bugün

http://www.youtube.com/watch?v=pPlKDBePrdc

selâmet ola.*
iş - gücü, gidip - gelip Non Andrea'yı duygulandırıp ağlatmak olan yazardır.
Teşekkürler ettim, sevgilerimi gönderdim.
Bütün gününü pasta, börek ve çöreklerin tadına bakmakla geçirecek yazardır.

Doğum Günün Kutlu Olsun, Nice Mutlu Yaşlara!
nice yıllara.
Büşra ve irem hızlı adımlarla yürüyorlardı. Aynı zamanda telefonla birbirleriyle konuşuyorlardı. Uzun ve kalabalık istiklal caddesi birbirlerine ulaşmalarını zorlaştırıyordu. Sonra anlaşmaları üzerine irem şeyin önünde durdu... şeyin... heh Oxxo'nun. Sonra Oxxo'ya girdi ve Büşra'ya söyledi. Büşra orayı hatırlamıştı, oraya doğru ilerledi, ilerledi. Oxxo'yu gördü ve içeri daldı. Ama irem de tam o anda çıkmıştı ordan. Sonra tekrar konuştular telefonla ve birbirlerini gördüler. Ve tam o anda kendilerini Sinan Çetin'in Film Gibi programında buldular ve tabii ki arka planda o kavuşma anı müziği çalıyordu, Barış Manço'nun Gülpembe'sinin bir kısım müzüğüü. Büşra ile irem yıllar sonra ilk kez buluşmuşlardı, hem de bu Eylül ayının ilk gününde olmuştu. Birbirlerine sarılıp o programdaki gibi ablıaağğııaağğm gaardaşııaağııaağm diye ağlamadılar çünkü mutlulardı ya niye ağlasınlar. Sarıldılar, konuştular, konuştular, konuştular. Hakkaten baya konuştular. Hem konuştular hem yürüdüler. Galata Kulesi'ne gittiler ama gece kapalı olduğundan çıkamadılar. Bu buluşma çok uzun süremedi ama olsundu. Daha çooook görüşebilirler. Artık aynı şehirdeler.
Düşündüm, düşündüm anca bu kadar çıktı. Fıkra kadar kısa olsa da hikaye hikayedir. Hem romandan alıntı gibi duruyo. Hııh içimdeki Tolstoy ortaya çıktı. Ya da Mehmet Rauf diyim, Eylül'ün yazarı ya ondan hehe. Sen de biliyorsun bayadır yoğunum şu okul işleri yüzünden. O yüzden şimdi bir şeyler yazmaya çalıştım. Bunu bana siz alıştırdınız. Eğlenceli
oluyor, hoşuma gitti. Ama bu seferlik kısa. Neyse konu doğum günüydü. * Doğum günün kutlu olsun Bürşaaa * Seni çok çok seviyorum, nice yaşlaraaa. Bu şarkı da güzelmiş şimdi keşfettim, sen biliyorsundur gerçi... http://www.youtube.com/watch?v=r00ikilDxW4
facebook hesabı başka kişiler tarafından ele geçirilmiştir. para, dakika isterse ayrıca kampanyamız var faturalı hattın varsa numarasını versene, çekiliş için. senide kayıt ettireyim dediği anda küfürü basın. ekli olan arkadaşlar spam olarak bildirirlerse seviniriz. hesabı kurtaramayacağız.
tanıdığım bildiğim çok nadir bulunur bir yazardır. Ne nadiri lan hayatımda kendileri gibi birine daha rastlamadım. Her ne kadar sevdiği şeyler bazen biraz değişik olsa da , şurdan ne demek istediğimi anlar diye tahmin ediyorum (bkz: kıymetlimisss), unique bir kişiliğe sahiptir kendileri. Çabuk sinirlenir, ortalığı dağıtabilitesi yüksektir ama içi çoohh temizdir, lafını da esirgemez heç. Bir gün kendisiyle kafa göz birilerine dalabileceğimiz bir kavgaya girmek gibi de bir hayalim vardır hatta, herhalde 3 senelik stres atarım diye tahmin ediyorum.

