bugün

Nazan Bekiroğlu'nun Timaş yayınlarından çıkan bir kitabı.. yer yer roman tadında, sır kapılarını aralatan bir kitap.mutlaka okunmalı
"şimdi hattat bana sevgini söyle.

bana aşkını söyle.

söyle ki yaradılışının özünde zaten ezeli aşk bulunan şu alemi birlikte kucaklayalım. çünkü o tek kişinin kucaklamasıyla yetinemeyecek kadar geniş ve derin. tek kişinin tek başına bilemeyeceği kadar geniş ve aydınlık.

bana sevgini söyle.

bana aşkını söyle.

senin aşkından, senin aynanda evvela göreyim.

kendi güzelliğime hayran olayım. nekadar güzel yaratılmış olduğumun farkına varayım. ben ağlayayım ve sen bana, ne kadar güzel ağlıyorsun, göz yaşların ne kadar güzel, de. bana sonsuzluğa dair birşey söyle.

de ki varlığıma, de ki varlığına, de ki mutlak olana açık yollara inancım pekişsin. de ki onun varlığından haberdar olayım. güzel başını tahta bir rahleye dayayarak sen de ağla. var olmuş olduğundan ve dahi var olmuş olacağından emin olayım. bin bir türlü çeşitlemesine dalarak alemin evvela, bin bir merhalesinden, bin bir vadisinden geçerek; var olmayanın, gözle görülmeyenin mutlak güzelliğinde bulalım kendimizi.

ve öyle bir an gelsin ki varlarla yetinmeyerek artık, yoklukları seçelim. aynalardagörünmez olalım.

şimdi hattat, şimdi bana aşkını söylemelisin.

şimdi bana sevgini söylemelisin."
mor mürekkep,cümle kapısıisimli kitaplarıyla takdirimi kazanmış yazar nazan bekiroğlu'nun henüz okumadığım diğer kitabı.
bir nazan bekiroğlu kitabı .her ne kadar yusuf ile züleyha kitabında olduğu gibi etkileyeci sözler olmasa da okunması tavsiye edilen kitap .

--spoiler--
öfkeyle fırlattı bütün risaleleri .

ya rabbim dedi. ya rabbim , gökçek tanrım ,ben olarak var ettiğin müddetçe beni , bir parçası olduğum bütünden nasıl böyle kopuyorum ? onlar olarak var olursam , ben olmaktan çıkıyorum . her ikisi de olmuyor .

ya rabbim , bana her ikisinin arasını , bana artık acısı olmayanı ver ..
--spoiler--
"içinden şiirsiz geçilemeyecek kadar derin gözleri vardı" diye bir tanım cümlesini içinde barındıran enfes nazan bekiroğlu kitabı.. (sy 58)
biraz hikaye, biraz roman , biraz şiirdir.
isimle ateş arasındanın yazarı nazan bekiroğlu'nun görünürde incecik, yüz-küsür sayfacık, ama derin hislere gark eden kitabıdır,

"..içimdeki denizden kaç dalga geçtiğini kim saydı? Bütün kalelerimin neden her defasında böyle savunmasız düştüğünün sebebini kim merak etti? Her çıkışımda kalelerimden, biraz daha nasıl olup da bu kadar küçülebildiğimin nedenini kim anladı? Mutlak olanda var olmak için yaptığım her şey, yazdığım her yazı,var olmak ve toplanmak için attığım her imza biraz daha dağılmama ve küçülmeme yol açtı.

Sırtımda alev gömlek,hattat içim yanıyor. Oysa hattat dışarıda kar yağıyor. Darmadağınık odamın bütün kapılarından, bütün pencerelerinden, bütün aralıklarından;gri, soğuk ve sinsi bir duman içeri yayılıyor. Yapış yapış.

Hattat kaç kez hayatı, kaç kez aşkı ve kaç kez ölümü aramak için sefere çıktım. Kaçında geri döndüm. Ben senin ruhunun bütün çağrışımlarına ve tezahürlerine vakıfken, dahası hakkın varken benim üzerimde, bir mukadder meçhulde kesişecekken yollarımız, ne kadar yalnız olduğumu ve ne kadar acı çektiğimi bilmedin bile. Hattat çok yalnızım ve çok acı çekiyorum. Ama neden bu kadar acı çekiyorum. Hattat bilmiyorsun, bütün o yalnızlığı yaşayan öykü kahramanlarıma nispetle kendi yalnızlığımın boyutları beni bile ürkütüyor.."

işte böyle bir kitaptır.
nazan bekiroğlunun bugün başlayıp bugün bitrdiğim ve etkisi içinde kaldığım kitabı.yarın bir daha başlayıp bir daha bitirmeyi düşünüyorum sözlük o derece...
- al eline fırçayı nakkaş ve sıyır beni, beni ben yapan bütün ayrıntılarımdan.

- nakkaş konuştur beni, ağlat ve gülümset. ne olur yanlış oku.
" içinden şiirsiz geçilemeyecek kadar derin gözleri vardı."