"Gönüldeşinden ayrı düşen, yüz türlü nağmesi olsa bile dilsizdir.
Gül solup mevsim geçince artık bülbülden maceralar işitemezsin."
"insan yazın kışı ister, kışın da yazı… Bir hale katiyen razı olmaz,ne darlıktan hoşlanır, ne genişlikten ve boşluktan. Rahata erdi mi de inkâra sapar."
Allaha trip atan, kendini peygamber olarak lanse eden, yazdığı saçmalığın allah tarafından indirildiğini söyleyen, vahiyler aldığını söyleyen sözde müslüman bir şahıs tarafından yazılan kitap.
mevlana'ya sarmadığınız kalmıştı.
Bu kelimeler bana çok tanıdık geliyor. Aynı şeyi bediüzzaman said nursi için de söylemiştiniz. Yani neymiş? Sizin kafalar düşünmekten aciz. Aynı kelimeler tekrar edilip duruluyor. Kimin için mi? Dindar herkes için.
Allah'ın ergen ateistleri.
Celaleddin ruminin Erotik hikayeleri yazarken hangi ruh halinde olduğunu merak ediyorum.
"Sırların gönülde gizli kalırsa o muradın çabucak hasıl olur. Peygamber demiştir ki; her kim sırrını saklar ise çabucak muradına erişir.
Tohum toprak içinde gizlenince, onun gizlenmesi bahçenin yeşillenmesi ile neticelenir.
Altın ve gümüş gizli olmasalardı, madenlerde nasıl musaffa olurlar, nasıl altın ve gümüş haline gelirlerdi?"
Kırkambar yayınları tarafından basılmış versiyonu 3 yıl önceki Doğum günü hediyem olan Mevlana'nın ölümsüz eseridir. Sade bir dile uyarlanmaya çalışılsa da takip etmek ve özümsemek zaman alıyor. Belki de bu nedenle düzenli bir şekilde okuyup bitiremedim. Yine de beğendiğim ve önerdiğim bir düzenleme olduğunu belirtmekte fayda var.
amerika'da en çok satılan şiir kitabı.
Ders alınması gereken.
Bir kulub yazmış olduğu en iyi kitap. Mevlana'm cancağzım suskun olupta içine attıklarını bana fısıldadığı kitap. Ağlarım lan şimdi.
görsel
mesnevi şarihlerinden şefik çan'ın bu husustaki görüşleri şöyledir:

"mevlana'nın anlattığı hikâyeler arasında bazı güldürücü, bazı müstehcen olanları da vardır. mesnevi'ye aldığı hikâyelerin kaynakları bir taraftan hind, bir taraftan yunan ve roma edebiyatına uzanmaktadır. bu hikâyelerden kelile ve dimne'den hayvanlara ait efsaneler aldığı gibi latin şairi apolla'dan da, eşeğe gönlünü kaptıran bir kadının hikâyesini almaktadır. çünkü mevlana çok sevdiği büyük peygamberin yolundadır. çünkü büyük peygamber sallallahu aleyhi ve sellem 'hikmet mü'minin yitik malıdır,..' buyurmuşlardır. onu nerede bulursa alır. mevlana mü'minleri hakikatten haberdar etmek için uygun bulduğu yerlerden hikâyeler almıştır."

"bu hikâyeleri güldürmek, eğlendirmek için değil, ibret ve hikmet almak için iktibas etmiştir. nitekim hazreti mevlana, mesnevi'de bulunan bir iki açık saçık hikâyeyi kastederek:"

"benim beytim beyt değildir, iklimdir
benim hezelim (şaka), hezel değil,
ibret öğretmek için söylenmiştir."
"bazen kur'an'da, şeytanın iğvalarını bize rabbimiz'in diliyle anlatılır ki, insanoğlu apaçık düşmanı olan şeytanın hilelerini ve tuzaklarını tanısın ve bilsin. ancak bunların ifrat ve tefrit hali vardır. bazen saf zihinleri idlal edebilir ve insanların gözlerini açabilir. bazılarının sureti hakdan görünerek okullarda cinsellik dersleri konulmasını istemesi gibi. bu takdirde, ilmini yapan pratiğini uygulamak isteyecektir."

"zaman zaman şeytan ve nefsin desiselerini, oyunlarını ve tuzakların anlatmak için de böyle hikayeler anlatmıştır. esasen bunların veriliş nedeni araştırldığında büyük hikmetler saklı olduğu görülecektir."

"dolayısıyla, mevlana'yı inkâr eden varsa; anlamadığından ve makamı yetişmediğindendir. istismarcılarının maksadı ise, bambaşkadır. mevlana'yı çözenler ancak kalp yoluyla çözebilirler, ona ulaşmak isteyenler, ancak aşk tarikiyle ulaşabilirler."

"mesnevi’yi baştan sona okuyan bir kişi altı ciltlik eser içerisinde yaklaşık on-on beş kadar müstehcen içerikli hikayenin yer aldığını görür. mevlâna bu hikayeleri vermek istediği mesajı daha iyi ifade etmek için kullanmıştır."