Ehhm ne diyordum, başımızdan geçen anlatmak istediğim şöyle bir anım var ki dinleyin yazar gardaşlarım. Seneee geçen sene, aylardan havaların güzel olduğu zamanlar.

-Ahanda gondol, binek mi ?
-Lan bi git ben kötü oluyorum hayatta binmem defol.
-Aslında söyleyince şeettim de bende zaten bir kere bindim hayatımda onda da mal gibi en uca oturmuştum. Kontrol eden dayıya durdur diye bağırdım durdurmadı hatta üstüne güldüydü. Bende tam yanından geçerken !beeep! diye suratına bağırınca tipi kaydıydı da anca durdurmuştu.
-Bende kendi suratıma kusmuştum offf.
-(Ordaki diğer arkadaşlarında gazıyla biraz) Yav gel binelim işte bnde tırsıyorum ortaya otururuz hem hade hade.
-Lan defol zaten kalbimde sorun var, binmem ben siz binin.
-Yaaa gel bende de var hade ortaya otururuz işte.

-----Gondoldayken biz: görsel

Yazar gardaşlarım bu bembeyaz oldu baktım tek göz toprağa tek göz Allah'a bakıyo. Bide kalbini tutmuş dedim herhalde gidiyo. Hayır ben zaten bi ilkokulda altıma kaçırınca öyle soğuk terler döktüğümü hatırlarım birde o gondol da. Benimde tansiyon bi güzel tavanlarda. He ama dışardan baksanız hala uçuoz orda. Tabi ben yine bize gülen gondolu kontrol eden elemanın suratına bütün sülalesini yanından transit geçerken çemkürdüğüm için sonunda durdurdu. Temiz 15 dakika kenara geçip bembeyaz suratlarla titreye titreye ayılmaya çalıştıydık. Şimdi ikimizde ne diye bindik o lanet gondola hala anlamıyom. Hadi ben mal gibi gaza geldim de la sen akıllı insansın durdursana. Hala o gondolu gördüğümüzde put görmüş gibi tövbe çekip arkamızı dönüok.

Dürüm veya lahmacun denince kendini kaybeden, yemek yemeyi çok seven bir yazardır. O konuda da şunu buraya bırakiciğim : (#31123791)

Neyse ben buraya daha bir ton şey yazarımda sonra artık. He son olarak mutlu ol inadına, yak bi sigara, kendin demişin zaten önemli olan sigara var mı yok mu ? deyin. Varya eminim zaten sen mutlu gideceksin bu dünyadan sonunda, senin gibi birinin hakkettiği şekilde.

O gider, bu gider, şu gider,
dostluk, sen yanı başımızda kalırsın (selamlar Nazım usta) (güzel şiirdir okursunuz yazar gardaşlarım).
bi şekilde bi yerime dokundu. nereme, nasıl dokundu bilmem. omzunda ağlama hissi uyandırdı delüü. depresif miyim neyim. biraz daha konuşsak "benim acım senin acını döver" moduna gireceğimizden korktum. sustum. kaçtım.
Yeni kesfettigime uzuldugum, entryleri mukemmel, kalemi keskin olan muthis bir yazar.
sohbetine doyum olmayan yazar hatta o kadar ki mesajlaşırken sanki ayırılırken öpüşüp vedalaşmışız da sonra aynı yolda yürümeye devam etmişiz gibi bi dumur yaşadık. bunu da buraya yazıyorum hadi bakalım. *
Harun abidir. Dikkat edin kanmayın
(#32742254)
tartışmayalım istersen milletin önünde zaten harun abi çıktı kendileri.
Ben seni hatırlıyorum * mutlu yıllar kankibellom.
görsel
Özelden sigara istiyor. Yok diyorum kullanmıyorum diyorum adam küfür edip duruyor.
ala ala kimin tavuğuna kış demiş ya? yapmaz öyle bişey. nerelerde bu tatlış? beni de teomana benzetirdi sağolsun.
ben de geldim ben de geldimmm.

naber falan demeyeceğim çünkü yarım saat önce kapattık skype'ı. * balık yemediğimden hafızam kötüleşti, yazdıklarını tekrar okudum ve iade-i ziyaret yapmaya karar verdim. konuşmuş olsak da yazarak daha iyi anlatıyorum derdimi. balık deyince canım balık çekti şimdi bak, gece gece...

