bugün

sanki saçımda tüylü yumuşak bir hayvan taşıyormuşum da gizlice onu besliyormuş gibi davranması. saçlarımı daha sık yıkamalıydım.
eline aldığı her nesneyi koklaması. * * * *
çok güldüğümde başımıza kötü bir şey gelir diye susturmaya çalışması, gülmeye devam edersem küsmesi. *
Uyurken özellikle yastığı bacak arasına koyup öyle uyuyo olabilmesi, birde yastığa sarılıp yatanıda vardır.
bir gün hiçbir şey demeden çıktı, 5 ay boyunca küfrettiği adamla yattı, öyle geldi. nasıl bir kafa çözemedik.
benim hiç oda arkadaşım olmadı sözlük. o yüzden bu konuda yardımcı olamayacağım.
Yediği içtiği hiçbirşeyin çöpünu atmaması hatta yatağının içinde bile kirli mendiller bulundurması çalışma masamda makyaj yapıp yemek yemesi bunlar yeterli heralde.s
iç çamaşırlarımı, evet yalnış duymadınız iç çamaşırlarımı giyip, bir de giymedim fotoğrafını mı çekip göndereyim demesi. sonuç: iç çamaşırım kirli sepetinde ve ne gariptir ki ben kirletmedim. en sonuç: evden ayrılıyor.
yurtta kalırken nimet diye bir kız vardı. Ben uyur uyumaz kulağımdaki kulaklığı alırdı. Haa bir de her fırsatta bana makyaj yapmaya çalışırdı. Arkadaşım tamam yap yap da gece yatmadan önce makyaj yapmaktaki amacın nedir.
uyurken kendi kendine konuşması. gece yarısı kalkıp yemek yemesi. gece yatmadan önce üstünü silkelemesi. her gece korku dolu hikayeler uydurup uydurup anlatması vs.
gece giydiği boxerı terlediği için ipe asıp giden sonra tekrar giyen,
giydiği çorapların sözde kokusu gitsin diye yatağa seren,
gece acıktım deyip uyuzluğuna bonibon yiyen,
arkadaşlar porno izliyorum benim tarafa gelmeyin deyip biz uyanıkken odada 31 çeken,
uyurken napıyon lan mına koduum çocuğu diye atarlı sayıklayan,
hastalık bulaşcak diye kışın odaya hasta kişileri almayan *,
komik videoların bütün hepsini bilen,
eliza,hepatit testleri yaptıracağını bile bile yurtdışında escortlarla takılan bi oda arkadaşım vardı benim.
lisedeki yurt arkadaşlarımdan..
gecenin bir vakti turşu, armut, cips vs yerler ve beni de zorla uyandırırlardı.
lisedeki ev arkadaşımdan..
ben uyumaya hazırlanırken hadi dışarı çıkalım der, ben hazırlandıktan sonrada vazgeçerdi.
üniversitedeki oda arkadaşımdan...
vize - final dönemleri internetten ingilizce dersleri dinlerdi. ki kendisi kulaklıktan haberdar değildi kanımca. yoksa saat 6 da o sesten rahatsız olacağımı nasıl düşünemez.
ulan makarna yemeyen, yumurta yemeyen çay içmeyen oda arkadaşı mı olurmuş? bir öğrenci evini öğrenci evi yapan şeylerdir bunlar; yumurta, makarna, çay.
bir tanesi var, mekanı cennet olsun. ölmedi ama olsun. neyse; adam her tarafı yakıyor lan. elinde bi' çakmak. onla dolaşıyor adam. kağıt yakıyor, bilgisayarının köşesini bile yaktı. duvarları yakıyor, gazeteler pet şişeler. adam yakmak için yaratılmış.
ağzıma dolanan lafları bir süre sonra kendi cümlelerinde kullanması. kullanma demiyorum fobi olarak yine kullan ama senin ağzına yakışmıyor. bırak kelimelerimi çocuk.
Tozku kitap sevmiyorum diyerek bütün kitaplarini acilmayacak sekilde streç filmle kaplamasi.

