bugün

lisedeki çıtı pıtı, o aşık olduğunuz, ama bir türlü açılamadığınız kızı uzun yıllar aradan sonra görmektir. sanki o 17 yaşındaki kızın annesi gibidir. yüz aynı yüzdür ama yerçekimine dayanamamıştır, vücut aynı vücuttur ama aşırı beslenmeye ve sporsuzluğa dayanamamıştır. karşında klasik bir türk kadını vardır, iri kalçalı, tombul yanaklı.
çok tatlı ve yenilesi bir durumdur.alıp bi kafede sohbet edersiniz ne oldu ne bitti konuşursunuz.
kendisinin de 30 larında olduğu onunda o kızın bıraktığı erkekten çok daha farklı olduğu unutulmamalıdır.
(bkz: hanım zaman makinemi getir)
--spoiler--
sıradan salı günü, seni görünce oldu hesaplaşma günü
aşk baltaları çıktı yine yerinden
iki çocuk anası olmuştu ama hala güzeldi inci
hemen gittim "ne haber" dedim
bir çay içtik, dertleştik, konuştuk uzunca
o da özlemiş, sevinmiş beni görünce
iki çocuk anası, bende eski anısı, liseli inci

inci, inci, inci;
aşkta meşkte hep birinciydi inci
ah baba bilsen
ben bu kızın yüzünden oldum hep sonuncu
ah be inci, ah be!
yaktın beni sen be, ah be!

kaçsak kurtulsak mı, ah şeytana uysak mı
aşk bize yasak mı, hiç bir şey takmasak mı
senin ki de çok çok kıskanç mı
ah be inci, ah be, yaktın beni sen be!

beni sorarsan eğer, derler ya orta halliden eh iyice
bir kız arkadaşım var şimdi boyluca
iki çocuk anası olmuştu ama hala meraklı inci
sordu "güzel mi bari", "bilirim" dedi "seversin sen güzel yari"
"zaten biz de bu yüzden ayrılmadık mı"
iki çocuk anası olmuştu ama hala kıskançtı inci...
--spoiler--
Tavsiye edilmeyen tabirleride vardır bu durumun.
(bkz: beyaz peynir gibiydin kaşar olmuşsun)
olgun ve güzel bir halde ise kendine yeniden aşık etme olasılığı mevcuttur.
ilginç bir durum. Lisedeki görünümü ile şu anki görünümü arasında pek fark var diyemem. Bir tek saçları boyalı. Fakat şimdi daha "Köylü" buluyorum. Açıkcası, "Aşkından defterler doldurduğum kız bu mu?" diyorum. Hayret.
kocan kadar konuş filminden sonra etkilenip, bu başlık açılmış sanırsam.....
elia kazan'ın yönettiği, natalie wood ve warren beatty in başrolde oynadığı, 1961 yapımı "aşk bahçesi" (splendor in the grass) filmi tam bu konuyu işler.
4 yıldır görmüyorum sosyal medyada dahil diyebiliriz. bir yerlerde denk gelsem bir an donup kalabilirim. sevdalık zor iş.
behçet necatigil'in; "---hani bir sevgilin vardı / yedi, sekiz sene önce / dün yolda rastladım / sevindi beni görünce..." diye başlayan "gizli sevda" adlı şiirini anımsamanıza neden olur.
Ben gördüm -harika bir kadın olmuştu - evlenmişti 3 çocuğu vardı, kocası da oradaydı. Biraz lafladık -kocasının hoşuna gitmedi, ben de başka masaya oturdum.

Mekandan çıkarken,hala oturuyolardı -selam bile vermedim.
Efendim o kiz da sana zamaninda asik idi ise; bir gun bulusma ayarlanip guzel dakikalar gecirebilirsin hadi iyisin.

Yok sadece sen asik oldu isen; yine hayalkirikligi yine sikin elinde kalma durunlari hadi gecmis olsun.
Zaman geçmiştir. O seni tanır, sen de onu ama oturup konuşulmalı mıdır? Bence hayır.