bugün

tamamen palavradır efendim. bunu gayet net ve açıkça söylüyorum:

palavradır. neden mi? açıklayalım.

birtakım insanlar diyor ki, başörtüsüne özgürlük yok. türbanlı kızlarımız eğitim göremiyorlar, bu özgürlük kısıtlaması değil mi vicdansızlar? evet, bence son derece büyük bir vicdansızlık. herkesin eğitim hakkı vardır.

peki 10 yaşında türban takmaya zorlanan kız? daha renkleri öğrenemeden dini ve sureleri öğrenenler? hiçbiri hayatlarını seçemedi. evet onların hayatta bir özgürlükleri olmadı, türban takmayı veya takmamayı onlar seçmediler.

daha bugün gördüm, 14 yaşında oks'de derece yapmış kızın türbanlı fotoğrafını, körfez dershanesinin onur panosunda...

bu mudur özgürlük anlayışı? 14 yaşındaki kızın, hayatı daha yeni yeni tanıyan, sorgulamayı yeni yeni öğrenen kızı kapatmak, erkeğin üstünlüğünü ona kabul ettirmek, seçim yapmasına izin vermemek?

ister demagoji diyin, ister saçmalık diyin. sizin özgürlük anlayışınız buysa, s.kmişim özgürlüğü...

plajda, 7-8 yaşlarında, vücudunu tamamen kapayarak denize giren kızları her gördüğümde bir eksi isteyeceğim bu entry'e. o zaman özgürlüğü daha iyi anlarım belki.
batı'da kısmen olan, türkiye'de hiçbir şekilde olmayan şey. boğazları kesilip ibadethaneleri taşlanan, din adamı yetiştiremeyen, tehditler eşliğinde dua edenler müslümanlar değil gayrımüslimlerdir...
eğer kişi türbanıyla okuluna giremiyorsa, annelerimiz oğlunun yemin törenine kışlaya, diploma törenine okula giremiyorsa, işinden çıkıp cumaya giden insalarımızın arkasından laf edilip, işyerlerinde soyutlanıyorlarsa, insanın dinini öğrenmek için gittiği kuran kursları kapatılmak isteniyorsa, yeni bir cami yapıldığında çok mu lazımdı diyip okullarla mukayese edilmeye başlandıysa evet insanlarımız dinini özgürce yaşayamıyor. az veya çok ortada bir özgürlük ihlali var.
eğer başı açık kızların birçok devlet kurumu ve üniversitelere alınmadığı iran'da müslüman olmayan halkın özgürlüğünden bahsedilebilinirse, başı kapalı kızların birçok devlet kurumu ve üniversitelere alınmadığı türkiye'de müslüman halkın dinini özgürce yaşamasından bahsedilebilinir. türkiye'de ki uygulama iran kadar sert ve radikal olmasa bile, başı açık diye almamakla, başı kapalı diye almamak arasında hiç bir fark yoktur.
(bkz: türkiye ile iran ı karşılaştırma paranoyası)
hayatımda duyduğum en saçma cümlelerden biri. müslüman olmayanlar hatta herhangi bir dine mensup olmayanlar özgürce yaşayamıyor içinde bulundukları durumu. baskı fazlasıyla hissettiriliyor. isteyen kabul etsin istemeyen etmesin.
ben böyle yalan görmedim. müslümanlar dinini istediği gibi yaşıyor. yalnız hep beraber secde etmediğimizden ya da ezan okunurken hala müzik dinleyen münafıklar olduğundan avrupa'ya bu konuda dert yanıyor olabilir bazıları.
ulan yılbaşını kutluyorum diye "hristiyan mısın?" diye soran mallar var bu ülkede. esas onları şikayet edeceksin bir yerlere. hem hannukkah'ı bile kutlarım ulan size ne! olmadı noel'le ikisini beraber bile kutlarım. ulan o da yetmez paganların bayramlarını bile kutlarım.
ben türkeli diye göt kadar bir ilçede yaşıyorum. minicik. emin olun büyük şehir sakinleri, siz anlayamazsınız buradaki hayatı. sevgilinizi alıp oturup bi' şeyler içemiyorsunuz yani. tabi ben dinin bu yönünden bahsetmeyeceğim şimdi.

arkadaşlar falan var, biz de yaşadığımız yerin imkanları düzeyinde bir şeyler yapıyoruz işte, gece balıkçı barınağının dalgakıranındaki kayalara oturup içiyoruz, kuytu köşelerde oturuyoruz falan. öyle yani, aramız da iyi muhabbetimiz falan hoş.