"örneğin: “dünyada yüzbinlerce tuzak ve dane vardır. biz ise, aç ve harîs kuşlar gibiyiz.” (mevlana, i/256.) diyen mevlana hazretleri, nefsin işlediği günahlardan kurtulması için günahları değil nefsi öldürmesi gerektiğini anlatmak ister. çünkü her kötülüğün kaynağı nefistir:"

nefis, bütün kötülüklerin anasıdır. mevlâna, bunu şöyle bir temsille anlatır:

“biri annesini öldürür. ‘niye anneni öldürdün?’ derler. ‘zina yapıyordu.’ cevabını verir. ‘anneni öldüreceğine adamı öldürseydin.’ dediklerinde şöyle der: ‘her gün bir adam mı öldürmeliydim?’
"burada, kötülüklerin önünün kesilmesi için nefsin öldürülmesi yeterlidir, demek için böyle bir örnek verilmiştir."

"bu bağlamda diyebiliriz ki mesnevi bir tefsirdir. mesnevi aynı zamanda bir terbiye kitabıdır. o, anlattığı hikayeler ve vardığı sonuçlarla insan nefsinin en çirkin tuzaklarını ortaya çıkarır. bir anlamda insan nefsini deşifre eder. mesnevi bir tasavvuf kitabıdır. insanın nasıl hakk’a yakın olacağını anlatır. mesnevi bir aşk kitabıdır. ilahi aşkın namelerini terennüm eder..."

aslında mevlâna’nın söz konusu hikayelerinde anlattığı olaylar her devirde az veya çok karşılaşılan türden olaylardır. günümüzde hemen her gün televizyonlarda hatta sokaklarda iğrenerek karşılayıp hemen geçtiğimiz böylesi onlarca olay mevcuttur.

https://sorularlaislamiye...ndirmek-gerekir-mesnevide
nef i nin yoktur.
Kısmeti bir saman çöpü bile değilken hırsı dağ kadar.. Allah’ya yüzü yok. Alem yanında kadir kıymet kazanmış!
Ey bize güç şeylari kolaylaştıran Allah! Bizi abes ve boş şeylerden kurtar.
Bize rızık diye gösterdin halbuki tuzakmış. Bize her şeyi olduğu gibi göster.
Allah davetinden uzak olan, sultanda olsa gözü açtır.~~
Bir rahata kavuşurum ümidiyle nereye kaçsan orada önüne bir âfet çıkar.
Âfetsiz, felaketsiz hiçbir köşe yoktur. Allahnın halvet yerinden başka hiçbir yerde dinlenmek, rahata kavuşmak
mümkün değildir.
Kurtulmaya hiçbir çare olmayan bu dünya zindanının ayakbastı parası alınmayan, hapishane dayağı atılmayan
bir bucağı yoktur.
Vallahi fare deliğine girsen yine bir kedi pençeliye çatarsın. Ademoğlu, hayalle gelişir. Hayalleri güzelse onunla rahatlaşır.
Çalışıp kazanmak define bulmaya mâni değil ya. Sen işten kalma da nasibinde varsa define de arkandan gelsin.
Böyle yap ki “ Eğer” illetine uğramayasın, “ Eğer şunu yapsaydım, yahut bunu yapsaydım” deyip tereddüde düşmeyesin.
ez-cemâdî mürdem ü nâmî şodem
v'ez nemâ mürdem be-hayvân bî zerdem

mürdem ez-hayvâniî vü âdem şodem
pes çe tersem key zi-merdekem şodem

hamle-i diger be-mîrem ez-beşer
tâ ber ârem ez-melâik perr ü ser

v'ez melek hem bâyedem cûsten zi-cev
küllü şey'in hâlikün illâ vecheh

bâr-ı diger ez-melek kurbân sevem
ançe ender vehm-i nâyed ân şevem.
(img:#1733554)
En bilinen mesnevi örneği. Evimde bulunan en kalın kitaplardan biridir. Bazı benzetmeleri hoş olmasa da açıp açıp rastgele bir bölüm seçip okuyorum. En sevdiğim kısmı ilk girişteki sözdür. "Dinle neyden kim hikayet etmede, ayrılıklardan şikayet etmede."
Odaya girdiğimde memelerini sıvazlıyordu.
Bu baya erotik sapkın hikayeler,gerçekten Mevlana yazdı ise sonradan sokuşturulmamışssa.öyle olsa dahi bu kitabı ya yasaklardım yada içindeki cinsel içerikli hikayeler i ayıklardım.öve öve bitiremedikleri kıtap bumuymuş?
arkadaş! nefsin vücudunda bir körlük vardır. o körlük, vücudunda zerre-miskal kaldıkça hakikat güneşinin görünmesine mâni bir hicab olur. evet, müşâhedemle sabittir ki; kat'î, yakînî bürhanlar ile deliller dolu olan büyük bir kalede, küçük bir taşta bir zafiyet görünürse, o kör olası nefis o kaleyi tamamen inkâr eder. altını üstüne çevirir. işte nefsin cehaleti, hamakati, bu gibi insafsızca tahribattan anlaşılır.

mesnevi-i nuriye, bediüzzaman said nursî
şefik can'ın tercümesinin aralarında en anlaşılır ve sade dile sahip olduğunu söylemek gerekir. her ne zaman okunsa insanı rahatlatan bir tarafı vardır. en azından bende öyle oldu.
Elime kalem alsam iki ayda bin kat iyisini yazacağım çerezlik hikaye kitabı.
Okudum ve tasaffuvdan uzak durulmasini, bir kez daha anladım.