bugün

kimine göre kopya çekmek, kimine göre ev sahibine borç takıp kaçmaktır. ben okulun bahçesinde her tenefüs otlardım mesela.
önüne her gelen yemeği daha önce hiç görmemişçesine yemektir.*
okulun spor salonunda, okul içi sınıflar arası basketbol turnuvası sırasında sahaya girip maçları boykot etmektir.

meme* ve yaklaşık 6 arkadaşı lise son sınıf olmanın da verdiği rehavetle, okulun spor salonunun, girişiyle bitiştiği dar ve yarı açık alanda sigara tüttürmektedirler. son günlerde herhangi bir çılgınlık yapmamış olmalarına mütevvelit bir çılgınlık düşünürler. genelde bu tip çılgınlıkları ortaya atmakta uzman olan bokuc kişisi bir öneride bulunur. öneri şudur: "amına koyim bu salon yapıldı yapılalı(kolunu dayadığı kapalı spor salonunu kastediyor) adam gibi bir maç yapamadık. içerde yapalım diyoruz yok efendim lambalar kırılırmış da mıymış. sikerim böyle aşkın ızdırabını lan. girelim içeri biz de onlara oynatmayalım basket."

fikir basketbolun b'sinden anlamayan elemanlar arasında büyük rabet görür. hemen hazırlıklara başlanır. bu tip organizasyonlarda yaptığı hayvanlıklarla dikkat çekmiş meme* kişisi hemen kendi çapında yeni hayvanlığına başlar. çoraplarını dizine kadar çeker ve pantolon paçalarını da çoraplarının içine sokar. akabinde pantolonun belini kemerden tutarak çekebildiği kadar yukarıya çeker ve ceketini içine sokup kemeri iyice sıkar. gömlek yakasını ve manşetlerini ceket yakasının ve manşetlerinin üstüne kıvırır. kravatını çıkarıp başına asar. bunu gören diğer elemanlar da yapabildikleri kadarını yapar ve sigaralar atılınca salona girilir.

"kahrolsun yabancı sınırlaması" nidalarıyla birlikte dikkat çekildikten sonra, okulun beden eğitimi hocasına aldırmadan, sahaya girilir. potanın altına oturulur ve "basketbola hayır futbola evet" çığlıkları atılır. önce afallayan oyuncular ve hoca bir müddet izlerler. sonra müdahale edilmek istenir ancak hepimiz birimiz birimiz hepimiz mantığını her zaman benimsemiş elemanlar birbirlerine sıkıca saırlır ve uzun süre direnirler. sonunda direnç kırılır(aslında kırılmadı biz bıraktık. peh). salondan dışarı çıkan elemanlar "ara" adını verdikleri hikayemizin başında da bahsttiğimiz yere gidip yeni sigaralarını yakarken yeni bir plan hazırlığına girerler. aslında pek de uzun sürmez. meme ile bokucun göz göze gelmeleri yeterlidir. bokuc önde meme arkada salona girerler. önce uzaktan kimseye hissettirmeden biraz maç seyredilir. iki takım hakkında bir takım yorumlar yapılır. ve zamanın geldiğine inananan meme ağır adımlarla tek potada oynanan maça doğru ilerler. yaklaştıkça tribünlerden "ooo" sesleri yükselir.(hadi lan) iki takım arkadaşı tam pas yapacağı sırada topa atılan meme, mükemmel bir blokla(doğru mu bilmiyorum) topu engeller ve kaptığı gibi bokuca fırlatır. topu kapan bokuc göz açıp kapanana kadar salonu tek etmiş ve arkasında dumandan başka hiç bir şey bırakmamıştır. bu sırada salondaki tek topun da meme tarafından ele geçirilmesine iyice hiddetlenen basketbolcular ve hakem sayın beden eğitimi hocamız iyice sinirlenir ve memeye doğru kızgın adımlarla ilerlerler(lerlerlerler). kıvrak ve hızlı bir genç olan(ahh ahh neydik ne olduk) meme, zorlanmadan aralarından sıyrılır ve okulun bahçesinde kendisini bekleyen bokucla buluşur. yine sadece göz göze gelmeleri yeterlidir. bokuc elindeki basketbol topuna allah ne verdiyse vurur ve fabian barthez misali bir degajmanla topu göğe diker. o sırada salondan dışarı çıkan basketbolcular ve aynı zamanda beden eğitimi hocası da olan hakem, şaşkın bakışlarla basketbol topunu izler. yerde seken topu bu kez eline alan meme, hocası ve basketbolcu arkadaşlarına hunhar bakışlar fırlatır ve adeta "sıkıysa gelin de alın" der. ve cevap hiç gecikmez. basketbolculardan en hızlı olanı hamle eder ve koşmaya başlar. o sırada ne yapacağını şaşıran meme, bokuca bakar ve her zaman aynı şeyi düşünen bu iki genç yine ne düşündüklerini hesaba katmadan aynı fikirle okulun giriş kapısına doğru koşar. bu sırada "nöbetçiiiğğ kapıyı aç laaağn" diye bağırır meme. hazırlık öğrencisi olan genç nöbetçi bir lise sondan gelen emirin ne derece önemli olduğunu iyi bildiğinden hemen kapıyı açar. meme ve bokuc artık özgürdür. basketbol topu ellerinde, basketbolculara dönüp nanik işaretleri yaparlar.

beden eğitimi hocası oldukça soğuk kanlı olup meme ve bokuc kişisini iyi tanıdığından üzerlerine gitmez ve baskı yapmaz. bir öğrenciyi görevlendirip spor odasından yeni bir top getirmesini ister. bu sırada meme ve bokuc iyice eğlendikleri kanaatine varıp, ilginin de üzerlerinden yavaşça gittiğini görür ve topu güzel bir degajmanla okula gönderirler. daha sonra sahile inerler ve kalan son dal sigarayı da orospu ederler.

