bugün
- sokak hayvanları uyutulacak46
- dünya türkiye'nin neyini kıskanıyor9
- sjsjsjsjsjsjsjsjsjsjsj sjs8
- 22 mayıs 2024 atalanta bayer leverkusen maçı11
- afganistan yardımlaşma derneği başkanı17
- gecenin şarkısı9
- age of empires'in üstüne oyun var mı13
- rusların en iyi olduğu şeyler26
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi16
- iran'ın teşekkür mesajında türk bayrağı koymaması14
- erkeklerin sözlükte durma nedeni12
- hangi sözlük erkeğiyle evlenmek istersin8
- spor salonuna gitsem erkekler popoma bakar mı27
- ismail kartal15
- icardi190526
- unutulan ünlüler11
- işid'in bütün yaptıkları meşrudur10
- karınızla gratise gider misiniz12
- sokak köpeklerini isteyen evinde baksın9
- fazla bilinmeyen harika şeyler8
- ankarayı öven tip18
- mert hakan yandaş10
- anın görüntüsü11
- manyak olmaya karar verdim10
- galatasaray9
- kitap okumanın zararlı ve gereksiz olması14
- kaza yerinin tespiti iran ihası tarafından yapıldı8
- bugün üike olarak resmi yastayız12
- şeriat ülkesinde bir kadın nasıl öldürülür8
- arkadaşlar damatlık bakıyorum da sizce bu nasıl20
- türk kızları neden gülümsemiyor9
- bir galatasaraylının kulağına fred diye fısıldamak12
- fenerbahçe büyüklüğü11
- akp'nin fenerbahçe ve beşiktaş düşmanlığı14
- bir şarkı sözü der ki11
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz16
- icardi1905'i silip atmak20
- akpnin hala bedava kek vaadini tutmaması13
- sevgilinin kız arkadaş lobisi10
- escort ile evlenmek11
- şişmanlar ölünce nereye gider9
- ellerim bos gonlum hos10
- kilo almak için bik bikle evlenmek11
- alex de souza vs fred10
- cumhrbaşkanm sizi dünya yenemedi ben nasıl yeneyim15
- cehennemde türkçe konuşulur8
- 19 mayıs 2024 fenerbahçenin bütün oyunları bozması16
- iran'ın depremde yas ilan etmemesi8
- dondurma yalarken erkeklerin sürekli bakması8
- fenerbahçe'nin attığı golde faul olması17
elimden geldiğince senaryolaştırıp filmini çektiğim hikaye.
aşağıdaki adreslerden izleyebilirsiniz:
http://www.youtube.com/watch?v=bZxn9WWM9F8
http://vimeo.com/83168017
aşağıdaki adreslerden izleyebilirsiniz:
http://www.youtube.com/watch?v=bZxn9WWM9F8
http://vimeo.com/83168017
anton çehov'un bütün öyküler külliyatının ilk cildi. 1880-1884 yılları arasında yazdığı öykülerden müteşekkildir. everest yayınları tarafından çıkarılmıştır.
bir gece, mümeyyiz ivan dimitriç çerviakov, ikinci sıra koltuklardan birine oturmuş, dürbünle "kornevil çanları"nı seyrediyordu. çerviakov seyrediyor, mutluluğun doruklarına ulaştığını duyuyordu. derken birdenbire... hikâyelerde bu "derken birdenbire"lere sık rastlanır. yazarların hakları var: hayat beklenmedik şeylerle o kadar dolu ki... derken birdenbire yüzü buruştu. gözleri kaydı, soluğu kesildi. dürbünü gözünden ayırdı, eğildi ve hapşuuu!... diye, gördüğünüz gibi, aksırık, hiçbir yerde, hiç kimseye yasak edilmemiştir. köylüler de aksırır, emniyet amirleri de aksırır, hatta bazen müşavirlerin bile aksırdığı olur. herkes aksırır. çerviakov hiç de bozulmadı, mendiliyle ağzını burnunu sildi, nazik bir insan gibi, kimseyi rahatsız edip etmediğini anlamak için etrafına bakındı. ve derhal mahcup olmak zorunda kaldı: önünde, birinci sıra koltuklardan birinde oturmakta olan yaşlı bir zatın, dazlak kafasını, ensesini eldiveni ile dikkatle silmekte olduğunu, bir şeyler mırıldandığını gördü. çerviakov, ihtiyarın ulaştırma bakanlığında çalışan sivil generallerden brizjalov olduğunu hatırlamakta gecikmedi:
- adamın üstünü başını berbat ettim, diye düşündü: gerçi, benim amirim değil, yabancı, ama ne de olsa hoş bir şey değil. özür dilemeliyim.