yazdığın yazılar için çok teşekkür ederim. eskiden nickaltımı da sizin yazdıklarınızı da kontrol eder öyle çıkardım buradan ama son zamanlarda sadece eminemle konuşup çıkar olmuştum. bu sebeple sen bana instagram'dan yazana kadar hiç haberim olmadı. hatta o gün bile haberim olmadı sonra gördüm yazdıklarını. yine eski günlerdeki gibi yazmışsın uzun uzun. o zamanlar siz uzun yazıyorsunuz diye ben de size özenip uzun yazıyordum. hoşuma da gidiyordu. yarışıyoruz sanki. bugün de dedin ya insanlara uzun mesajlar atarak ne çektirmişim diye. insan o kadar uzun mesaja kısa cevap vermeye de çekiniyor biliyor musun? * sen uzun yazınca biz de uzun yazıyoruz, sonra sen daha da uzun yazıyorsun. ... ama iyi ki böyle uzun uzun yazmışız. ne güzel anılar birikti. inşallah bu site kapanmaz da yazdıklarımız sonsuza kadar kalır. belki bir gün alakasız birileri okur da görürler arkadaşlığımızın ne kadar tatlı olduğunu.

seni çok çok kocaman seviyorum büşra. iyi ki tanışmışız. ayrı kalsak bile hayatlarımız paralel gitmiş. ve evet dediğin gibi belki de aynı günlerde ağlamışızdır sebeplerimiz farklı olsa da. bence kesin denk gelmiştir ya. ... eskiden, daha hiç sevgilim olmamışken insanların ilişkilerini anlayamazdım. davranışlarını mantıksız bulurdum. "madem şöyle oldu ayrılsanıza, madem böyle oldu barışsanıza. sevenler ayrılmaz, sevenler bunu yapmaz..." diye kolayca yorumlardım. bugünümde de sadece 1 sevgili görmüş geçirmiş olsam bile 2,5 yıl sürdüğünden, daha önce anlamadığım birçok şeyi anlamış oldum. psikoloğum da dedi zaten, her ilişkinin dinamikleri farklıdır diye. insanlık olarak bazen sevdiğimizden, bazen de çok alıştığımızdan göz yumduğumuz çok şey olabiliyor. mesela sen hayatta olan biten her şeye mutluyum üzülmüyorum diyorsun, bu güzel bir şey. mesela aşk konusunda da kimse mükemmel sevgili değildir belki ama bizler dostlarımıza bile kötü niyetli davranmadık. insanız sonuçta. aşk, yeri geliyor bazen her şeyi affediyor, affetiğini sanıyor. ama o ilişki, sonrasında bir daha asla eskisi gibi olmuyor bunu çok iyi anladım. ben bazen kendimi suçlardım olanlar için. artık suçlamıyorum. umarım şimdi çok mutlu olurum, olacağım, ki mutluyum. umarım sen de bana dediğin gibi sonunda nihayet rastlaşabildiğin ağacın gölgesinde çok mutlu olursun. mutlu olacaksın tabii! mutlu olacağız tabii! benim bürşam en süper mükemmel kadındır! keman bile çalıyorsun heyt be! .ci bu .ci de her sözlüğe girdiğimde aklıma geliyor.

şu an ne yazacağımı pek bilemedim, tam şu an tıkandım. sen bana çok güzel tavsiyeler vermişsin.. biliyor musun artık benim üzüntüm yok. çünkü ikimiz de güzeliz. sen hep bana "iyisin, güzelsin, prensessin, melek gibisin" falan derdin. ve evet bazen hayat bunu bana unuttursa da her seferinde yeniden hatırlıyorum; ben öyleyim. bazen kanatlarımın varlığını unutsam da her seferinde yeniden uçmaya başlamak gibisi yok. sen de öylesin büşra. gerçekten çok iyisin. bana karşı hep iyi oldun, hem sıcak davrandın bana. güvendiğim, sevdiğim, saygı duyduğum, özlediğim bir arkadaşım, bir ablamsın. hem saçların da çok güzel. sen o saçları bana vermeyecek miydin ya? öyle bir şey hatırladım sanki şu an. * seni hep havalı bulurdum eskiden, şimdi de havalı buluyorum. idolümsün bürşaaaa!!! hehehe.