edit: tozku değil tabii ki tozlu.
onu da düzeltmiyorum da edite yazıyorum bak bak. sanki hiç çaktırmadan entry düzeltmemişim gibi. sanki şimdiye kadar bütün editleri belirtmişim gibi.
Her yemek vakti ''ne yicük?'' diye sorması.
Camdan aşağı sahada top oynayan masum çocuklara saksı fırlatması.
ben scar tissue'nun solosunu atarken, sad but true'nun dibine vurmuş, elektroyu bırakıp bas gitarı alıp hysteria'yı ağlatırken 'hacım çal bi ankara'nın bağları da neşemiz yerine gelsin ehıhı' demesi. çok acayip herif ya. hayır espri mi yapıyor bilemedim her seferinde aynı şeyler.

edit: bunu yazdıktan 2 saat sonra çocuk elinde bir poşetle geldi ve 'kanka ben birazdan istanbul'a gidiyorum. bu da senin doğum günü kutlaman ve hediyen' deyip gitti. poşeti açtığımda içinde 35'lik jack daniels, kayısı, çikolata ve kırmızı marlboro vardı. artık kimse doğum günümü hatırlamasa bile üzülmem o derece mutlu oldum. sırf onun için açtım viskiyi youtube'a 'how to play ankaranın bağları with guitar' yazıyorum. adamsın lan.
oda arkadaşı değil de kendisi yan oda arkadaşım olur(tek bir dairede iki ayrı odada-bir elmanın iki yarısı-o kurtlu tarafı, bense çürüyen yanı).
1) şu geçtiğimiz bir buçuk saat içerisinde, odasının kapısını ve dış kapıyı tam 17 kez açtı-kapadı. neden? bilmiyorum. kendi odamda olduğum için kapıların açılıp kapanma seslerini duyuyorum. lan hadi bir kere çöp atmaya çıktın, bir kere yemek yapmaya çıktın, 3 kere yemekleri kontrol etmeye çıktın, bir kere yaptığın ve yediğin yemeklerin tabak-çanağını bırakmak için çıktın, bir kere de meyve tabağı şöleni yapmak için çıktın, bir kez de yine çöp için çıktın, tamam bir kez de markete gidiver....eeeee17 olmadı.

2) cumartesi pazarları saat 7'de kalkıp televizyon izliyor. garip olan bu değil(gerçi benim için yine de garip, uyu lan) o saatte uyuyan vardır diye düşünmüyor, bangır bangır bağırtıyor televizyonu!

3) hafta içi her gün aynı saatte tost yapıyor kendisine ve her gün o tostu kazıyor. çünkü yakıyor o gariban ekmeği. bir sabah yakma be, bir sabah yakma da odam yanık ekmek kokusuyla dolmasın!

