bugün

tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar; ya bir insan bir şehre yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir. gitmekten korkmayın.
Lev Tolstoy demiştir ki:

" Çok sevdiğiniz ama geri döndüremediğiniz kişilerin en kötü yanı onları her hatırladığınız da sizi tekrar tekrar terk etmeleridir."

görsel
“insanları bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir.”

tolstoy/

insanoğlu, metalara ve nesnelere bağlandıkça ruhsal uykusu derinleşiyor, rüya üstüne rüya görüyor... uyanın ey insanlar, zihinsel hastalıklarınızdan, depresif hallerinizden, her türlü ruhsal sıkıntılarınızdan kurtulmak için uyanın!

uyanın ve kendinizi tanıyın. kendi hakikatini bilen insan için, çaresizlik yoktur.
Hayatın anlamı adıyla dilimize çevrilen kitabının arka kapağında gayet başarılı bir biçimde boş yapmış yazar. tebrik ediyorum kendisini.

görsel
Bu hiç olmuş mu tolstoy.
(bkz: çabuk dostoyevskiciler gelmeden)
''Dünyada bir genci olgun bir kadınla ilişkiye girmek kadar olgunlaştıran başka bir şey yoktur.'' dediği iddia edilen üstad. *
https://www.idefix.com/Ki...3kMgGKEAYYASABEgIw-PD_BwE
Dünyanın en iyi yazarlarından biri olması dışında en iyi rus filozoftur. onun sayesinde türk dizi sektörü ayaktadır .
“Şikayet ettiğimiz yaşam, belki de bir başkasının hayalidir”
görsel
görsel
sokrates güzeli doğrudan doğruya iyiye tabi kıldı; platon iki kavramı birleştirmek için ruh güzelliğinden söz etti; aristoteles sanatın insanları ahlaken etkilemesi gerektiği düşüncesini dile getirdi; ama yine de bu düşünürler bile güzelle iyinin örtüşmesi gerektiği tasavvurundan vazgeçemediler.

Tolstoy'un sanat nedir? adlı eserinden...

Sanat hakkında doğru bildiğimiz yanlışları ve gerçek sanatın ne olduğunu içtenlikle anlatıyor. sanatın ne olduğundan çok Sanatın ne olmadığını tarihsel gelişim açısından çok güzel tahlil etmiş, Tolstoy. 

Bu arada eser, tavsiye olunur...
tolstoy, karısının dırdırından kurtulmak için evden kaçmış ve bir tren istasyonunun bekçi kulübesinde ölmüştür.
Benim gorkiden sonra sevdiğim rus yazardır.
kendi mutluluğundan başka hedefi olmyan insan kötü insandır.
görsel
Tolstoy ve eşi.

görsel
Bir insanın değeri bayağı kesire benzer: Pay gerçek değerini gösterir, payda kendisini ne zannettiğini. Paydanın değeri arttıkça kesrin değeri azalır.

diyen deha yazar.
anna karenina kitabının başlangıcında ''her ailenin mutluluğu benzerdir ama her ailenin mutsuzluğu kendine özgüdür'' der kendileri.
görsel

ZÜPPELiKTEN BiLGELiĞE YÜKSELEN YAZAR: TOLSTOY

"Kırk iki odalı bir evde doğan Lev N. Tolstoy (1828 -1910) gençlik yıllarında giyim kuşama düşkünlüğünden Moskova terzilerine avuç dolusu para saçan züppenin tekiydi. içki içiyor, düellolar yapıyor, adam öldürüyor, bıçkın bir yaşam sürüyordu.

Âşık olarak evlendiği karısından sonraları nefret etti. Ölürken bile karısının yanına sokulmaması için vasiyette bulundu.

Yine gençliğinde doğru dürüst okuyamamıştı. Hocaları, kalın kafasına bir şey sokamamaktan şikâyet ederlerdi.

Gelgelelim aynı Tolstoy, Anna Karenina, Savaş ve Barış romanlarını yazdığı zaman tüm dünyanın hayranlığını kazanacaktı.

Yaşlandığında köylüler gibi kaba kumaştan yapılma elbiseler giymeye başladı. Ayakkabısını kendi dikiyor, yatağını kendi düzeltiyor, çıplak tahta masa üzerinde tahta tabakta, tahta kaşıkla yemek yiyordu. O ne denli sade yaşama dönerse dönsün, karısı lükse ve şatafata düşkündü.

Barış ve sevgi öğütleyen, yoksulluğun ortadan kaldırılması için çareler düşünen bir bilge kişiydi artık.

Ölümünden önce dostları gelip evine yerleşerek üstadın ağzından çıkan her sözü kaydetmeye başladılar. Onu yeni zamanın peygamberi gibi görüyorlardı. Topraklarını köylülere dağıtmış, değerli eşyasını elden çıkarmıştı.

Bir tren istasyonunda köylüler arasında öldüğünde hiç parası yoktu ama yüz kadar kitabı vardı."

Necati Güngör ....
Anna karenina yı bitirdikten sonra bayıldığı söylenir.
"Hayatım durma noktasına geldi. Nefes alamıyordum, yiyemiyordum, içemiyordum, uyuyamıyordum. Fakat tabii yaşamaya devam etmek için bunları yapmak zorundaydım. Yine de içimde hayata dair hiçbir istek yoktu. Çünkü tatmin etmeyi mantıklı bulduğum hiçbir isteğim kalmamıştı.

Ne istediğimi kendim de bilmiyordum.Hayattan korkuyor, ondan kaçıyor ve her şeye rağmen ondan bir şeyler ümit ediyordum..

Arayışımı bütün bilim dallarında sürdürdüm, ama aradığımı bulmak şöyle dursun, benim gibi, hayatın anlamını bilimde arayan hiç kimsenin de hiç bir şey bulamadığına ikna oldum."

