bugün
- kızılcık şerbeti dizisi10
- herkesin merak ettiği o piç erkeğim soru alayım8
- öpüşme ile bulaşan hastalıklar8
- namuslu erkek bulmanın çok zor olması11
- şampiyonluk için yanak okşatmak47
- en nefret edilen yazarlar9
- sevdiğiniz sözlük yazarları12
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin14
- kaç yaşındaki insan evde kalmıştır14
- keesuzaadefool8
- anın görüntüsü17
- larisalisa21
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri16
- sütyen takmaktaki inanılmaz mantık hatası9
- aç karnına poğaça yemek11
- karşı cinse giyim önerileri14
- otoyol ve köprü geçiş ücretlerinin zamlanması20
- jose mourinho29
- nişanlı kalmanın saçma olması8
- iyi bir insan olmak için ne yapmam lazım13
- en dindar özelliğiniz37
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi29
- chat sitesi kurmak9
- yaz aşkı varda kış aşkı neden yok11
- embesil yazarlar9
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı27
- doğum gününde hatırlanmamak19
- düşün ki o bunu okuyor8
- en taşaklı kızların bizim sözlükte bulunması16
- en havalı erkek meslekleri16
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır10
- burçlara inanmak9
- kezo dili ve edebiyatı8
- zall beceremiyorsan bırak git24
- sözlüğe yeni gelen masum erkek12
- bugün hangi kadın yazara ne diksem15
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması14
- sözlük erkeklerini evire çevire pataklamak8
- şort diken müzisyen motorcu uzun boylu yazar11
- icardi1905 ile jakuziye girmek10
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak17
- ali koç9
- günahların takımı galatasaray13
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu20
- bir erkekle kız arkadaş olabilir mi sorunsalı8
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz11
- bik bik için diktiğim şort21
- toplu taşımalardaki müzisyen sorunsalı8
- üstteki yazar gözünde nasıl canlanıyor13
veda yazısı şöyle:
2000’li yılların başı, internetin kasıp kavurduğu yıllardı. o zamanlar internet kafelerde yer bulamayıp sıraya giriliyordu. insanların geliş sebebi farklıydı. kimi oyun oynamak, kimi irc’de sohbet etmek istiyordu.
ben ise o yıllar web sitesi tasarlama, unrealircd için modül hazırlama gibi işlere merak sarmıştım.
bir yandan bunlarla uğraşırken bir yandan da hızla popülerliği artan forumlarda karalamalar yapmaya başladım. bu süreçte çeşitli iş kollarında çalıştım.
2009 yılında gazeteciliğe adım attım.
o yıl kurduğum web sitesi üzerinden gündemle ilgili görüşlerimi kaleme alıyordum. yazılarım arkadaş ortamlarında çok beğenilince bir arkadaşın önerisiyle adana’da yerel bir gazetede, kısa bir muhabirlik deneyimim oldu. ilk gittiğim haber rahmetli rauf denktaş‘ın bir otelde düzenlenen konferansı olmuştu.
tüm gazeteci arkadaşlar, not alıyor cep telefonu kamerasıyla video çekiyorken ben ise kollarımı kavuşturmuş dinliyordum sadece.
ilgi çekmiş olmalıyım ki arkamda oturan bir hanım gazeteci:
“affedersiniz orası basın mensupları için. yer değiştirebilir miyiz?” dedi.
gazetenin verdiği sarı personel kimlik kartını uzatıp:
“ben de öyleyim.” dedim.
elimde kâğıt, kalem yok!
bırak fotoğraf makinesini, telefonum bile kamerasızdı.
o gazetecinin beni süzüşünü, ellerime bakışını hiç unutmuyorum.
kafamı işaret edip “buraya atıyorum notları.” dediğimi hatırlıyorum.
o konferansta rahmetli denktaş çok şey söyledi. aklımda kalan “ amerika uyduruk bir şey buldu ‘ılımlı islâm’ diye. sanki islâmın az şekerlisi, çok şekerlisi, kaynarı var.” cümlesi olmuştu.
haberi kafama göre yazıp vermiştim. böyle bir müddet devam etti. hem internette yazıyor, hem gazeteciliğin inceliklerini öğrenmeye çalışıyordum. şimdi var mı bilmiyorum ama o dönem tgc’nin online gazetecilik eğitimi vardı. para almadığım için yerel gazeteye gitmeyi bırakmıştım. yine gündem değerlendirmelerime devam ediyordum. tgc’nin eğitimini de aldıktan sonra aynı yıl haberokur’u kurdum. bu başlı başlına ayrı bir hikâye.
nasıl kurdum, nasıl yükseldim ve nasıl düştüm?...
başka bir yazıda nasipse bir gün anlatırım.
o günden bugüne kadar bu sektörün içinde yer aldım. gazetecilikle alakalı kitaplar alarak kendimi geliştirmeye devam ettim. 2013 yılında yeniçağ gazetesine adım attım. bünyesindeki günboyu ve dokuzsütun gazetelerinde editör ve köşe yazarı olarak çalıştım.bu esnada da istanbul üniversitesi medya ve iletişim bölümüne kaydoldum.
*
gazetecilik yaptığım süre boyunca çok anılar birikti elbet. sadece meslekle ilgili değil, bilfiil 8 yıl boyunca kartal-yenibosna arası gidip geldim. metro ve metrobüsteki anıları kısmetse belki bir gün kitaplaştırırım.
uzatmayayım meslekte acısıyla tatlısıyla 12 yıl geride kaldı.
ve çok sevdiğim bu mesleğe üzülerek veda etmenin de zamanı geldi.