yazdıklarımı kimse okumuyordur diye aklıma ne geldiyse öyle yazmıştım, ne yazdım lan acaba diye bir dönüp baktım, biraz utandım. okumasana yaa! ne okuyon bürşa yaa! günlük burası allah allah!! şaka şaka, iyi ki okumuşsun da tekrardan konuşmaya başlayabildik.

zayıfladım demişsin. kimse için böyle olacak kadar üzme kendini. döverim ben seni üzenleri.
cici bebe demişsin. tarifini vereyim hemen. 1 bardak süt, 5 tane falan bebe bisküvisi, birkaç tane badem, küçük muz, bir tatlı kaşığı bal. işte tam bir mama. akşamları yiyeceksin. *

"velhasıl son 3 senedir bakamaz olmuştum bulutlara. her ne kadar talihsiz bir zamanlama da olsa şimdi yeniden bakabiliyorum. çocukken bulutları insanlara benzetirdik, şimdiyse bazen bir insan buluta benzeyebiliyor." demişsin.

o halde buyur bakalım...

https://hizliresim.com/tACVDT

ve

https://hizliresim.com/DsY4pe

uluya nasıl fotoğraf yüklüyorduk unutmuşum. neyse.

seni seviyoruuum.

don't let 'em say you ain't beautiful

https://www.youtube.com/watch?v=lgT1AidzRWM

-

edit: onemliolansigaravarmiyokmu tarafından yanlış anlaşılmalar düzeltildi
Tanımadığım hatta bilmediğim yazar.
(bkz: büşra kim)
(bkz: neler oluyor)
Selam Büşra.
yıllar yıllar evveldi.
once upon a time in ulu sözlük...

sene 2009-2010 olmalı, o zamanlar ''sözlüğün sözlük olduğu yıllar''da sabahlara kadar buraları okuyarak eskilerin bilebileceği tabirle ''sıçtın mavisi''ni karşılardım. o zamanlar da uyku sorunum vardı, şimdi de. ben pek değişmedim, zaman denen olgunun dişleri arasından daima kaçmayı başardım yaşam boyu. ancak zaman bu sözlük dahil bir çok şeyi çiğneyip tükürdü. velhasıl; damdaki deli adlı yazarın yazılarına denk geldim bir sabah, bu kıymetli insanı bilen bilir buralarda. ruhu şad mekânı cennet olsun yüzyüze gelemediğim kardeşimin.. Onun yazılarını okuduktan sonra üye kaydımı oluşturmuştum ilk. detaylarına girmeyeceğim bunun. daha sonra hesabım yaban ellere geçti, 2012 yılında olsa gerek tekrar dönüş yaptım bu platforma. o zamanlar buraları güzel yerdi. ya da en azından ben öyle sanıyordum, o da ''ulu gossipvari'' olayına ve daha ekstralarına bugün vakıf olmamdan kaynaklı bir yanılsama da olabilir * sağolsunlar, acı haberi tez taşırlar *

yine de benim başıma kötü şeyler gelmedi neyse ki * ne kimsenin dedikodu malzemesi oldum, ne de kimsenin dedikodusunu taşıdım.. ateş olmayan yerden duman çıkmaz derlerdi hep insanlar beni yargılarken. şimdi sanırım ben de bu şekilde düşünüyorum bu insanlar için. kişiler kendilerinden bilirlermiş işleri. dediğim gibi, öyle milletin askıntılık ettiği bir yazar da olmadım asla, keza cinsiyetimin ekmeğini yemeye kalkmayacak kadar da arım ve onurum var çok şükür. bunda sözlük yazarlığımı 8 sene boyunca ''erkek profili'' olarak göstermemin katkısı büyük elbet, kadınca yazan ama bunu prime çevirmeyen bacılarıma sözüm yok o ayrı. benim çizdiğim bu profil sebebiyle çok sırrını paylaşmıştır insanlar benimle. elbette ki hiçbirininkini bir başka yerde paylaşmadım o ayrı.. kendi halimde, bazen zıvanadan çıkarak, bazen samimi gördüğüm insanlara yüzyüze gelince ''hasktr ben seni 4 yıldır erkek sanıp öyle konuşuyordum lan?!'' gibi travmatik şeyler yaşatarak, halen devam eden dostluklar kurarak geldi geçti yıllar. dostluklar dediysem hâlâ devam eden dostluklar. yarın bi çılgınlık yapıp evlenmeye kalksam düğünüme gelip bi yarım takacak insanlar olm * ki sayıları 3'dür. 8 koca senede ekseriyetle aktif kullandığım yazarlık süremden bana kalan 3 düzgün insan. bence bildiklerim ve şu günlerde üzerine öğrenip ''vay anam serhat neler dönmüş aq'' dediklerimi hesaba katacak olursak iyi bir rakam. ben tabii 8 sene herkese ana baba bacı gardaş kafasıyla yaklaştığım için açıkçası topunun aq bence. çoğu iki satır diyalog kurmaya tenezzül etmeyeceğim insanlarmış. yargılamak bana düşmez elbet ama sahiden de kanıtlı ispatlı şeyler (bkz: insan gerçekten hayret ediyor). abi şaka gibi fotoşok denip geçilmeyecek türden neler neler.. ne bileyim ya, hani marjinal bizdik? hani yargıladıkça ezdikleriniz bizdik aq. melekmişiz yahu *

sözlüğün kendi yönetimiyle ilgili vefasızlıklarına değinmiyorum bile. kenarından dahi geçmiyorum. kendi sözlüğünü her anlamda satan bir insanın elindeydi burası yıllarca. buraları zaten hepimiz biliyoruz. hepimiz buna az çok vakıfız. ama daha önce de dediğim gibi, piyasaya çok 'rekât' etmemek lazım, beş dakikada değişir bütün işler *

sözlüğün bitme sebeplerini durmadan şu anda aptal saptal başlıklar açıp apır sapır yazan insanlara bağladık durduk. ama buranın kökünden geliyormuş meğer çürük kokusu. o yüzden artık çok görmüyorum sol framede gördüğüm mide kaldırıcı şeyleri bu insanlara. ve eminim şu anda bu başlıkları açıp yazanları birçoğu da zamanında burada adam(!) gibi yazıp, alttan alta da işlerini yürüten lağım tiplerdir. ki şaka değil, birçoğunda gerçekten eminim * sahiden fındık kadar derler ya, ondan ibaret burası. her iki cinsiyet için de..

çok uzattım yine değil mi lan? ''ansiklopedi yazmış yine aq'' diyecek beni eskiden bilenler şimdi. ahahah merak etmeyin olm ''bu son şarkı, bu albümde''

çok mu bok attık ne yaptık? biraz da öveyim..

sahiden zor zamanlarımda burada gülüp eğlendiğim yazılar oldu. sivri zekalarıyla, tespitleriyle, trollükleriyle, bilgileriyle okuya okuya sabahı sabah ettiğim çok yazı oldu bu sözlükte. sahiplerinin çoğu götverenler olsaddjskld. tamam tamam yapmayacağım bunu * uzun zamanlar geçirdik, dertleştik, insanlarla bir şeyler tartıştık, kâh güldük, sonra yine kâh güldük. başka çaremiz yoktu çünkü. bana ciddi oranda kattığı iyi kötü şeyler oldu buranın. yani tabii keşke dahi anlamındaki -de'nin yazılışını öğrenmenin bedeli insanlığa bir kez daha inancını yitirmek olmasa daha iyi olabilirdi ama neyse * her ikisini de bugün yeniden öğrenmek gerekliymiş diyor orayı artık geçiyorum. şimdilerle görüşmediğim ama zamanında dostluklarıyla bana çok güzel değerler katmış insanlarımın da yeri ayrı bende. dostluklar sekteye uğrasa da, ucunda kötü bitişler yoksa her zaman yerleri bâkidir. prenses, mercimek, memo, aylemizin avkatı.. güzel zamanlardı. en önemlisi ise zamanın arasına sıkışıp kalmış bir güzel varlık. en, ilk, tek. her ne kadar yazının sonuna bırakılmayı hakaret saysa da atladığı bir gerçek var; insanlar sarılırken bile en çok sevdiklerini en sona bırakırlar. sanırım ben her anlamda bu durumdan nasibimi almış olmalıyım ki her seferinde bunu yapıyorum. ama biliyorum, farklı yapsaydım da artık bir önemi yok. o yüzden ben kendi düsturumdan ilerliyorum..

