bugün

edebi değeri, satır aralarında verdiği felsefesi tartışılamayacak bir kitap. yalnız şöyle bir ayrıntısı da var bu kitabın. bu kitap türklerle yunanlıların birbirine ne kadar benzediğini size anlatıyor. yer alan diyaloglar, yaşam biçimleri hatta tasvir edilen çilingir sofraları. çoğumuzun yaşadığı sahneler. sanki sizin mahallenizden çıkmış gibi.
insanın bazen "neden ben luis gibi olamadım" diye kendi kendine sorular sormasına sebep olabilecek kitap. ben hala sorarım kendi kendime...
kitap okumayı sevmeyin biri olarak bana da kitap okumayı sevdiren yegane ve eşsiz güzel bir eserdir. az da olsa hayatın anlamını yada başka bir bakış açısı ile bakmanızı sağlayacaktır. okumayanların hemen gidip bir yerlerden edinmesi gereken romandır.
hayatta her şeyin mümkün olduğuna inanan, kitabın en önemli karakteri -en azından benim için- luis buna inanmakla kalmıyor gösteriyor da... kitap bittiğinde, sonuna: 'neden bittin?' yazdıracak kadar üzüyor.
kostas mourselas harika kitabıdır, tekrar tekrar okunabilecek; kızıl saç sevgisini arttıracak olandır.
kahve kizildan başlayarak her seferinde bir canli tona gecilir.

edit: got ister bi anda yapmak.
Beyaz tenliler için hoş, esmer tenliler içi en riskli saçlardan biridir. Tonunu tutturmak çok önemlidir. Genelde üniversitelerde çok sık görülen tonlardan biridir.
Dip boyalarını düzenli yaptırmaları rica olunur.Aksi halde hoş durmayan saç.
ilk başta saçlarım kızıl olduğu için ilgimi çekmişti kitap kendimle özdeştirebileceğimi düşünmüştüm ki öyle olmadı tabi. Sohbet havasında geçer bütün kitap anlatıcı direkt okuyucuya hitap eder okudukça garipsenen Luis gibi olma isteği uyandıran ama mümkün olmayan hayal kurduran ben Luis gibi olamıyorum en azından etrafımda öyle biri olsa dedirten kitaptır kendileri, anlatıcının luise olan hayranlığı her sayfada daha çok okuyucuya geçiyor sanki monoton hayatı olan konstandisi ve onun bu hayatını bir şenliğe çeviren Luisi unutmak pek kolay olmuyor bitince tekrar okuma isteği uyandırıyor bu çeşitli muhteşem karakterler barındıran kitap.
Kostas Mourselas adlı yazarın eseridir, eski eşyalar arasında bulduğum romandır kendisi, yaprakların eski görünümünden midir yoksa kitapdan mı bilmiyorum fakat elime alır almaz farklı bir atmosfere götürdü beni.
Zamanında okumaya başlayıp da bitiremediğim kitaplardan. Tez vakitte ellime geçmesi dileğiyle.