bugün

insanların karakterlerinin zor anlarda kendisini ortaya koyacağına dair fıkrası, hala geçerlidir.

tarihler uygun olmasa da, fıkraya göre, timur'un filleri akşehir'de bahçelere girip büyük zararlar vermekteymişler. ahali hocaya bir çare bulması için ricacı olmuş. o da, toplanıp timur'un huzuruna birlikte çıkalım ve filleri geri çekmesini isteyelim demiş.hep birlikte yola revan olup timur'un huzuruna çıkmışlar. timur hocaya ne istediğini sormuş. hoca da, "arkamda gördüğünüz ahalinin bir derdi var hakanım" demiş. timur, "ne ahalisi arkanda kimseyi görmüyorum" deyince hoca arkasına bakmış ve ahalinin korkup kendisini timur'la başbaşa yalnız bıraktığını anlamış. timur, "eee hoca söyle bakalım neymiş dertleri" diye sorunca, hoca, kendisini yalnız bırakan ahaliyi cezalandırmak veya korktuğu için "hakanım, ahali fillerinizi öyle çok sevdi ki, beş on tane daha fil göndermenizi dilerler" demiş.
aşkla alakalı nükteleri olmayan veli.

nasreddin hoca ya sormuşlar, evlilik ne demek hocam(?)

- Gündüzleri çifte hırlama, geceleri çifte horlama(!)
görsel
en son erol büyükburcun kılığına girdiği tarih büyüklerimizden güldürürken acaba kafada gülsemmi gülmesemmi izlenimi bırakan tarihin halı hazırda torunlarımız bile sevip sayacağı hayran olduğum insan.
Nasreddin Hoca bir gün yolda giderken, bir alay don yıkayan avrata rastlamış. Avratlar hocayı görünce, a.....ı açmışlar. "Hoca, buna ne derler?" demişler. Hoca da "A.!" demiş. Avratlar, "Hey Hoca, bilemedin! Buna, garipler meşhedi (mezarı) derler" demişler. Hoca gidip s...ni bir eski bez parçasına sarmış, bir yonkucuk (çamaşır yıkama taşı) üstüne koyup gelmiş. Avratlar "Hay Hoca, bu nedir?" demişler. Hoca "Garipler ölüsüdür. Yerine koyalım" demiş. Birisi razı olmuş. Hoca tam yerleştirirken avrat Hoca'nın taşaklarını tutmuş, "Ya bunlar demiş. Hoca da demiş ki: "O garibin oğlancıklarıdır. Makbere (mezara) beraber gelmişlerdir".

murat bardakçı - osmanlı'da sex
görsel
görsel
Bir gun Hoca sallana sallana yolda yururken, biri arkadan ensesine kuvvetli bir tokat atar. Hoca neredeyse yere dusecek. Hoca hiddetle,
-Ne curetle vuruyorsun!
Genc adam, biraz ukala bir tavirla, kisaca ozur diler. Kucuk bir hata yaptigini, Hoca'yi bir arkadasina benzettigini soyler. Ayrica, Hoca'nin kucuk bir tepeyi dag haline getirdigini belirtir.
Bunun uzerine, Hoca'yi mahkemeye gitmekten baska hicbir sey tatmin etmez. Hoca israrlidir ve genc adamin kabul etmekten baska caresi yoktur. Kadiya giderler.
Kadi her iki tarafida dinler. Ancak kadi genc adamin arkadasi oldugundan, onu muskul durumdan kurtarmanin caresine bakarken, Hoca'yi da yumusatmaya calisir.
-Hoca, hislerini anliyorum. Herkes ayni seyleri hissederdi bu durumda. Simdi ne dersin, bu genc adam kendine bir tokat atsa kabul edermisin.
Hoca bununla tatmin olmaz, israr eder mahkeme yapilsin der.
Bunun uzerine kadi, genc adama 5 kurus ceza verir ve gidip getirmesini soyleyip kursuden iner.
Hoca, genc adamin donmesini bekler. Bir saat gecer, iki saat gecer fakat genc adamdan ses seda yoktur. Mahkeme kapisinin kapanmasina az kalmisken, Hoca kadinin, en mesgul bir aninda ensesine okkali bir tokat atar ve ekler,
-Kusura bakma kadi efendi, daha fazla bekleyemecegim.
Gelirse soyle one, 5 kurusu sana versin.
görsel
görsel
eşeğe tersten binip düz tecavüz etmiştir.
anadoludaki tüm fıkraların kendisinin zannedildiği ünlü türk fıkra kahramanı...
(bkz: nasrettin hoca/#19312253)
sadist bir psikopattır.