zamanın arasına sıkışıp kaldı çünkü insan bazen gördükleriyle bile yargılayamaz bazı insanları. derinden bi ''haddi beh'' dediğiyle kalır. bir çeşit kıyamama, bir çeşit toz konduramama hali belki. ya da bambaşka bir şey kim bilir? o yüzden yargılayamadığım şeyleri gözardı ederek devam etmem gerekiyor..

hayatımın en zor zamanında kurtulmak istediğim kuyuya bir halat atıp, sabahlara kadar yılmadan o kuyunun dibinden beni milim milim çıkartan güzel şey. hayatımda kendim için aldığım ilk ve en doğru kararı almama vesile olan güzel şey. çok olur olmadık şeylerle yargılasa da bi gülüşüyle muhabbetimizi bayram meydanına çeviren güzel şey. en büyük teşekkürü sana borçluyum sanırım. kendinin de savaşmak zorunda kalacağını bilmeden, omzumdan bu gerçekleri yok etmek için bu savaşa atladığın için teşekkür ederim. her ne kadar bu gerçeklere tüm çabama rağmen yenik düşmüş olsan da amaçladığın gibi ''tek'' oldu bendeki karşılığın. ben böylesine savaşçı bir insan tanımadım. yenileceğini hissetmesine rağmen kılıç kalkan cenge giren kimseyi tanımadım. ne diyorduk? ''en'', ''ilk'' ve ''tek'' 3'te 3! tebrik ederim.. gördüğüm rüya da bunun sen tarafından tescillenip görülmüş en büyük ve tek kanıtıdır. itiraf etmek gerekirse kuyudan çıktıktan sonrası için bir düşüm vardı, şu an gerçek olamasa da zihnimde bakıp kurduğum günkü aynı duygularla gülümseyeceğim tek düş bu olacak. çocukluktan bu yana yitip değersizleşmiş, duvara asılı kalıp orada diğerleriyle toz tutmuş tüm düşlerden tek ve en önemli farkı gülümsediğimde aynı meşhur kelebeklerinle karşılaşacak olmam. bu başlı başına benim gibi bir insan için kâfi. bu kadar iddialı bir şeyi ilk yazışım burada, kıyaslayıp durma zihninde artık. arasan da bulamazsın dengini. ağaçlığın hakkı böyle verilirdi ancak. gerçekten gölgesinde kızcağıza yer açarak.. o halde bunun şerefine ''martini dry'' eşliğinde birer ''dry martini'' tokuşturabiliriz. bu arada; önüne çıkacak ilk masada renk siyah. asil duruyor bir kere. zarafetine yaraşır.*

totalde 10 sene boyunca ileride dönüp bakarım diye yazıp durdum burada. bakmamı gerektirmeyecek olan yazılar kendi tarafımdan silindi gitti, gereksiz her şey temizlendi. şimdiyse sadece kendim için hatırlamak istediğim tek şeyi yazdım. bi 10 sene sonra dönüp okuyacağım tek yazı da bu olacaktır. birçok şey için teşekkür ederim, geri kalanlar için ise 'frontal loblarınızı sikeyim' *

ne diyorduk? rastgele capitan! şaka şaka, flört'ten yola devam beklediniz değil mi lan? artık daha tevazu sahibiyim. o yüzden beceremediğim kaptanlık köşede dursun, kaderimin efendisi ya da ruhumun kaptanı olmak gibi şeylerden daha kıymetli bir şey keşfettim ''ruhunu özgür bırakmak''

bu günlerde ben sadece kâğıttan bir gemiyim.

https://www.youtube.com/watch?v=4GCXX-TKtKI
gitmemesi gereken yazar. yıllar önce nickinin nereden geldiğini sormuştum. ve yıllar sonra, 2 ay kadar önce de diyalog kurduk, çok süper zamanlar geçirmemi sağladı hep.

olum ben seni hep haydar olarak sevdim lan. haydar, henüz şimdi değil be olum. hani sözlüğü silkeyecektik hani trollükler yapacaktık?
Guzel yazmis.

