bugün

bu memlekete her kim iktidar edilse 2 yıla kalmadan bela okumaktan herkes bir hale girer. herkes önce kendine baksının edebi söylenmiş efendimize yakışan hali.
öğretici ve yaşanan dünyayı apaçık şekilde gözler önüne seren bir hadistir. daha açık bir anlatımla "bir toplum nasıl yöneltilmeye layıksa öyle yönetilir" demektir.
efendimiz(s.a.v)'in
Allah bir topluma bahşettiği nimet ve esenliği o toplum kendi gidişini değiştirmedikçe asla değiştirmez. (Enfal 53)
Bir toplum kendi özünde olanı değiştirmedikçe Allah o toplumun gidişatını değiştirmez. (Rad:11)
ayetleri ile aynı minvaldeki hadisidir.
(bkz: cümle düşüklüğü)
Peygamber efendimiz(as)'in bugünleri de aydınlatan sözüdür.

Siz hırsızlık karşısında susarsanız, onlar çalar.

Birileri rüşvet dağıtırken önüne yatanları bağrınıza basarsanız rüşvet meşru olur.

Hak yiyene "seninleyiz" derseniz, haksızlıkla yönetilmeye maruz kalırsınız.

Yasakçı zihniyeti benimserseniz, o yasaklar gelir sizi bulur.

Mukaddes değerlerimize dil uzatanlara ses çıkarmazsanız, idrakiniz bozulur.

Yalanlara kanarsanız, yalanları dillenderirsiniz.

Dilinden Allah'ı peygamberi düşürme yolsuzluk yapanlara "bunlar da namaz kılıyor ama" derseniz islam düşünceniz tehlikeye girer.

Evet. mesele ne ak parti ne chp, ne mhp, ne cemaat meselesi. Mesele nasıl olduğumuzu ve nasıl yönetilmek istediğimizi seçme meselesi.
acı gerçek.
üst komşudaki adam(!) karıyı dövüyor neredeyse her gece. kadın böğürüyor resmen. çocuklar yapma etme diyor oradan oraya savrulma sesleri geliyor.

dayanamadık bir gece, annem kız kardeşim sanki onlar dayak yemiş gibi ağlıyor evin içinde, polisi aradık.

geldi 10 dakika sonra,kapıyı çaldı;

bir sorun mu var diye sordu adam yok dedi. eşinizi çağırın dedi, eşi de bir şey yok memur bey dedi.

niye? ona muhtaç olduğunu düşünüyor kadın. muhtaç olmadığı halde.

ülkece bu haldeyiz. bu olayın yanına bir yere sedye kirlenmesin diyen işçiyi de koyun. ezilmişlik hor görülmüşlük falan.
türkiye'nin özetidir.
bugünden itibaren hep aklımda olacak olan söz.

aleyküm selam.
Halkın hiç tepki göstermemesini bu cümle açıklıyordur zaten.
“Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen kaçınılmaz sonuç; cahiller tarafından yönetilmeye mahkum olmaktır." demiş platon.
ibretlik söz.
Doğru söze ne hacet.. Koyun sürüsüne elbet çoban gerek..
görsel

Konuya buradan bakmakta da fayda var.
Nasılsanız Öyle idare Edilirsiniz

Bir başka hadîslerinde de Efendimiz şöyle buyurur:

كما تكونوا يُوَلَّى عليكم “Nasıl olursanız, öyle idare edilirsiniz.”[1]

Keyfiyetiniz ne ise, başınızdakilerin keyfiyeti de o olur. Siz nasıl bir kaynak iseniz, başınızdakiler de o kaynağın mahsulüdür. Bu söz, öyle bir sözdür ki, idare adına kâmûslar meydana getirir. isterseniz, sadece bu hadîs üzerinde kısaca duralım: “Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünüzden mes’ulsünüz.”[2] fehvasınca, herkesin bir mes’uliyet sınırı vardır ta devlet reisine kadar... Devlet reisi de, idare ettiği dairenin bütününden mes’uldür. Ancak, “Siz nasıl olursanız, başınızdaki idareciler de öyle olur.” ifadesi, bu hususa, içtimâî hukuk açısından apayrı bir buud kazandırmaktadır.

Evvela, bu hadîs, idare edilenlere diyor ki, siz çok önemlisiniz. Çünkü, başınıza geçecekler, hangi yoldan olursa olsun, sizin kapınızı çalmak zorundadırlar. Yani onlara şekil verecek olan sizlersiniz.

içtimâînin de kendine göre değişmeyen prensipleri vardır. Nasıl ki fiziğin, kimyanın, astronominin kendine göre değişmeyen ve adına “şeriat-ı fıtriye” kanunları denilen prensipleri var, öyle de içtimaînin de kendine göre prensipleri vardır ve bunlar kıyamete kadar da değişmeyecektir. Onun içindir ki, insanlar, şerre, şirretliğe yol veriyor, bağırlarında kötülüklerin barınmasına açık yaşıyorlarsa, o insanları kötüler ve şirretler idare edecektir. Bu Cenâb-ı Hakk’ın değişmeyen kanunudur.

Evet, şirretlik, insanların bünyelerinde neşv ü nemâ buluyor mu? Bu bünyelerde fenalıklar yeşeriyor mu? O zaman Allah (cc), onların başına, aynı çamur ve aynı hamurdan insanlar getirir, onları işte bu insanlar idare eder.

ikincisi: Yine bu hadîs ifade ediyor ki, kanunlar, nizamlar, satırlardaki şeylerdir. Ve bunların çok tesiri de yoktur. insanlar kafa kafaya verip, en muhkem kanunnameler dahi hazırlasalar, önemli olan onun ihtiva ettiği hususlara riayet edilip edilmemesidir. Binaenaleyh, esas olan, idare edilen insanların ahlâkî yapılarıdır. Eğer onlar, ahlâklı, kendilerine düşen problem ve meseleleri halletmiş insanlarsa, onların başına geçecek kimseler de asla problem insanı olmazlar.

https://www.mumsema.org/h...re-edilirsiniz-hadis.html
"Davranışları sebebiyle zalimlerin bir kısmını diğer kısmına yönetici yaparız.” (En’am, 6/129)

kötü toplumların kötü yöneticileri olur.
fıkıh alimleri darül harb olan beldelere giderken yanına mushaf götürmeye (mesela riyazüs salihin 362. bab altında konuya değinilmiş) tahkir edilmesi, zarara uğraması ihtimali var ise izin vermemişlerdir.

dine, kitaba alenen küfredilen; sürüyle en aşağı seviyesinden tinerci kalitesinde dinsizlerin alay etmek için doluştuğu bu ortamda böyle ayet, hadis ile dini meseleleri neden açıyorsunuz? bunları yazacak başka bir yer bulamıyor musunuz?

bu tebliğ filan da değil. bildiğin, şarap içerek islam ile alay edenlerin arasına girip kurandan ayetler okumak gibi, ona benzer bir davranış. açı maçı işi değil bunlar. hassasiyet işi. fıkıh ulemasının da fetvasını hatırlattım. müslümanlarla tartışmak gibi bir huyum yok. selam olsun. gerisi herkesin bileceği iş.