çerviakov, öksürdü, gövdesini biraz ileri doğru verdi, generalin kulağına:
- af buyurun efendim, diye fısıldadı, üstünüzü başınızı berbat ettim. istemeyerek oldu.
- zararı yok, zararı yok!
- allah rızası için af buyurun! ama ben... böyle olmasını istemezdim.
- fakat oturunuz rica ederim. bırakın da dinleyeyim!
çerviakov utandı, alık alık sırıttı, sahneye bakmaya başladı. temsili seyrediyor ama zevk duymuyordu. içini bir kurt kemirmeye başlamıştı. perde arasında brizjalov'a yaklaştı, yanı başından yürüdü, ürkekliğini yenerek mırıldandı:
- efendimiz üstünüzü başınızı berbat ettim. af buyurun! hâlbuki ben... hiç de böyle olmasını istemiyordum.
general:
- yeter artık canım, ben onu unutmuştum bile, oysa siz boyuna tekrarlayıp duruyorsunuz, diye söylendi, alt dudağını da hızlı hızlı oynatmaya başladı.
çerviakov, şüpheli şüpheli generale bakarak: "unutmuş ama gözleri hain hain bakıyor, konuşmak bile istemiyor, diye düşündü. bunu bir tabiat kanunu olduğunu kendisine anlatmalı idim. yoksa herif tükürmek istediğimi sanabilir."
çerviakov evine gelince ettiği kabalığı karısına anlattı. karısı, görünüşe göre, olup biteni pek de umursamadı. yalnız korktu, ama brizjalov'un bir "yabancı" olduğunu öğrenince rahat bir nefes aldı:
- neyse sen yine gidip ondan özür dile, dedi. sosyete hayatında nasıl davranılacağını bilmediğini sanabilir.
- bütün sorun işte burada ya! ben özür diledim ama o biraz tuhaf davrandı. akla yakın bir tek söz söylemedi. hoş, konuşmaya da vakit yoktu ya.
ertesi gün çerviakov yeni üniformasını giydi, tıraş oldu, sorunu brizjalov'a anlatmaya gitti. brizjalov'un bekleme odasına girince orda birçok ricacıların dertlerini dinlemeye başlamış olan brizjalov'u gördü. general birkaç ricacının derdini dinledikten sonra gözlerini çerviakov'a kaldırdı. mümeyyiz:
- dün gece "arkadi"de, diye anlatmaya başladı, eğer hatırlarsanız efendimiz, aksırmış ve... istemeyerek üstünüzü başınızı berbat etmiştim. af...
sivil general:
- ne saçma şey... aman yarabbi, diye mırıldandı ve bir başka ziyaretçiye dönerek: siz ne istiyorsunuz? diye sordu.
çerviakov sarararak: "konuşmak istemiyor, diye düşündü. demek ki kızıyor. hayır, bunu böyle bırakmamalıyım... ona anlatmalıyım."
sivil general son ricacı ile konuşmasını bitirip çalışma odasına yürüyünce, çerviakov da arkasından yürüdü.
