. Fakat ona göre dünyadaki bu şeyler gerçek değil ve yanılsamaydı. Gerçek ve değişmez olanlar bu dünyaya değil, idealar dünyasına aitti. Hâl böyleyken, idea’yı göstermenin tek yolu onu olabildiğince iyi betimlemekti. Bu betimlemelerin yetkinliğini ve kalitesini belirleyen şey, onların ne kadar doğru ifade edildiği idi. Durum böyle olunca “episteme logike” disiplin olarak tezahür etti: Mantık. Mantık yoluyla Platon ve Aristoteles, daha çok Aristoteles, görülemeyen, duyulamayanın ifadesini gerçekleştirdi. Yani göz önünde olmayan gerçekliğin, ancak mantık disipliniyle gösterilmesi mümkündü: onu mantık açısından uygun bir şekilde anlatmak, tutarlı bir biçimde ifade etmek, bir anlamda “ideaları göstermek”ti.

Nihayetinde anlaşılacağı üzere mantık, düşünmenin yasaları değildir, zira bu disiplinin ortaya çıkışına, yukarıya, dikkat edilirse mantık, “düşüncenin ifade edilişi” disiplinidir: Episteme Logike.

MANTIĞIN DÜŞÜNME DiSiPLiNi DEĞiL DE iFADE DiSiPLiNi OLMASI BiZiM NE iŞiMiZE YARAR?
Önemli olan doğru soruyu sormaktır. Zira soruşturma ancak doğru sorular soruldukça ilerleme kaydedebilir.

Mantığın disiplin olarak Platon ve Aristoteles’teki hâli düşünmenin değil, düşünülenin ifadesinin disiplinidir dedik. Artık Varlık hakkında düşünürken özdeşlik, çelişmezlik, üçüncü halin imkansızlığı vs… Gibi engellere takılmayacağız. Çünkü varlık bir ‘şey’ değildir ve mantık da ‘şey’lerin ifade edilişinin disiplinidir. işte Felsefe tarihinde yapılmış bir hataya daha rastladık: Varlığın tümelliğini cins tümelliği olarak ele alma hatası.

Şimdi ise biliyoruz ki varlık bir ‘şey’ değildir ve mantık ise ‘şey’lere ilişkindir. Ama zaten Mantık, düşünme’de bir yasa değildir, ifadede bir disiplindir. O halde yalnızca Varlık değil, hatta tüm şeylerin düşünülmesinde Mantık geçerliliğini kaybeder ama…. Ama -önemli- o düşünülenlerin dile getirilmesinde, ifade edilmesinde bir disiplindir.

-SONUÇ YERiNE-
Bu kısa çalışma ile yalnızca Varlık’a mahsus bir terminoloji ihtiyacını ve nedenini ortaya koyduk. Ayrıca Mantığın, düşünme yasaları bütünü değil, onların ifade edilişinin bilimi olduğunu söyledik. Bununla ise, Varlık’ın şey olmadığını belirterek mantığı yeniden anlamlandırmak yerine mantığın zaten düşünme disiplini olmadığını göstermiş olduk. Mantık’ın düşünmenin değil, düşünülenin ifade edilişinin disiplini olduğunu Antik Yunanca köken soruşturması ile de yapabilirdik ama onu başka bir çalışmada kullanmak üzere sakladık.