bugün

...ve makyajın ardında kadını bulamadım. öyle iyi gizlenmişti ki. bukalemunlara ders verecek nitelikte kamuflajıyla, yani makyajıyla bakıyordu bana. sadece makyajdan mı ibaretti bu kadın? neden yüzünü rahat bırakmıyordu? neden her bulduğu boşluğu fondöten, rimel, ruj ve bilmem kaç tür makyaj malzemesiyle kapatmıştı?

bu sorularla yüzünü inceliyordum. güzel bir kız denilebilirdi. hayır, hayır besbelli güzeldi işte. peki makyajdan dolayı mı, makyaja rağmen mi? bunu çözmek için bakıyordum yüzüne. dalmışım.

gülümsedi. onu süzdüğümü fark etmiş olmalıydı. hemen toparlandım. ama artık çok geçti. dudağı müstehzi bir gülümsemeyle kıvrıldı. "nereye bakıyorsun sen bakayım" dedi. evet artık çok geçti. çoktan egosunu okşamış, onu bir kraliçe gibi hissettirmiştim.

insanları incelemek için süzerim ben. hiçbir art niyet taşımadan. ama bir kıza belli bir süreyi aşkın bakarsanız tek bir şey düşünürler. o da, maalesef, ona karşı bir şeyler hissettiğinizdir. bunun istisnası yok gibidir.

bundan sonra ise yol ikiye ayrılır. yakışıklı bir erkekseniz ve boştalarsa, büyük ihtimalle karşılık verirler. eğer değilseniz, sizin suçunuz. anne babanızı doğru seçmeliydiniz. çünkü eğer benim gibi çirkin bir herifseniz sizi küçümserler. ne haddinizedir ondan hoşlanmak. siz kendinizi ne sanıyorsunuzdur. belki de siz öyle bakana kadar ortalıkta görünmeyen bir sevgilisi vardır. belki adı ahmet'dir. belki sevgilisine yan baktılar diye 2 kişiyi bıçaklayıp 3 yıl içerde yatmıştır. belki yeni çıkmıştır ve tehlikelidir. belki "şimdi onu arıyorum"dur. belki "yandın olum sen"dir.

kafamda bunlar uçuşuyordu. hemen "yüzünde bir şey mi var" yalanımı uygulamaya koydum. sanki sabahtan beri o yüzden yüzüne bakıyordum. yemedi. güzel kızlar yemezler.

kendinden çok emindi. çünkü o güzel ve güzelliğinin farkında olan bir kızdı. güzelliğinin farkında olan kızlardan nefret ederim. çünkü ona göre konuşur, ona göre yer, ona göre hareket ederler. güzel kızlar "güzel" değildirler.

kar yağıyordu. ortamı yumuşatmak için "istanbul'un karı "yağma yok" sözüne bir cevaptır" dedim. anlamadı. güzel kızlar anlamazlar.

bütün kontrol ondaydı artık. isterse somurtarak bütün birlikte oturduğumuz zamanı mahvedebilir ya da havayı dağıtıp benim iyi hissetmemi sağlayabilirdi.bana acıyabilirdi. ama acımadı. güzel kızlar acımazlar.

güzel kızlar, mermisi olmayan bir silah, sadece kapağı güzel bir kitap, cast'ı güzel bir film gibidir. dış görünüşte vadettiği ile içte barındırdığı uyuşmaz.

"sandığın gibi değil, açıklayabilirim" diyecektim. ama o cümle aklıma "eşini aldatan" repliği olarak kazınmıştı.

"sadece arkadaşız". cık, olmaz.

"sana karşı bir şey hissetmiyorum". nerden çıktı bu şimdi, der. bu da olmaz.

"allah belanı versin". hayır, ben, bir kıza hissettiğim gerçek duyguları hemen söyleyebilen bir adam değildim.

çaresizdim. elimi havaya kaldırdım. "hesaaap" dedim. parayı ödedim. çıktım. arkamdan bakakaldı. şimdi onlar düşünsündü. makyajlı kızın da, ahmet'in de allah belasını versindi. amaandı. nasıl olsa dünyada hala iyi insanlar vardı. yani hala ümit vardı. ama ümit bir erkekti. kahretsindi.
ardına sakladığı güzelliği olması hasebi ile güzelliğin gizemini sergileme becerisi gösteren kadın.
makyajın arkasına saklanılmaz fondötenin arkasına saklanılır. lütfen tüm kadınları uyaralım böyle giderse ilerde ciltlerine fondöten dahi fayda edemeyeceği için.
Sivilcesi çıkmıştır, çok görülmemesi gereken kadındır
bülent ersoy. *
O kadar yermeye gerek duyulmaması gereken durumdur . şöyle ki ;
insanların bazen manevi olarak çöktükleri durumlar olur ve böyle şeyler herkesin başına gelir sadece böyle insanlara biraz hakkettiği ilgiyi gösterirsen zaten pişman olmazsın sorun senin fazlasını vermeye çalışman da . . .
makyajla 100 erkekle çıkar evlendikten sonra adam gerçek yüzünü görünce boşanmaya karar verir. Demet akalın.
aslında belkide makyajsız halinin çok daha güzel olduğunun farkına varmayan birazda özgüveni eksilmiş kadındır. gözlerinin gülmesinin tüm makyajlardan güzel olduğunu keşfetmeyen kadındır.
anonim bir kadındır yazıklar olsun ona.

makyaj yapmasın.