*
gönlüm hüzünlü olsa da vicdanım rahat. bu süre içerisinde kalemimi satmadım.
kimsenin adamı olmadım. paraşütle inen gazetecilerden değildim. tırnaklarımla, emeklerime bugüne geldim.
bildiğim doğruları yazdım. yanlışları eleştirdim.
herkes güce tamah ederken ben mağdurun yanındaydım.
elimden sadece yazmak geliyordu, yazdım.
ama haddimi de bildim.
yine de bu süre içinde bilerek ya da bilmeyerek sürç-i lisan ettiysem affola.
zaman neyi gösterir, günün birinde bana kapısını açan bir gazete olur mu bilemem.
rızkı veren allah… kısmet diyelim.
görelim bakalım mevla neyler, neylerse güzel eyler…
lütfen ne olursa olsun doğruların ve mazlumların yanında yer alın.
bir gün tekrar görüşmek üzere hoşça kalın!...
kaynak: http://www.leventbulut.net/2021/06/19/veda/
2000’li yılların başı, internetin kasıp kavurduğu yıllardı. o zamanlar internet kafelerde yer bulamayıp sıraya giriliyordu. insanların geliş sebebi farklıydı. kimi oyun oynamak, kimi irc’de sohbet etmek istiyordu.
ben ise o yıllar web sitesi tasarlama, unrealircd için modül hazırlama gibi işlere merak sarmıştım.
bir yandan bunlarla uğraşırken bir yandan da hızla popülerliği artan forumlarda karalamalar yapmaya başladım. bu süreçte çeşitli iş kollarında çalıştım.
2009 yılında gazeteciliğe adım attım.
o yıl kurduğum web sitesi üzerinden gündemle ilgili görüşlerimi kaleme alıyordum. yazılarım arkadaş ortamlarında çok beğenilince bir arkadaşın önerisiyle adana’da yerel bir gazetede, kısa bir muhabirlik deneyimim oldu. ilk gittiğim haber rahmetli rauf denktaş‘ın bir otelde düzenlenen konferansı olmuştu.
tüm gazeteci arkadaşlar, not alıyor cep telefonu kamerasıyla video çekiyorken ben ise kollarımı kavuşturmuş dinliyordum sadece.
ilgi çekmiş olmalıyım ki arkamda oturan bir hanım gazeteci:
“affedersiniz orası basın mensupları için. yer değiştirebilir miyiz?” dedi.
gazetenin verdiği sarı personel kimlik kartını uzatıp:
“ben de öyleyim.” dedim.
elimde kâğıt, kalem yok!
bırak fotoğraf makinesini, telefonum bile kamerasızdı.
o gazetecinin beni süzüşünü, ellerime bakışını hiç unutmuyorum.
kafamı işaret edip “buraya atıyorum notları.” dediğimi hatırlıyorum.
o konferansta rahmetli denktaş çok şey söyledi. aklımda kalan “ amerika uyduruk bir şey buldu ‘ılımlı islâm’ diye. sanki islâmın az şekerlisi, çok şekerlisi, kaynarı var.” cümlesi olmuştu.
haberi kafama göre yazıp vermiştim. böyle bir müddet devam etti. hem internette yazıyor, hem gazeteciliğin inceliklerini öğrenmeye çalışıyordum. şimdi var mı bilmiyorum ama o dönem tgc’nin online gazetecilik eğitimi vardı. para almadığım için yerel gazeteye gitmeyi bırakmıştım. yine gündem değerlendirmelerime devam ediyordum. tgc’nin eğitimini de aldıktan sonra aynı yıl haberokur’u kurdum. bu başlı başlına ayrı bir hikâye.
nasıl kurdum, nasıl yükseldim ve nasıl düştüm?...
başka bir yazıda nasipse bir gün anlatırım.
o günden bugüne kadar bu sektörün içinde yer aldım. gazetecilikle alakalı kitaplar alarak kendimi geliştirmeye devam ettim. 2013 yılında yeniçağ gazetesine adım attım. bünyesindeki günboyu ve dokuzsütun gazetelerinde editör ve köşe yazarı olarak çalıştım.bu esnada da istanbul üniversitesi medya ve iletişim bölümüne kaydoldum.
*
gazetecilik yaptığım süre boyunca çok anılar birikti elbet. sadece meslekle ilgili değil, bilfiil 8 yıl boyunca kartal-yenibosna arası gidip geldim. metro ve metrobüsteki anıları kısmetse belki bir gün kitaplaştırırım.
uzatmayayım meslekte acısıyla tatlısıyla 12 yıl geride kaldı.
ve çok sevdiğim bu mesleğe üzülerek veda etmenin de zamanı geldi.
*
gönlüm hüzünlü olsa da vicdanım rahat. bu süre içerisinde kalemimi satmadım.
kimsenin adamı olmadım. paraşütle inen gazetecilerden değildim. tırnaklarımla, emeklerime bugüne geldim.
bildiğim doğruları yazdım. yanlışları eleştirdim.
herkes güce tamah ederken ben mağdurun yanındaydım.
elimden sadece yazmak geliyordu, yazdım.
ama haddimi de bildim.
yine de bu süre içinde bilerek ya da bilmeyerek sürç-i lisan ettiysem affola.
zaman neyi gösterir, günün birinde bana kapısını açan bir gazete olur mu bilemem.
rızkı veren allah… kısmet diyelim.
görelim bakalım mevla neyler, neylerse güzel eyler…
lütfen ne olursa olsun doğruların ve mazlumların yanında yer alın.
bir gün tekrar görüşmek üzere hoşça kalın!...
kaynak: http://www.leventbulut.net/2021/06/19/veda/
türkiye'nin kaybıdır.
güncel Önemli Başlıklar