"Tanrı'yı tanıdıkça yaşıyorum ;unuttuğum da, ona inanmadığım da ise ölüyorum."

"Hayat bizi sarhoş ettiği sürece yaşamak mümkündür, bir kez ayılınca hepsinin aptal bir yanılsamadan ibaret olduğunu görmemek ise imkansız!"

"Sokrates, kendini ölüme hazırlarken "Hayattan uzaklaştığımız ölçüde gerçeğe yaklaşırız." der."

lev nikolayeviç tolstoy-itiraflarım(1882)
"birine çamur atmadan önce düşün ve sakın unutma; ilk önce senin ellerin kirlenecek." diye hiç şaşmayan bir gerçeği dile getirmiştir.
görsel
görsel

Bir tren garında ölen Rus edebiyatının dev ismi Tolstoy’un son fotoğrafı ve Hayatı Sorgulatacak Ders Niteliğinde 17 Sözü:

1. Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar.

2. Hayat ne gideni geri getirir, ne de kaybettiğin zamanı geri çevirir. Ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşayacaksın, ya da yaşamadım diye ağlamayacaksın.

3. Bozuk para insanın cebini deler, bozuk insan da kalbini. Bu yüzden harcayın ikisini de gitsin.

4. insanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir.

5. Herkes insanlığın kötüye gittiğini kabul eder ama hiç kimse kendisinin kötüye gittiğini kabul etmez. Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.

6. Varlığı bir şey kazandırmayan insanların, yokluğu hiçbir şey kaybettirmez.

7. Ne diye şeytana kızarsın? Bir iyilik yap da, o sana kızsın.

8. Bil ki, yaşadıklarınla değil yaşattıklarınla anılırsın. Ve Unutma; ne yaşattıysan elbet bir gün onu yaşarsın.

9. Bir insanı bulunduğu mevkiyle değil, göz koyduğu mevkiyle ölçmek gerekir.

10. En güçlü iki savaşçı sabır ve zamandır.

11. Bir insan acı duyuyorsa canlıdır. Başkasının acısını duyuyorsa insandır.

12. insanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruştadır.

13. Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan kötüdür.

14. insanların çoğu onu yapıyor diye yanlış, yanlış olmaktan çıkmaz.

15. Kimse, kimseyi küçümseyecek kadar büyük değildir, bilmelisin. Küçümsediğin her şey için gün gelir, önemsediğin bir bedel ödersin.

16. Birine çamur atmadan önce iyi düşün ve sakın unutma: önce senin ellerin kirlenecek.

17. Başkalarının hayatından ders alın. insan, bütün hataları kendisi yapacak kadar uzun yaşamıyor.
tolstoy, 1828’de, moskova’da, oldukça zengin ve aristokrat bir aileye doğdu. ancak altı yaşında annesini, dokuz yaşındaysa babasını kaybetti. akrabalarının büyüttüğü tolstoy, on yedisine geldiğinde üniversitede hukuk ve dil bilimi okumaya başladı, ancak hocalarının gözünde ilgisiz ve öğrenme yeteneği olmayan bir öğrenciydi. bıraktı okulu, gitti orduya yazıldı. sonra orduyu da bıraktı ve iyice dağıtmaya başladı. hayatının bu dönemini, yıllar sonra yazdığı itiraflarım isimli kitabında şöyle anlatmıştı:

“içtim. kumarda kaybettim. vaktimi anlamsız zamparalıklarla geçirdim. köylülerime ihanet edip, kumar borçları yüzünden topraklarını sattım. yalan söyledim, insanları kandırdım. kitapta yazan tüm suçları işledim. işte bir on yılı, ben böyle geçirdim.”

derken uzun bir seyahate çıkar tolstoy. gittiği ülkelerde eğitim sistemini inceler ve döndükten sonra köyünde cezanın, ödülün ya da sınavların olmadığı bir okul açar. hatta bazı ders kitaplarını da bizzat kendisi yazmaya başlar. tabii bu sırada, artık ilk eserleri de basılmaya ve okunmaya başlamıştır.

yıllar geçer, evlenir. bir sürü çocuk yapar. anna karenina ve savaş ve barış gibi romanlarının da basılmasıyla artık tüm dünyanın sevip saygı duyduğu bir yazara dönüşür. hayata karşı olan ilgisini ve şüpheciliğini hiçbir zaman kaybetmez. 67 yaşına geldiğinde bisiklet sürmeyi öğrenir mesela. hatta bu yüzden, bugün artık, tolstoy’un bisikleti diye bir kavram vardır, bizlere hiçbir şey için geç olmadığını hatırlatan.

tolstoy, şans eseri aristokrat bir aileye doğmuştu ve hâlâ çok zengindi. ama o sıkılıyordu tüm bu lüksten ve asalet unvanlarından. gerçeğin, sadece gerçeğin peşindeydi o. ama hayatı sadece güzel bir illüzyondan ibaret gibiydi.

derken, tüm servetini köylülere dağıtıp, aynı onlar gibi yaşamaya başladı. yaşına aldırmadan tarla sürüp, kaba saba kıyafetler içinde dolanırken ve 42 odalı malikanesini terk edip, tek odalı bir barakada yaşarken, kendisini ve hayatı yeniden keşfetti.

bir süre sonra, her zaman gidilecek yeni yerler ve tanık olunacak yeni hikayeler olduğunu bilen tolstoy, son bir yolculuğa çıktı ve 82 yaşında, bir tren garında öldü. beş parasız, soğuktan zatürre olarak, yalnız başına ölmeyi tercih etti. arkasında yüz yıllar boyunca okunacak eserler ve olağanüstü bir geçmiş bırakmanın gönül rahatlığıyla...

kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=GpSaKDssZ64