- efendimiz, diye mırıldandı, efendimizi rahatsız etmek cesaretinde bulunuyorsam, bu sadece içimdeki pişmanlık duygusundan ileri geliyor. siz de bilirsiniz ki efendimiz, isteyerek yapmadım.
sivil general, ağlamaklı suratını astı, elini sallayarak...
- fakat efendim siz benimle düpedüz alay ediyorsunuz! dedi kapının arkasında kayboldu.
çerviakov evine giderken şöyle düşündü: "bunda hiçbir alay yok. bir türlü anlayamıyor, bir de general olacak. öyle ise artık ben de bu palavracıdan af maf dilemem. canı cehenneme! ona bir mektup yazarım. ama bir daha gelmem, vallahi gelmem."
çerviakov evine giderken böyle düşünüyordu. generale mektup yazmadı. düşündü, taşındı, ama bu mektubu bir türlü toparlayıp yazamadı. ertesi gün kendisinin gidip işi anlatması lazım geldi.
general sorgu dolu gözlerini ona diktiği zaman çerviakov:
- dün efendimizi, buyurduğunuz gibi alay etmek için rahatsız etmeye gelmemiştim. aksırırken üstünüzü başınızı berbat ettiğim için özür dilemeye gelmiştim. alay etmek benim ne haddime? bizler alay etmeye kalkarsak o zaman, efendime söyleyeyim, insanlara saygı kalır mı?
mosmor kesilen, sapır sapır titreyen general, birdenbire:
- defol! diye bağırdı.
dehşetinden kireç gibi olan çerviakov, bir fısıltı halinde:
- ne buyurdunuz? diye sordu.
general ayaklarını yere vurarak:
- defol! diye tekrarladı.
çerviakov'un karnında bir şeyler koptu. hiçbir şey görmeden, hiçbir şey işitmeden, geri geri kapıya gitti, sokağa çıktı, yürüdü. bir makine gibi evine gelince, üniformasını çıkarmadan, kanepeye uzandı ve...
öldü.
(bkz: anton pavloviç çehov)
olayı zamanında yarmış bitirmiş minimal çehov öyküsü.
edit: ıqsü düşük adam hoşgeldin. ne zamandır görünmüyordun, teşekkür etmekteyim lakin önce oku sonra yorumla. senden çok mu şey istiyorum? okumak ve yorumlamak... olamaz mı olabilir!
- adamın üstünü başını berbat ettim, diye düşündü: gerçi, benim amirim değil, yabancı, ama ne de olsa hoş bir şey değil. özür dilemeliyim.
çerviakov, öksürdü, gövdesini biraz ileri doğru verdi, generalin kulağına:
- af buyurun efendim, diye fısıldadı, üstünüzü başınızı berbat ettim. istemeyerek oldu.
- zararı yok, zararı yok!
- allah rızası için af buyurun! ama ben... böyle olmasını istemezdim.
- fakat oturunuz rica ederim. bırakın da dinleyeyim!
çerviakov utandı, alık alık sırıttı, sahneye bakmaya başladı. temsili seyrediyor ama zevk duymuyordu. içini bir kurt kemirmeye başlamıştı. perde arasında brizjalov'a yaklaştı, yanı başından yürüdü, ürkekliğini yenerek mırıldandı:
- efendimiz üstünüzü başınızı berbat ettim. af buyurun! hâlbuki ben... hiç de böyle olmasını istemiyordum.
general:
- yeter artık canım, ben onu unutmuştum bile, oysa siz boyuna tekrarlayıp duruyorsunuz, diye söylendi, alt dudağını da hızlı hızlı oynatmaya başladı.
çerviakov, şüpheli şüpheli generale bakarak: "unutmuş ama gözleri hain hain bakıyor, konuşmak bile istemiyor, diye düşündü. bunu bir tabiat kanunu olduğunu kendisine anlatmalı idim. yoksa herif tükürmek istediğimi sanabilir."
