bugün

istanbul'da başıbüyük minibüslerinde gerçekleşmiş bir olaydır. bunu internette okumuştum ancak gerçeğini de gördüm şok oldum*
Ş : şoför , Y : Yolcu

Y : Başıbüyükmü?
Ş : Evet.
Y : Ne Zaman Kalkar?
Ş : Siz Oturun Hemen Kalkar.

dipnot : minibüs şoförünün de internet aleminden baya bi haberi var burdan anladığımız üzere.
Yine her zaman ki gibi sarı kafalı minibüse binmiştim. her taraf dolmuş olduğu için ayakta kalmıştım. Tekerin olduğu kısımdaki çıkıntıya bir ayağımı koyup diğer ayağımla o an kulağımda takılı olan mp4 kulaklığından gelen ses için ritm yapmaktaydım. Parayı çıkarıp uzatmıştım. Gözümü kapattım. Ve açtığımda aslında dejavu yaşadığımı anladım...

(bkz: minibüste yaşanan garip olaylar)
(bkz: x files)
(bkz: molder ile scully)
ankarada sıkı denetime maruz kalmış dolmuş hatlarından birinde idim. nerdeyse her köşe başında trafik polisi vardı. herkes, özellikle ayaktakiler, yorgunluğunu, sinirli halini, şöförün ani frenlerine mırıldanarak atmaya çalışıyordu. derken karşı şeritten gelen bir dolmuş, dolmuş şöförlüğü görevlerinden en ulvi olanını yerine getirdi:

+abi köşede polis var.
-eyvallah kardeş.

ayaktakiler ve oturanlar, bu uyarının ne anlama geldiğini elbette ki biliyorlardı...

-ayaktakiler, 2 dakka çömebilir misiniz?

hallerinden hiç memnun olmayan ayaktaki yolcular, birbirlerinin üzerlerine oturmamaya çalışarak, çömmeye (!) çalıştılar. kazasız belasız atlatıldı bu kısım. neyse, ilk polis atlatıldı. (sanki polis anlamadı)
uyuşmuş ayakların ağrısını belirte belirte çömdükleri yerden kalktılar. tam kendilerine gelmişken, karşıdan gelen başka bir dolmuş 2 defa kornaya basıp, 32 dişini gösterip kafasıyla arka tarafı gösterince, anlayışlı ankara halkı şöförün uyarısını beklemeden tekrar çömdü.
tam kalktıkları sırada başka bir dolmuş şöförü, gittiğimiz yol üzerinde gırmızı alarım olarak isimlendirdiği polisleri görmüş, ulvi görevini yerine getirmek için 2 defa kornaya basmıştı. artık mırıldanmalar yerini açıkca şikayete bırakmıştı *

abartısız bu olay 3 defa daha yaşandı.

sonunda çiftlikten karşıya geçerken, şöför özür dileyerek;

-bu atlattığımız polis sondu ablalar abiler. kalkabilirsiniz.

herkes son olduğunu umarak çömdükleri yerden kalktı.
o sırada yine karşıdan gelen bir dolmuş, bizim dolmuşu uyardı. artık bu duruma kimse kızmadı. hatta gülenler bile vardı.

aradan 10 saniye geçmişti ki, az önce uyarı veren dolmuş şöförü telefonla bizim şöförümüzü aradı.

-şakamıydı lan!
herkes birbirine aval aval baktı.
-ulan yolculara ne dicem. şaka yapmış arkadaş kalkabilir misiniz mi dicem?
yavaştan kıkırdamalar başladı.
-gel sen söyle olum sabahtan beri 10 kere çömdürdüm kaldırdım. daşlarlar beni!
bu sözlerden sonra yolcularda ne sinir, ne de yorgunluk kaldı. * *
arabayı durduran yaşlı teyze timinden bir tane sözcü, tek elini ve ayağını arabanın içine atıp, hareketini engellemek suretiyle;

teyze: biz sağlık ocağına gidicez
şoför: e gidin
teyze: tamam gidelim
*~
şoför: e teyze ya bin ya in
teyze: aman binmiyoruz arabana be
iki arkadaş tıklım tıkış olan otobüste yer bulup oturmusuzdur. yanımızda muhabbet kurmaya çalışan ikilinin birinden bana doğru bir soru yöneltilir.

