bugün

öyle güzel ilişkileri olmamıştır hiç. ismet inönü atatürk'ün ölümünden sonra bile atatürk'e hınç içinde olmuş ve bunu göstermekten de geri durmamıştır. ismet inönü'nün atatürk'e karşı olan bu tavırlarının altında atatürk'le olan ilişkilerinin bozuk olması ve 1937 yılında yaptıkları büyük bir kavganın da sebep olduğu söylenmiştir hep. öyle ki atatürk'ün hastalık döneminde inönü atatürk'ü hasta yatağında ziyarete bile gitmemiş -gerçi bu görüşmenin olmamasını atatürk'ün onunla görüşmek istemeyişine ve atatürk'ün çevresinde toplanan yandaşlarının atatürk sonrasındaki olası iktidar savaşının etkisiyle inönü'yü saf dışı etmek için onu atatürk'e yaklaştırmak istememelerine de bağlamak mümkündür- hatta atatürk'ün cenaze namazına bile katılmamış olması hep bununla ve bahsi geçen iktidar mücadeleleriyle alakalı olduğu söylenegelmiştir. ismet inönü atatürk'ün ölümünden sonra da elinden geldiğince atatürk'ün izlerini ve hatırasını türkiye'nin üzerinden silmeye çalışmış, bununla ilgili olarak atatürk öldükten hemen sonra cumhurbaşkanı seçilen inönü (26 saat sonra) atatürk'ün dolmabahçe sarayında bulunan heykellerini kaldırtmış -birçok yere kendi heykellerini diktirmiştir- atatürk resimlerini dönemin banknotları üzerinden sildirmiş ve anıtkabir inönü'nün isteksizliği neticesinde 12 yılda bitirilememiş, bu yapının tamamlanması da celal bayar döneminde olmuştur.

inönü, cumhuriyetin başlangıcından itibaren atatürk ile olan ilişkilerinde atatürk'ün ona hep soğuk davrandığını hatta çoğu zaman kendisine selam bile vermediğini ifade etmiş, atatürk'ün onunla mümkün olduğunca az görüştüğünü de söylemiştir. hatta atatürk'ün 1935 yılında dolmabahçe'de kalabalık bir ortamda inönü'yle ilgili olarak :

“ben bu ismet’i yirmi senedir yola getiremedim. o kadar kararsız, mütereddittir ki, ordu kumandanlığı edemez. askerlik malumatı şüphe yok ki vardır. fakar işte o kadar. belki erkânıharb reisi olabilir, ama ordu kumandanı asla! vehim hastası. zannediyor ki memleketi kendisi idare ediyor. bana dedi ki, ‘başvekil miyim, kıçvekil miyim, anlayamıyorum, nefes aldırmıyorsunuz. kendi düşüncelerimi, kendi nokta-i nazarlarımı tatbik edemiyorum.’ yani demek istiyor ki, ben ona muhtacım, asla!”

dediği tarihçi mustafa müftüoğlu'nun cumhuriyet döneminde olaylar ıı kitabında yazılmıştır.
ismet bozdağ'ın "toprakta bile bitmeyen kavga; atatürk-inönü, inönü-bayar" isimli kitabına konu olan ilişkidir. ayrıca bu kitap, kütüphane kartı ile geri iade etmek üzere aldığım son kitap olma özelliği de taşır. sene 98 hey gidi.
görsel
görsel
yandaşların

sucukçu muhasebecisi - abdullah gül ilişkisi

sucukçu muhasebecisi - davutoğlu ilişkisi

sucukçu muhasebecisi - bülent arınç ilişkisi

uzatmayayım, bayağı geniş bir liste halinde ifade edilecek ilişkileri dert etmeyip, dert ettikleri ilişkidir.

lan eblehler, atamız ve inönü tam 15 yıl geçindiler. sizinkiler 5 - 10 yılı bile dolduramıyorlar.

tabi bir de aşağılık yobazların kendilerinden olanların yazdıklarını "kanıttır" diye sıktıkları yalanlar meselesi var!.. her zamanki gibi götlerine itinayla sokayım:

efendim "atatürk 1935'te demiş ki"!... bak sen, atamızla, inönü 1935'te geçinemiyorlar mıydı? sakın tarih 1938 olmasın?

sonra? sonrasına lüzum yok! yobazlaırn atamıza atfettikleri salakça cümleleri ilk entry'de görebilirsiniz. düşük cümleler, ne başı belli, ne sonu, ne de bir önceki cümlelerle alakası!... ulan ahmaklar, siz atamızı size bu dolmaları yutturan yalancı abileriniz gibi düzgün cümle kurmaktan aciz mi sanıyorsunuz? (bkz: yobaz ve zeka)

peki bunca yalanın kanıtı, belgesi ? "tarihçi (bir yalan daha!) mustafa müftüoğlu'nun cumhuriyet döneminde olaylar ıı kitabında yazılmıştır." oldu (bkz: yobazların propaganda mekanizması) gülüm!.. anan hakkında bir kitap yazsam ne dersin? sence kanıt sayılır mı?
çıkara dayalı ilişkidir.
ikiside birbirinden beter.
yandaşların "tarihçi (!) mustafa müftüoğlu"nun" anlatımlarıyla tanımlamaya çalıştığı ilişkidir.

"tarihçi (!) mustafa müftüoğlu"!... yoruma gerek yok.

midyat, seyfo, gülün!...