çerviakov evine gelince ettiği kabalığı karısına anlattı. karısı, görünüşe göre, olup biteni pek de umursamadı. yalnız korktu, ama brizjalov'un bir "yabancı" olduğunu öğrenince rahat bir nefes aldı:
- neyse sen yine gidip ondan özür dile, dedi. sosyete hayatında nasıl davranılacağını bilmediğini sanabilir.
- bütün sorun işte burada ya! ben özür diledim ama o biraz tuhaf davrandı. akla yakın bir tek söz söylemedi. hoş, konuşmaya da vakit yoktu ya.
ertesi gün çerviakov yeni üniformasını giydi, tıraş oldu, sorunu brizjalov'a anlatmaya gitti. brizjalov'un bekleme odasına girince orda birçok ricacıların dertlerini dinlemeye başlamış olan brizjalov'u gördü. general birkaç ricacının derdini dinledikten sonra gözlerini çerviakov'a kaldırdı. mümeyyiz:
- dün gece "arkadi"de, diye anlatmaya başladı, eğer hatırlarsanız efendimiz, aksırmış ve... istemeyerek üstünüzü başınızı berbat etmiştim. af...
sivil general:
- ne saçma şey... aman yarabbi, diye mırıldandı ve bir başka ziyaretçiye dönerek: siz ne istiyorsunuz? diye sordu.
çerviakov sarararak: "konuşmak istemiyor, diye düşündü. demek ki kızıyor. hayır, bunu böyle bırakmamalıyım... ona anlatmalıyım."
sivil general son ricacı ile konuşmasını bitirip çalışma odasına yürüyünce, çerviakov da arkasından yürüdü.
- efendimiz, diye mırıldandı, efendimizi rahatsız etmek cesaretinde bulunuyorsam, bu sadece içimdeki pişmanlık duygusundan ileri geliyor. siz de bilirsiniz ki efendimiz, isteyerek yapmadım.
sivil general, ağlamaklı suratını astı, elini sallayarak...
- fakat efendim siz benimle düpedüz alay ediyorsunuz! dedi kapının arkasında kayboldu.
çerviakov evine giderken şöyle düşündü: "bunda hiçbir alay yok. bir türlü anlayamıyor, bir de general olacak. öyle ise artık ben de bu palavracıdan af maf dilemem. canı cehenneme! ona bir mektup yazarım. ama bir daha gelmem, vallahi gelmem."
çerviakov evine giderken böyle düşünüyordu. generale mektup yazmadı. düşündü, taşındı, ama bu mektubu bir türlü toparlayıp yazamadı. ertesi gün kendisinin gidip işi anlatması lazım geldi.
general sorgu dolu gözlerini ona diktiği zaman çerviakov:
- dün efendimizi, buyurduğunuz gibi alay etmek için rahatsız etmeye gelmemiştim. aksırırken üstünüzü başınızı berbat ettiğim için özür dilemeye gelmiştim. alay etmek benim ne haddime? bizler alay etmeye kalkarsak o zaman, efendime söyleyeyim, insanlara saygı kalır mı?
mosmor kesilen, sapır sapır titreyen general, birdenbire:
- defol! diye bağırdı.
dehşetinden kireç gibi olan çerviakov, bir fısıltı halinde:
- ne buyurdunuz? diye sordu.
general ayaklarını yere vurarak:
- defol! diye tekrarladı.
çerviakov'un karnında bir şeyler koptu. hiçbir şey görmeden, hiçbir şey işitmeden, geri geri kapıya gitti, sokağa çıktı, yürüdü. bir makine gibi evine gelince, üniformasını çıkarmadan, kanepeye uzandı ve...
öldü.
(bkz: anton pavloviç çehov)
olayı zamanında yarmış bitirmiş minimal çehov öyküsü.
edit: ıqsü düşük adam hoşgeldin. ne zamandır görünmüyordun, teşekkür etmekteyim lakin önce oku sonra yorumla. senden çok mu şey istiyorum? okumak ve yorumlamak... olamaz mı olabilir!
güncel Önemli Başlıklar