bıyıkları yeni terlemiş olan genç : siz ordulusunuz sanırım.
ben: hayır. (yanımdaki arkadaşımı işaret ederek) ben değilim ama arkadaşım ordulu.
bıyıkları yeni terlemiş olan genç: (hiç konuşmayan arkadaşıma dönerek) tahmin etmiştim zaten şivesi hiç değişmemiş.!?
ikimiz birden dumur.
yaşanmış bir olaydan alıntıdır.

olayı izleyen arkadaş: o. i.a.*
yaşlı teyze: y. t
uzun saçlı çocuk: u. s.ç

y. t: kızım sana zahmet şu parayı uzatsana.
u. s.ç: teyze kız değilim ben.
y. t: amaaan. ne biliyim ben kız mısın ? dul musun ? uzat işte.
bir gün minibüse bindim.
yaklaşık bir saat önce yaşadığımdır.

okuldan çıkmış, arkadaşımla eve gitmek üzere dolmuşa binmişizdir. ben en arkadaki son boş yere oturdum arkadaşım ayakta kaldı. önümde yaşlı bir kadın ve kucağında bebek var. biz bebeği sevmekteyiz...

ben: w
arkadaşım: a
kucağında bebek olan teyze: kbot

w: amaan da amaan tatlımıymış oo! yeriim yeriim tipe bak.
a: oy oy hiç de mimik yapmazmış hiç de takmazmış bizii!
(derken bebeğin elini tutar eline dokunup çeker, elinin içi teyze tarafından görülür.)
kbot: maaşallah maaşaallaah tü tü tü tü hedefin neyse ulaşaksın kızım...
a: efendim?
kbot: hedefin diyorum ulaşacaksın.. elinden gördüm.
a: aa öyle mi? fal mı bakıyorsunuz siz?
kbot: evet.. ver bakayım elini bir.. kızım bak bir erkek arkadaşın var senin sen ona çok güvenme ileri gitme aldatıyor o seni. üzüyor. kızlar onun peşini bırakmıyor hiç.

(arkadaş bu olaydan bir iki saat öncesinde aynen böyle olan sevgilisinden ayrılmıştır)
a: e..evet!
kbot: annenin midesi ve ya başı ağrıyor?
a: midesi!
kbot: annene nazar değmiş dikkatli olsun fatiha okusun kendi kendine..
a: teyze valla şaşırtıyorsun beni!
w: ahaha maşallah teyze bildin hepsini..
kbot: ver elini sana da bakayım..
w: aman yok teyze sağol ben korktum senden. *
kbot: tamam tamam.. kızım bu arada sen 18 yaşında birini bulacaksın onunla hayatının sonuna kadar beraber olacaksın.
a: ahaha hadi bakalım.
kbot: amaaaaaan nereye geldik biz bak kaçırdım ineceğim yeri dur dur ineceğim ben. hep sizin yüzünüzden oldu!

biz: dumur
paranolmal activity - taksim topkapı (2012)
genelde şoferlerin söylediği
-arkadan vermeyen kalmasın.
sözü herkesin bi gerilmesine sebep olan laftır.
Minibüs boşken yer beğenememektir.
Lisedeyken dersaneye gitmek için bindik, arkadaşlarımla. Öğrenci deyip 1 tl uzattık.

-Öğrenci mi dedi? Şoför.
Sakallı öğrenci mı olur?
+abi valla benden olmuş işte.
-nerede öğrenci kıyafetin o zaman?
+abi bugün cumartesi, istersen önlük giyim öyle bineyim! Al 1 lira daha amma yaptın he!
-yok canım biz kimsenin hakkını yemeyiz.
+bizi, öğrenci değil deyip hakkını yemekle suçladın ya az önce, neyse.

Birçok kez yaşanmış bir olaydır.