şimdi ben okul için daha büyük bir şehre gidiyorum, ki anne ve babamın da kendilerince tahsilleri var. arkadaşlarımdan çok fazla birikimliyim. bir gün açıkladım bunlara inanmadığımı.
bir arkadaş var, babası imam. günlük hayatında dindar değil, genciz lan. ama birkaç kere hatmetmiş kuran'ı. neyse, bununla konuşuyorduk işte, nasıl inanmayabildiğimi merak ediyordu. kadınların giyimi konusundaydık, ben de dönem şartlarından falan bahsediyordum. dinin afyon oluşundan. "kuran'da geçiyor, yapılmalı." dedi. "iyi de neden?" dedim. durdu, "ne bileyim ben, ben böyle yetiştim." dedi.

yaa. bu ülkedeki müslümanların yüzde 80'i böyle. ben inanmıyor olabilirim ama inanan insanların içinde yaşıyorum. dedem, dayım falan hacı. annem bile küçükken okutturmuştu beni hastalanınca.

yok böyle bir şey arkadaşım, her çocuk müslüman değil. hayatımın içine ettiniz din diye. o dininizdeki cinler ömrümden ömür aldılar lan benim. neyse.

beyinlerini yıkıyorsunuz, yıkıyorsunuz. sadece cemaatler değil, siz de yıkıyorsunuz. çocuğa "dua" diye hiçbir şey anlamadığı kelimeleri ezberletiyorsunuz. çocuk ha "subhaneke" demiş ha "hattaradotto" demiş.

sonra özgür yaşayamıyoruz. neyi özgür yaşıycan birader? yaşa ben bi' şey demiyorum. şunu biliyorum bir şeyler kısıtlanarak bir yere ulaşılamaz.**** ama bi' silkelenin, kendinize gelin. sizin bu sapkınlıklarınız yüzünden babamdan kopuyorum ben. bilerek bilmeyerek yürüttüğünüz bu düzen yüzünden konuşamaz oldum babamla. kusura bakmayın, ben sizin yüzünüzden kaybedemem babamı. ben kaybetsem de başkaları kaybetmeyecek. özgür yaşıyamıyorlarmış. ben hiç yaşayamıyorum ki!

sen camine gidip ibadetini ederken benim arkadaşım küpe taktı diye bin laf işitiyor. sonra özgür yaşayamıyorum. öyle olsun.
demagojiden ibarettir.
bu ülkede hristiyanlar,yahudiler,paganlar,bahailer,zerdustler,sihistler dinlerini özgürce yaşayabiliyorlar mı ki? diye cevap verilmesi gereken soru cümlesi.

Bilindiği üzre demek isterim fakat belli ki bazıları hala bilmiyorlar,

Laiklik, devlet yönetiminde herhangi bir dinin referans alınmamasını ve devletin dinler karşısında tarafsız olmasını savunan prensiptir.
Fransızca'dan Türkçe'ye geçmiş olan "laik" sözcüğü, "din adamı olmayan kimse; din adamı dışında kalan halk" anlamına gelen Latince "laicus" sözcüğünden gelmektedir. Roma döneminde din adamlarına "Clerici" din adamı olmayanlara da "Laici" adı veriliyordu. Laik aynı zamanda din dışı dinle ilgisi olmayan anlamlarına da gelmektedir.

Bunun tanımdaki bilgiyi iyice içselleştirdikten sonra şu soruyu sormak lazım olur.

Bir devlet laik olupta belirli bir dine mensup kişilere nasıl ayrıcalık tanıyabilir?
öğrenciler öğretmenlerinin saçının görmeden ders anlayamıyor mu?
saç görmek isteyen bayan kuaförüne.
et görmek isteyen kasaba.
kim neyi yaşıyor ki?
"oruç tutmayanları rahat rahat linç edemiyoruz,

kıçını başını açan kaşar ateist kızları taşlayamıyoruz,

günde 5 defa hoparlörlerden ezanı okutmamız ateiistleri yeteri kadar rahatsız etmiyor,

ramazan davulcusuyla insanların hepsini uyandıramıyoruz"

gibi şeylerden dert yanan müslümanların yaşadığı durumdur.
senelerce cia ajanı siyasetçilerimizin beslendiği demagojidir.
güncel Önemli Başlıklar