görsel
güldürürken düşündüren düşündürürken öğreten hocamızdır.
görsel
sivrihisarda bir dinlenme tesisi.
hocaların hocası, fıkraları ile günümüzde bile kulakları çınlatılan nevşehirli efsane.
kadı bi'gün sorar;
-hocam kaç yaşındasın?
hoca;
''40'' der.
kadı;
-insaf hoca beş yıl önce de 40 demiştin.
hoca kapağı kapatır.
''adalet ve hukuk benim sözlerim üzerinde yükselir.5 yıl önce ne dediysem şimdi de onu söylüyorum''
eskişehir sivrihisar ilçesine bağlı hortu köyünde doğmuştur. babası bu köyde imamlık yapmıştır. nasreddin hoca da gençlik yıllarında imamlık yapmıştır. daha sonra eğitim için dönemin eğitim merkezi konya akşehire gitmiş ve oraya yerleşmiştir. doğduğu köy olan hortu köyünün adı nasreddin hoca köyü olarak değişmiştir.
neşe alimliğinin dünya durdukça yaşayacak alimidir.
Türk mizah sanatının en eski örneklerinden sayılan Nasreddin Hoca öykülerinin yüzyıllar öncesinden kalan ilk versiyonlarında, ana tema cinselliktir. Nasreddin Hoca üzerine çalışan araştırmacılar, ilk dönem öykülerindeki cinselliği halk düşünce ve felsefesinin gerçekçi ve sınırlama konmamış bir ürünü olarak niteliyorlar. Bu şekilde öykülerin kaydedildiği ve 16. yüzyıldan kaldığı sanılan elyazmalarından biri, Hollanda’nın Groningen Üniversitesi Kitaplığı’nda (Cod. Gron. a g 8) saklanıyor. Yazmada bulunan 75 öyküden bir kısmı, cinsellikle ilgili. Metin ilk kez, K.R.F. Burill tarafından bilimsel bir dergide, orijinal dili ve bugünün Türkçesi’ne uyarlamasıyla birlikte yayınlanmıştı (Archivum Ottomanicum, Tomus II, Anno 1970). Günümüzde de rahatça anlaşılabilecek bir dille yazılmış olan bu fıkraların bazılarını, çok küçük değişiklikler yaparak veriyoruz:
*
“…Nasreddin Hoca, bir gün Sivrihisar’da vaaz ederken demiş: “Müslümanlar, bu Sivrihisar’la Karahisar’ın havası birmiş”. Dinleyenler, “Neden?” demişler. Hoca, cevap vermiş: “Orada da s…..e t…..m beraberdi, gördüm ki burada da beraber”.
*
Nasreddin Hoca, bir gün vaaz ederken demiş: “Müslümanlar, varın Tanrı’ya şükredin ki, g……ü alınlarınızda yapmamış. Eğer alınlarınızda olsaydı, hergün yüzünüze s……nız”.
*
Favorim
Nasreddin Hoca bir gün minareyi göstererek “Şuna ne derler?” diye sormuş. Halk, “Şehrin s..i” demiş. Hoca demiş: “Ona uygun g…nüz var mı?”.
*
Nasreddin Hoca bir gün, mescide varmış. Tesadüf, kısacık kaftanıyla ön safta yer bulmuş. Rükûda ardından t……rı gözükmüş. Bir herif sıkıca tutmuş. Hoca da imamın t……rını tutmuş. Đmam demiş: “Hey, neylersin” demiş. Hoca da demiş ki: “Neyliyeyim, ben sizi t…k karışma oynar sanırdum”.
*
Nasreddin Hoca bir gün yolda giderken, bir alay don yıkayan avrata rastlamış. Avratlar hocayı görünce, a…..ı açmışlar. “Hoca, buna ne derler?” demişler. Hoca da “A.!” demiş. Avratlar, “Hey Hoca, bilemedin! Buna, garipler meşhedi (mezarı) derler” demişler. Hoca gidip s…ni bir eski bez parçasına sarmış, bir yonkucuk (çamaşır yıkama taşı) üstüne koyup gelmiş. Avratlar “Hay Hoca, bu nedir?” demişler. Hoca “Garipler ölüşüdür. Yerine koyalım” demiş. Birisi razı olmuş. Hoca tam yerleştirirken avrat Hoca’nın taşaklarını tutmuş, “Ya bunlar demiş. Hoca da demiş ki: “O garibin oğlancıklarıdır. Makbere (mezara) beraber gelmişlerdir”.
*
Nasreddin Hoca’ya bir gün iki avrat gelmiş. Birisi demiş: “Efendi, biz ikimiz bir çanağa bir karanlık yerde işedik. Birimizden sidik, birimizden şirligun (susam yağı) geldi. Hangimizin sidik, hangimizin susam yağı, bilmiyoruz” demiş. Hoca da demiş ki: “O kolay… Gelin, ikinizin de g…ne basayım, hanginizden ki küspe çıkar, yağ onundur…
*