(bkz: bu da böyle bir anımdı)
carouselin duvarında uzuneşek oynamak , bi de gidip ordaki duvarı kırmak.

(bkz: o hayavansal potansiyele sahip olmak)
öğrenmeni sandalyesine raptiye koymak. badem koydun öğretmen otururken niye çekiyorsun ki
okulun bütün prizlerini kırmak. hayır anlamıyorum amaç neydi ama içimizdeki saldırgan ruhu tatmin ediyorduk.
öğrenci milletinin yaşadığı psikolojik kaynaklı bir güç sebebiyle yaptığı bilimum atraksiyondur. belki de öğrenci evinde yaşamanın bir getirisi olarak en olmadık yemekler yenebilir, normal bir zamanda yapılsa belki de dalga geçilecek bir hareket kolayca yapabılabilir.
(bkz: ders çalışmak)
*duvarlara ayakkabının tabanının izlerini çıkartmak.
*okul bahçesini çevreleyen demirleri eğmek.
*kağıt yalayıp sınıfın tavanına yapıştırmak.
*tuvalet deliğine kutu kola, ped, meyve suyu kutusu atmak.
*sıraların oturulan kısımlarında gezmek.
*kartopunu en mülayim öğrencinin kazağından içeri atmak.
*sıranın oturulan kısmına sakız yapıştırmak.
*sıranın altını sümük tanecikleriyle doldurmak.
*hoca geliyo feryadıyla koşarak içeri girme çabasındaki insana çelme takmak.
*herhangi birinin defterine tenefüs dolayısıyla bahçede olmasından istifade edip basmak sonrada bilmiyomuş gibi davranmak.

gelelim en büyük hayvanlığa:
birisinden ödünç kalem alırsınız. ödünç aldığınz kişi siz tenefüste bahçedeyken size verdiği kalemi sıranızdan alır saklar. sınıfa gelirsiniz aranırsınız kalem yok piyasada çocuğa mahçup mahçup bakışlar atarsınız bir yandan da aranmaya devam edersiniz tam o sırada ödünç veren yavşak gelir "olum kalemi versene bi ya" der bunun üstüne sitres olursunuz ya şey diye gevelemeye başlarsınız en sonunda ağlamaklı bi şekilde kaybettiğinizi söylersiniz. sonra şaka açıklanır lanet edersiniz hayata.
ön sırada oturan bayan arkadaşının hissettirmeden eteğini kaldırıp sırtına zımbalamak.*
öğle arasında güvenliğe yakalanmadan okuldan çıkıp, içki içip din dersine girmek.**
liseyi yatılı okumuşsanız burada yazılan birçok şey size hayvanlık olarak gelmez. bunlar gündüzlü okulların şabalak öğrencilerinin hayvanlık sandıkları süt çocuğu sanrılarıdır. o da bir şey mi biz orospu çocuğuyduk deyip yiğit özgür'e prim vermek istemiyorum akıllı olun doğru durun!

liselerin çoğunda biyoloji laboratuarı yoktur. bizimkinde ise var. nasıl koydum ama. evet biyoloji laboratuarı, kimya laboratuarı vs... kısacası böyle yerleri olan yatılı bir okulda okudum liseyi. yemekhaneden, kızlar yatakhanesinden sonraki sevdiğim üçüncü yer buralar olmuştur. bak spor salonu bile dördüncü sırada. o kadar seviyodum ki.

yüce atamız m. kemal atatürk'ün laboratuarlarda sabahlayın tembihini tutmaya yeminli arkadaşlara sahip olmam benim en büyük şansımdır. bu arkadaşlarımla sabahlara kadar bilimin dibine vurmuşluklarımızı yaz akşamlarında iki kadeh parlatırken hatırlar hatırlar ağlamaklı olurum. kınalı yapıncak gibi koşarak odam çekilip yatağıma yüzüstü yatıp bütün dünyaya küserdim kınalı yapıncak hülya gibi.

neyse efendim burada. bir vcd vardı. bildiğin film izlemek için. şu boktan trt 4 yayınlarını. işte burayı çok sevmemin başlıca nedeni budur. ben ilk pornolarımın hepsini laboratuarda izledim. gündüz dersten çıkmadan pencerelerin birini açık bırakıp gece bir kobra operasyonu ile intikal ederdik içeri. vcd'yi çalıştırıp kah porno, kah normal, kah erotik film izlerdik. hey gidi günler! her yer atmık olurdu sabaha kadar...
(bkz: sözlükteki psikopatlar)
yanılmıyorsam lisede hazırlık sınıfındaydım sınıfta kapının üstüne çöp kutusunu koyardık tek pota maç yapardık küçük topla bir keresinde kapıyı kırmıştım smaç yapayım derken. evet umaal müdürü o kapıyı ben kırdım.
bimden alınmış uyduruk sucuklara halis muhlis yüzde yüz dana sucukların içindekiler kısmındaki bütün baharatları karıştırıp aldığımız sucukumsunun sucukabilitesini arttırmak.Başarılımıydık değildik
(bkz: derste yapmaya got isteyen cilginliklar)