4) bu herhalde en ilgincidir. bu beni her gördüğünde "ay seninle de bir gezemedik. şöyle bir bursa turu atalım, oturalım konuşalım, yemekler yiyelim, seninle konuşmak istediğim çok şey, gezmek istediğim çok yer var" falan filan sallıyor bayağı. her seferinde de kanıyorum "heheh iyi insan, iyi insan" diyorum. ama şu yaptığı şerefsizlik değil mi, hem de bir kez de değilllll üsteliiiiiiik(Teoman'a sevgiler).
ben mutfakta yemek yapmaya çalışıyorum(gerçekten çaba sarfediyorum) balkondan bunun geldiğini gördüm. dedim, heley çok yemek yaptıydım ona da veririm. bekle bekle yok. bekle bekle yok. nerede bu, çoktan gelmesi gerekirdi. ben daha fazla bekleyemedim. aldım azığımı, kapadım mutfak lambasını geçtim odama. 5 dakika sonra dış kapının açılma sesini duydum. "tüh la, azıcık erken geleydi yemek verirdim, şimdi şansına küssün, hiiiç buyur edemem" dedim. tıkındım. bir kaç kere daha bu olayın benzeri oldu. yine bir gün akşam üzeri yemek yapıyorum, odama geçeceğim tam mutfak lambasını kapatırken, baktım bu geliyor(balkondan dışarısı gözüküyor, tam bunun geliş yolu manzaralı). kapamadım lambayı, içeride ışık var ya beni fark eder diye büzüldüm iyice(1. kattayız biz). bu yolun köşesine gitti orada beklemeye başladı.la bu niye bekliyor be, manyak mı diye düşünürken aklıma bir hinlik geldi. gizlice çıktım gözetleme yerimden ve lambayı kapadım. baktım bu kaptırmış geliyor. vayyy şerefsiiiizzz, ben bu gelsin yemeğimden payleşem diye beklerken, bu benim ortalıklardan çekilmemi bekliyormuş, ondan gelmiyormuş. ama hala neden böyle bir mallık yaptığını anlamıyorum. arada kapımı tıklatıp garip garip sorular soruyor, arkadaşlarına hediyeler alıyor "ben beceremiyorum, yardım eder misin" diye gelip hepsini bana paketlettiriyor. bugün de menemen yaptım, yer misin dedi, yerim dedim, ama bana ayırmamış bile.
bazen kendimden şüphe ediyorum, aslında o normal de ben mi manyağım? hatta o yok da ben mi uyduruyorum öyle bir manyak kişilik?

not: ben bunları yazarken iki kez daha hem kendi kapısını hem de dış kapıyı açtı kapadı.
azerice konusmasi. bu cocuk ne zaman kendi dilinde konussa bana laf sokuyormus gibime geliyordu. hele birde diger azerilerle bir araya gelince sanki grupca bana kufur ediyorlarmis hissine kapilirdim. neyse ki yurttan kovuldu. uzuldum ama o gidince.
ikinci öğrenim olmasına rağmen benim derslerim için erken uyanıp beni uyandırması.
akşam ben yatmadan uyumaması.
facebook da oyun oynaması.
sürekli bi suçluluk duygusu içinde takılması.
televizyonda beğenmediği bir şey görünce 'Allah belanızı versin' havasında eleştirmesi.

oha düşündükçe yazıyorum.. neyse daha var ama bu kadar olsun. okur falan.. *
edit: dayanamayıp 1 tane daha yazdım.

edit2: dayanamıyorum..

biraz önce "ben acıktım bir şeyler yicem" dedi ve elinde pastırmayla geri döndü.. onu yedikten sonra "ben süt içicem sen istiyor musun ?" dedi. yok dedim.
süt ve turşuyla geri döndü..
napıyorsun abi sen aş mı eriyon ne oluyor yani. gece 12 olmuş pastırma ve turşu yiyip süt içiyorsun.

başka bir diyalog:

arkadaş: bilemedimki # nasıl okunuyor?
ben: diyez yada sharp(şarp) diye. hani sişarp(C#) dersim var diyorum ya..
a: aaaa(şaşırdı) peki si ne?
b: boşver...
-ufolarla kafayı bozması
-sevgilisiyle bebek gibi konuşması
-sabahları alarmını 10.24, 10.13 gibi zamanlara kurup hiçbirinde de uyanamamasıdır.
patatesli yumurta yapacağını söyleyip içine yumurta koymayı unutması.
masa dolu oldugu icin senin yataginda laptobu ile ilgilenir. kahve iciyordur ayni zamanda. neyse birsey olur ve kahveyi yataga doker. silmek yerine uzerini laptopla kapatir. olayin uzerinden epey vakit gectikten sonra (carsaf kuruduktan sonra) bana anlatilir. adina da yurt sakasi denir. bende eline islak mendil verip bi guzel sildirtirim. not: kizmadim.