Nasreddin Hoca bir gün başkasının eşeğini s….ken, hayvanın sahibi çıkagelmiş: – Ne yapıyorsun be? – Eşeğe bundan hiçbir şey olmaz ama, sen onu kurttan sakla…
*
Nasreddin Hoca, bir herife demiş: “Şu benim eşeğim kâh hırçınlık eder, yürümez. Ne yapayım?” demiş. Herif te demiş: “Ben sana bir ot vereyim, her ne zaman yürümüyor, parmağınla o ottan biraz g…ne tak” demiş. Meğer o ot nişadır imiş. Bir gün Hoca eşeğiyle odundan gelirken eşek yürümemiş. Hemen o ottan biraz g…ne parmağıyla takmış. Eşek g….ün acısıyla öyle gitmiş ki, Hoca ardından yetişememiş. Bakmış ki olmuyor, Hoca da biraz o ottan kendi g…ne parmağıyla takmış..Hoca da g….nün acısıyla öyle gitmiş ki, eve kadar gelmiş. Eşek bakmış ki ev kapısı açık değil, almış yürüyüvermiş. Avrat, eşeğin ardına düşmüş. Hoca demiş ki: “Bre karı, eşeği ko beni tut, yoksa memleketi deldim geçtim” demiş.
*
Nasreddin Hoca’ya bir gün avratı, “Ben gelinceye kadar şu oğlana göz-kulak ol” demiş. Annesi gidince, oğlan ağlamaya başlamış. Hoca oğlanı dizleri üzerine almış, çocuk Hoca’nın üzerine işeyince Hoca da oğlanın oğlanın kafasına sıçmış. Bu sırada karısı dönmüş: – Bre deli, nedir bu? – Bre a…ğını s….ğim! Şu kadarcık oğlanın altında kalır mıyım?
*
Nasreddin Hoca’ya bir gün avratı, “Ben gelinceye kadar şu oğlana göz-kulak ol” demiş. Annesi gidince, oğlan ağlamaya başlamış. Hoca bakmış ki susmuyor, çocuğun eline s….i vermiş. Bu sırada karısı dönmüş: – Bre deli, nedir bu? – Bre a…ğını s….ğim! Eline bıçak vereyim de elini mi kessin?
*
Nasreddin Hoca’ya bir gün avratı, “Ben gelinceye kadar şu oğlanı avut” demiş, gitmiş. Avrat gidince oğlan ağlamış. Hoca bakmış ki olmaz… Bir çanakta yoğurt varmış. S… ne bulaştırmış, oğlana yalatarak uyutmuş. Avratı gelmiş, “Aferin be koca. Şu oğlanı ne güzel uyutmuşsun demiş. Hoca da demiş ki: “Behey a…..nı s….ğim! Ben onu uyutuncaya kadar dokuz s.. yoğurt yedirdim. Eğer sana da yedirsem, sen de uyurdun” demiş.
*
Nasreddin Hoca’nın avratı bir gün boş evde a..na bakmış demiş ki: “Benim devletim ve saadetim a.! Senin yüzünden bunca saadetlere uğradım, kim bilir daha ne saadetlere uğrayacağım”. Derken, Hoca tesadüfen işitmiş. Görmüş ki, hal böyle. Hemen dışarı çıkmış, s…ni açmış, “Beni türlü belalara uğratan hep sensin! Daha kimbilir ne belalara uğratacaksın” diye ağlarken avratı içerden işitmiş, dışarı gelmiş. Görmüş ki Hoca s…ni t…..nı açıp durmaz, ağlar. “Koca, n’oldun?” demiş. Hoca da demiş ki: “Behey a…..nı s….ğim! Ben senin a..nın düğününe gelmedim. Sen benim s…min yasına niçin gelirsin?” demiş…”
"hacivat ve karagöz neden öldürüldü" filmini izledikten sonra büyük bir hevesle ezel akay'dan filmini yapmasını beklediğim zat. düşünün moğol istilası, aksak timur ve bizim nasreddin hoca. çok iyi bir malzeme olurdu, gerçi yıllar içerisinde artık böyle bir hikayenin yapılmayacağını içime sindirip köşeme çekildim.

şimdi yapılsa bile trt kıvamında ile ortaya çıkar.
(bkz: nasreddin hoca timur a sormuş)
durduk yere bir arkadaşımın bana anlattığı güzide fıkrasını siz değerli uludağ sözlük yazar ve okuyucularıyla paylaşmak ihtiyacı hissettiğim şahsiyettir.
"bir gün nasreddin hoca akşehir gölüne gider. elinde her zamanki gibi yoğurt, göle maya çalmaya çalışır. ve beklenmedik olan şey sonunda gerçekleşmiştir. göl maya tutmuştur. hoca tabi neye uğradığını şaşırır ve tabi tadına bakmak için kaşığı göle daldırır ve koca bir kepçe yoğurdu ağzına götürür. tam bu sırada ordan geçmekte olan bir zatı muhterem hocaya sorar: -hocam hocam ramazan ramazan yakıştı mı sana hiç ? yoksa oruç tutmuyor musun? "
hoca da durur mu yapıştırmış hemen cevabı: -ya tutarsam?"

(bkz: komik)