bugün

klasiktir. ben paramı alırım olan size olur en önemli sözüdür.
lise 1'de ki hocamız, çok sakin biriydi. sınıfta bulunan kames topun altına kopya saklayarak sınavlarını geçerdim. lise 3'te ise tam tabir ile mature bir hoca denk gelmişti. sınıfta öğretmen masasının en sağında oturuyordum. hocamız bacak bacak üstüne atınca, ergenliğin verdiği cüretle heyecanlanmıştım. ama o da iyi bir hocaydı...
fizik penceresi diye bir sitenin sahibiydi ve öğrenciler üzerinden prim yapıyordu. aslında anlattıkları fizikle alakası yoktu ve sınav sorularını sınavdan önce sitesinde paylaştığını öğrencilere söyleyerek daha çok öğrencinin siteye kayıt olmasını sağlıyor ve paraya para demiyordu. değişik bir tipti ve bütün öğrenciler fiziğin tanımını bile bilmezken nedense sınav kağıtları 90-85'in altında olmazdı.
tıp'ı 1 puanla kaçırmış ve fizik öğretmeni olmuştur.
kendi iq puanını yazılı notu olarak verirdi bana hep.
öğrencilerine mahşer maymunu ve bok çuvalı diye hitap eden keltoş bir hocamız vardı. ülkemizdeki eğitim sistemini özetledim resmen.
çıldırtma eşiğine getirdiğim hocaydı. ama çok severdi beni valla.

çünkü yaptığım şeyleri benim yaptığımdan haberi yoktu ahaha..

bir de geneli manyak oluyor bunların, hiç normal fizikçi görmedim ben..
lisede aramın en iyi olduğu hoca.
asabi bir tipti sağı solu belli olmazdı ama iyi anlaşırdık. pek çok hocanın aksine yalakalığa gelemezdi , çok pis laf sokardı.
hala görüşürüz.
bana 84'ten 4 vermişti. nasıl bir insan olduğunu yazmaya gerek yok diye düşünüyorum.
Okulda 2 tane Fizikçi vardı, birisi memlekette duyulmuş bir nâmı vardı ayrıca fen lisesinde de derse girerdi ama bizim dersimize bıcırık 1.50 boylarında 40 Yaşında Olmasına rağmen ( minyon tipli olduğu için) küçük Gösteren, biraz gıcık olan hoca girerdi sanki beni seviyomuşta illa derste gıcık olmamam lazım diyerekten derste bana gıcık davrandığını sanardım hep tenefüste daha bi farklı davranırdı çünkü böyle cana yakın... Neyse 11. Sınıfa geçerken tahini çıkmıştır ve konyaya taşınmıştır.
bir tanesi tıp puanı ile universiteye girip mezun olmuştu. ah ulen sancar, taha ve meryem hoca.
Telefonları toplar dururdu, hatta cebimizde görünce çıkarttırıp açıksa alır 1 hafta vermezdi. Daha devam edemiyorum...
ben fizik dersini hiç sevmedim, açıkçası sayısal derslerden de anlamam.
matematik gene bir nebze ama fizik...
sadece 9.sınıfta 1(bir) yıl süreli haftada 2 ders saati fizik dersi gördüm ve aldığım en yüksek not ise 40'tı. işin garibi tüm sınıfta tüm yıl boyunca alınan en yüksek not 60 tı sanırım. çok başarılı olmasak da -fen liseleri kadar- şimdi o sınıftan öğretmen, mühendis, avukat olarak görev yapan çok arkadaşım var.

fizik hocamın adı, soyadıyla birlikte yüzünün detayları dahi aklımda. sözleri de öyle...hiç ayakta ders anlattığını hatırlamıyorum. hep oturarak ders anlatırdı. geç gelirdi derse ve sınıfa girdiğinde müthiş bir sigara kokusunu da beraberinde getirirdi. o zaman öğretmenler bahçede sigara içebiliyordu; benim fizik hocam da bahçede sigara içen öğretmen tayfasının içindeydi. sonra rakıyı çok sevdiğini anlatırdı devamlı...açıkçası hiç sevmedim ben bu hocamı; not muhabbetinden değil ama; bütüncül olarak öğretmenliğini sevmedim. bir tek peltek konuşmasını sevdim. sesi o kadar tatlıydı ki. hep dinleyesin gelirdi ama o çok konuşmazdı.

bir de "kesinlikle yabancı dil bölümüne gitmeyin; kazanması çok çok zor" derdi mutlaka ayda bir-iki kez...bu kadar üniversite kontenjanları ve tabela üniversiteler de fazla değildi malum. aslında haklıydı da gerçekten yabancı dilden üniversite kazanmak çok zordu. ama gene de iyi ki bu hocamı dinlememişim.

şimdi Google da adını arattım da fotoğrafını gördüm ve hiç değişmemiş.

her şeye rağmen ben şuna inanıyorum ki öğretmenlerin her biri bize güzel şeyler katmıştır.
güncel Önemli Başlıklar