bugün

eski efsanevi bir kıta..
(bkz: lemuria)
Tanrısal boyuta çok yakın olan Turkyua uygarlığından gelen Turklar tarafından kurulmuştu. Tanrısal boyutun tüm bilinci yaşama aktarılmıştı. Her insan sevgi ile var olmuştu. Hiçbir olumsuz duygu ve düşünce taşımıyorlardı. Rekabet, hırs yoktu, birbirlerini yargılamıyorlardı. Hiç kimseye de müdahale etmiyorlar, tüm var oluş biçimlerine saygı duyuyorlardı.

Daha sona yüksek bilinçli ve Lemurya frekansını taşıyabilecek farklı uygarlıklardan varlıklar da Lemurya'ya gelmeye başladı. Bu önceleri biz bilincine sahip Turklar tarafından uygun bulundu. Ve yeni gelenlerin de Lemurya bilincine ulaşmaları desteklendi. Yeni gelenler de bilinçlerini ve enerjilerini yükselttiler. Bu çok uzun bir süre devam etti.

Bir zaman sonra bu katılımlar artmaya başladı. Tanrı ile bir ve bütün olma isteği duyan birçok varlık Lemurya'ya gelmeye başladı. Gelenlerin yoğunluğu, bilinç ve enerji seviyelerindeki düşüklük, Dünya ve Lemuryalıların taşıyamayacağı boyuta ulaştı. Bu durum Lemurya ve dünyanın frekansının düşmesine neden oldu. Dünyanın frekansı düşünce bu sefer daha düşük boyuttan gelmeler başladı. Bu tekrardan frekansı düşürdü ve bu böylece devam etti. Gelen varlıklar artık kendilerini geliştirmek yerine Lemuryalıların nasıl böyle bir bilince sahip olduğunu anlamaya öğrenmeye çalıştılar. Onlar üzerinde acımasız deneyler yapmaya başladılar. Bazı uygarlıklar ise Lemurya'yı ve üzerindeki yaşamı ele geçirip kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalıştı.

Tüm bu süreci başlatan şey aslında insanın sevgiyi taşıyamaz hale gelmesidir. Bir birlerini Tanrı gibi seven yani sadece seven ve özgür bırakan Lemuryalılar, seven ancak sahiplenen Lemuryalılar haline dönüştü. Düşük bilinçli varlıklar Lemurya yaşamına sahiplenme bilincini soktular. Sahiplenme ancak ben diyen bir bilincin ürünüdür. Benim sevgilim, benim çocuğum, benim karım, benim işim, benim evim, benim ekmeğim, benim malım kavramları insanlar arasında yer bulmaya başladı. Ben kavramı sonunda egonun gelişmesine sebep oldu. Ego ise tüm olumsuz duygu ve düşüncenin gelişmesi ile oluşmaktadır ve insanın içindeki Tanrısal olmayan yanıdır.

Tanrısallıktan uzaklaşılan Lemurya'da çöküş başlamıştı. Artık geri dönüşü olmadığı kanaati Turklar tarafından anlaşılan Lemurya'da yapacak bir şey kalmamıştı. Tanrısal bilince sahip olan Turklar artık bu topraklarda yaşayamaz hale geldiler. Lemurya'nın da artık varlığını sürdürmemesi gerekiyordu. Turklar bir karar vermek durumundaydılar. Ya başka bir gezegende yeni bir yerleşim alanı kuracaklar ve orayı yaşam alanları haline getirecekler ya da Dünya'yı yeniden kendileri için yaşanır hale getirmek üzere yeniden ıslah edeceklerdi. ikinci alternatifi seçtiler. Dünya'da yaşamı sıfırlayıp düzeni yok edip sonra tekrar yüksek bilinçte yeniden kurmaya karar verdiler. Bunun üzerine bir bölümü gemilere alındı bir bölümü ise Lemurya'da kaldı bir bölümü de geçici olarak başka gezegenlere yerleşti. Lemurya'da yaşam su ile temizlendi.

Lemurya aslında batmadı. Geriye çekildi. Biten sadece fiziksel bölüm oldu. Daha sonra kurulacak düzene aktarılacak tüm bilgiler yüksek frekansta enerjiler olarak insanlara kodlandı. Bu en emin yoldu. Düşük boyutlu varlıkların da istediği bu bilgilerdi. Lemurya da yaşayanlar üzerinde deneyler yaparak bu yüksek bilincin sebeplerini, oluş biçimini ve evrensel sırları araştırıyorlardı. Bu nedenle bilgiler fiziksel malzemeler üzerine kaydedilemezdi. Zamanı geldiğinde hatırlanmak üzere bu bilgiler insanların enerji bedenlerine kodlandı. Zaman içinde hangi bedende olurlarsa olsunlar her yaşamda bu bilgiler bozulmadan taşınabildi. Bu gün bu bilgileri fark ettik ve çözmeye başladık. Sistem öyle programlanmış ki bu kodları biri görüyor, biri okuyabiliyor, birileri ise çözüp aktarabiliyor. Bu işler ancak algıları ve niyetleri açık olan insanlar tarafından yapılabiliyor. Çünkü bu bir ekip işidir.

kaynak : ashua-turkuaz.com