bugün

geçen günlerde ismini hatırlayamadığım ilginç bir digiturk kanalındaki hattat amcadan duyduğuma göre, fırçanın ucunda biriken, kuruyan mürekkebin temizlenmesi işlemine deniyormuş. tabi fırçayı yalayarak yapmıyorlardır heralde derken dehşetle diline fırçayı değdirdiğine de tanık oldum. aydınlandım, ferahladım.
(bkz: hat sanatı)
şöyle bir hikayesini duymuşluğum vardır efenim.
osmanlı devleti zamanında kağıthanelerde elde edilen kağıtlar kırışık olurmuş, bazı görevliler bu kağıtları cam ve midye kabuğu gibi meteryaller aracılığıyla düzeltir ve aharcılara yollarlarmış. aharcılar kağıda bir iki karışım sürerek kağıdın "aharlı kağıt" (*) olmasını sağlarmış. ağarlı kağıtların üzerine yazılan yazılar parmağınızı ıslatarak silinebilir veya değiştirilebilir olduğu için devlet yazışmalarında değil de, mekteplerde kullanılırmış. mektep öğrencileri kağıda yanlış bir şey yazdıklarında ve/veya kağıdı temizleyip yeniden kullanmak istediklerinde parmaklarının ucunu yalar sonrada kağıdı temizlerlermiş. bu tabir buradan gelmekteymiş. iş bu sebeple "mürekkep yalamak" tabiri mektep görmüş olanlar için kullanılırmış.
(bkz: okuyup üflemek)
mürekkep yalamış yutmuş insan tabirinin oluşmasına sebep olan fiildir.
Efendim şöyle bir hikayesi vardır.
Hat sanatıyla uğraşan kişiler yazılarında herhangi bir yanlışlık yaptıklarında dilleriyle mürekkepi yalayarak silerlermiş ve o kısmı düzeltirlermiş. Bu yüzden de okumayla yazmayla haşır neşir olan kişilere yani eğitim görmüş kişilere mürekkep yalamış yutmuş insan denir.
+eee biz de az dirsek çürütmedik azizim az çok mürekkep de yaladık
-yapma ya nerde okudun katırlar ilköğretimde mi?
+eşeğiz diye okumayalım mı
-oku da baban gibi eşşek ol
+sana da bişey anlatmaya gelmiyor ha
-bırak rol yapmayı da bitir arpanı...
Göt yalamak'a evrilmiş deyim.
Bir diğer türevi için ; (bkz: köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek)