bugün

Başta küfür edilip her gün kaçılan yer olmasına rağmen son zamanlarda keşke bitmeseydi dedirten yerdir.
ortaokuldan sonraki kısım,yeni eğitim sistemine göre 4 yıl oldu bütün liseler.Ayrıca lisede olunan yaşlar fazla fırtınalı ve genelde üzüntü dolu olmaya müsait yaşlar olduklarından,hatırlandığında kişide tatlı-acı arası bir tad bırakır... (bkz: kendinden pay bicmek)
bir çok kişinin özlemle andığı eğitim kurumu.
hiç bir zaman özlemini duymadığım yakınından geçerken bile nerden geldim buraya, 4 yılımı nasıl geçirdim dediğim iğrenç yer. benim için tek güzel bi hatırası yoktur. bütün boş insanlar nasıl böyle özenle aynı yerde buluşmuş hala anlam veremem.
özlediğimdir.. her sabah 6 da kalktığıma lanet ettiğim, bi mezun olayım önünden geçmiyecegim diye yeminler ettiğim yerdir.. lakin kep töreni olur ve her sey biter.. herkes dağılır bir taraflara bir daha asla toplanmamak üzere..
(bkz: Sağlık)

Lisenin ilk yıllarında belkide hiç bir zaman ünütmayacağım ilk sevgilime hitap tarzım tatlı cadım Merve'm.
okulunun türüne göre yaşanılan olaylarda çok çeşitlilik gösteren türk eğitim sistemi içinde yer alan orta öğretim kurumu. hemşire lisesinde okuyan 1000 kızın arasında 2 şanslı erkek öğrenci olmasına rağmen liseyi askeri bir okulda 1752 sapla beraber okuyan yazarlar mevcuttur. ya kadın hoca bile yoktu yaa...

(bkz: çankırı astsubay hazırlama okulu)
kıymetini yaşarken bilememek diye kullanmayı sevmediğim gepgeyik bir kalıp vardır ama sevmesem de bu entry'ye bu yakışır. lise son, üniversite stresinin, büyüme hevesinin, formadan, okuldan, müdürden, hocadan bıkmışlığın doruğa ulaştığı senedir ve çok zor geçer. hatta öyle ki, lise sondayken bir arkadaşımın "bu yılların en güzel olduğunu söylerler, hayatımın en güzel yılı bu ise yaşamicam abi ben" dediğine şahit olmuşluğum, hatta utanmadan benim de böyle düşünmüşlüğüm vardır. lise sondaki arkadaşlar bana inanmayacaklar ama gayet ciddiyim, arkadaşlar, etmeyin eylemeyin... gün sayıyorsunuz ve koptunuz kopacaksınız ama inanın bana, üniversitede hayatınıza sihirli değnek falan değmiyor, hiçbir şey kolaylaşmıyor... aileyle yaşamanın kıymetini bilin, samimi lise ortamının, arkadaş edinmek için tek yapmanız gerekenin kantine bir iki defa fazla inmek olmasının... bilin değerini. çok iç karartıcı olduğumun farkındayım ama lütfen, bir bakın hayatınıza ve "harbiden ya, ekmek elden su gölden, 'hoca 5 ver' dediğin zaman veriyo da... daha ne istiyom lan" falan deyin. üniversitelerde sadece bir final sınavının öss'den kat kat gerici olabildiğini görünce de demedi demeyin. not yükseltme kavramına tamamen yabancı biri olarak, sınıfta kalma tehlikeniz olduğunda "amanın!!!" olmayın. bu halin ayrıntılı açıklaması için eklemeden geçemeyeceğim, devamsızlık sorunu olduğu halde okuldan kaçmak, gelip gelmediğinizi kimse iplemezken okulu asmaktan her zaman zevklidir.
Benim için eziyet gibi geçen yıllardır.

Ders saatimden fazla ceza saati yapmışım, 1 senede tam 42 defa geç kalmışım.

E ne var ki? O kadar saygılıydım, zekıydım, hayır geç kaldım diye bu kadar ceza mı olur?

Görünce sinirlendim yine. Cık cık cık...

Ha bir de hocaya kalem fırlatma olayı var ki vallahi kazayla olmuştu ama kimse inanmadı ona da.. O gün bu gündür hep arka sıralara oturdum.

Her neyse hayatı belirleyen etap bence lise.
Kapısından girdiğim andan itibaren hayatımı baştan aşağıya değiştiren ortam.
Nefret ederdik o okula gitmekten, sabahın altısında ayaklanıp isyan ederek siyah eteği giyip gömleğinizin düğmelerini iliklerken, içeriden gelen tabak çatal sesleri, babanızın bile işe gitmediği aklınızdayken şöyle bir kahvaltı yapıp arkadaşların yanına koşturmak, o kadar yolu etek giymeyi zorunlu kıldığı için müdüre söve söve bitirmek. O zamanlar işkence gibi gelse de güzeldi. Kahvaltı yapmadığımız günlerde okuldaki çardakta tost-çay eşliğinde güle eğlene edilen kahvaltılar, bir kulaklığı iki kişi takıp merdivenlerde oturmak, hoşlanılan çocukla bakışmak, senede en az bir kez okulun arka tarafında ağlamak, okuldan kaçamamak, istiklal marşı okunurken gülmeyi durduramamak... o zamanlar saçmalık da olsa özleniyor şimdi. Evet. Lise candır.
bende daha çok kusma hissi uyandırıyor. adı lise fakat içi henüz ilköğretimden sıyrılamamışlarla dolu. neyse, bu da biter be sözlük.
9. sınıf: koskoca 4 sene nasıl geçecek burda?
10. sınıf: daha 3 sene mi var ya?
11. sınıf: son sene gelse artık!!!
12. sınıf: hazirana kaç ay kaldı?!
mezuniyet: sonunda.

düşündükçe tiksiniyorum sözlük.
kişinin büyüme döneminin başlangıcı olan 15-16 yaşlarında başladığı ve 17-18 e kadar devam ettiği eğitim kademesi. sınıf arkadaşlarıyla birlikte büyür adeta insan. okula girerken ve mezun olurken çekilen fotoğraflara bakılır ileride, iç geçirilir.
en kötü muamele görenler bile liseyi özler. lise, yapısı itibarıyle özlenmesi gereken bir yerdir. çocukluğun geçtiği mahalle gibidir.
üniversiteye geldiğimde Allah ım çok şükür lisede değilim,çalışmak zorunda olduğum bir matematik dersi yok yada özgürüm,istersem derse girmem dediğim,kurtulduğum için sevindiğim yer...
lisedeki arkadaşlıklar unutulmaz o ayrı...
2. senesine geçtiğim eğitim kurumu.
bende mi bir farklılık var bilmiyorum ama, etrafınızda aptal ve mal ötesi eğitim harici her şeyi yapmaya gelen kızlar, veya o kızları sürekli düşleyen, ter kokulu erkekler varsa hocalarınız dümdüz ders anlatıp, geçiyorsa, sizde hassas, duygulu ve her şeyi ince düşünen bir insansanız dünyanın en berbat yeridir lise. hep yalnız kalırım, mesela. diğerlerinden dışlandığım için mi? hayır. ben onları dışlıyorum ve yalnız gezmeyi seviyorum. sonuçta zeka seviyeleri, pardon zekaları olmayan insan davranışları sergiliyorlar, ne onlardan bana ne benden onlara hayır gelmez. dersimi yaparım siktir olup giderim hayatımı kurtarırım. kimsenin dostluğuna da ihtiyacım yok dediğim yerdir bu lise.
güncel Önemli Başlıklar