Efkarlandirdi.
Saçma salak bi şakanın kurbanı olmuş yazardır. *
Şu hayatta kendi baş sağlığımı da aldım ya, gayrı ölsem de gam yemem. Buna imza atan reziller adına, taze vefatlar verdiğimiz şu günlerde, bu embesil organizmalar adına utanarak duruma dikiz alan herkesten ben özür dilerim. Vizyonunu ve misyonunu siktiğiminin bazı andavalları sayesinde ölüp de dirilen ilk sözlük insanı olduk herhalde aq.

Tanım: şimdilik ölümüne kadar hayatta olan yazardır.

Frontal loblarınıza iyi bakın. Saygılar, eser miktarda sevgiler...
Nickaltındaki yazıları iğrenç durumun daha da yayılmasını önlemek amacıyla rica ile topluca sildirmiş yazardır. Gammaz sözkonusu değildir.

Olm saçmalamayın lan?
whattsapp kullanmayı bilmeyen bir yazar kendisi. yoksa niye yazmıyor olsun ki? * :d engelleriz kızım seni!!

-
gece gece canım sıkıldı, buraya geldim. herkes uyuyor. bir yarasa olarak çok yalnızım şu saatlerde.

çok tatlı istiyor canım son iki aydır. eminem'den hamileyim ya on yıldır, ondan aşeriyorum sanırım. * ama iştahım pek yok. ama koca bir borcam tiramisuyu iki günde bitirebilirim. kendime bisküvili pudingli pasta yapıyorum ve iki günde bitiriyorum gerçekten. tiramisu da yapabiliyorum, eskişehir'deyken yapmıştım. ama annemle beraber yapmıştık, tek başıma uğraşamam. kek yapabilirim ama bak.

korona olmasaydı buluşurduk ve ben kek yapıp getirirdim. yanında da süt içerdik. kakaolu kekin yanına en iyi süt gider bence. benim kekim de dillere destandır hee. .ci o gün galataya çıkamamıştık, çok geçti. ama belki bir gün çıkarız beraber. ben altı yıldır buradayım ama geçen sene çıktım ilk defa. pek hoşuma gitmedi çünkü çok kalabalıktı. acaba sakin saatleri oluyor mudur?

senin gibi bol dalgalı saç istiyorum. çok güzel senin saçın. benim saçım da ne güzel uzundu ama geçen sene açtırırken yanmıştı ve kestirmiştim. ama nerdeyse dibine kadar yandığı için uzadığında tekrar alt kısmını kesmek zorunda kaldım. ya hep unutuyorum, size saçımı kendim kestiğimi söyledim mi? fotoğraf attım mı? attıysam da hatırlamıyorum. yarın bakayım, atayım ona göre. çok da güzel mükemmel kestim. istanbul'da sadece bir defa kuaföre gittim saç kestirmek için. pahalıydı. şimdi ekstra pahalı olmuş. zaten korona da var. dedim ben keserim ya. açtım videoları izledim kestim. neyse ne diyordum... dalgalı saç. gittim saç şekillendirici krem aldım. duştan sonra ıslak saça altlardan yukarı doğru sıka sıka sürdüm. pek işe yaramadı. çok hafif bir dalga oldu, çok sert oldu saçım. hoşuma gitmedi. oysa ben çocukken tam bir bonusmuşum. neden düzleşti saçım? :( kıvırcık olmak istiyorum beeen :( :( uzun saçlıyken senin verdiğin taktik bir nebze daha işe yarıyordu. artık kısa saçlıyım :(

--------

hava çok sıcak. dondurma yicem. bye.
Vatsaptan da böyle darlıyosan ondan cevap vermiyodur.
güncel Önemli Başlıklar