bugün

ne bir ateist ne de bir şakirtim. sadece basit bir günahkarım.

ben islam dinine inanan bir varlığım. ve dinime baktığımda kötülüğe kaynak olacak hiçbirşey göremiyorum. kur'an'ı kerim'in mealini okuduğumda, hadislere baktığımda kötülüğe kaynak olacak hiç birşey göremiyorum. ancak dünyayı sadece ateist bilimadamlarının ilerlettiğini varsayan bazı kimseler dinlerin kötülük kaynağı olduğunu düşünüyorlar. bu söz belki bazı dinler için geçerlidir ancak başta islamiyet gelmekle beraber birçok din dünyaya tam tersi etkiler yaratmıştır.
dini duyguları sömürerek bazı kimseler para ve güç için haçlı seferleri gibi birçok savaş çıkarmayı başarmıştır. lakin bu savaşlar din yüzünden değil o insanların dini yanlış algılamasından ve yöneticilerine kanmalarından dolayı çıkmıştır.

din insanın yaşama biçimidir. ahlak felsefesi ve aynı zamanda bir barış aracıdır.
islamiyetin anlamı teslim oluş olduğu gibi bir anlamı da "barış"tır.

evet belki savaşlara insanların din olduğuna inandığı düşünceler sebep olmuştur. ancak bu dinin kötü olduğunu göstermez. bir bıçak düşünün bu bıçak siz isterseniz bir ekmeği siz isterseniz bir insanı da kesebilir. lakin kimsenin aklına bıçağa sormak gelmez. din de böyledir. onu doğru algılarsan senin içiin en büyük güzelliktir ancak yanlış algılarsanız gidecek olduğunuz yer apaçık ortadadır.

islamiyet bir alev gibidir. onu doğru algılar ve yaşarsan seni ısıtır eğer yanlış algılar ve uygularsan aynı alev sizi yakar.

örneğin islamiyette 50 çeşit sadaka vardır. bunlardan en düşük derecelisi olan:

yolda birine zarar verebilecek bir objeyi (cam parçacığı vs.) kenara itmektir.

böyle bir din mi kötülüğün kaynağı?

"bir insanı öldürmek bütün insanları öldürmek gibidir." diyen bir din mi kötülük kaynağıdır.

bakara suresinde "din savaş sebebidir" diyenlere çok güzel cevap verilmiştir.

bu surede müslümanlara sadece güvenliğinizi sağlamak için saldırabilirsiniz ya da onlar size saldırırsa kendinizi savunabilirsiniz denmiştir.

islam savaş hukukuna göre 4 ilke vardır.

bu ilkeler:

1-haklı savaş gerekçesi
2-adli savaş ilkesi
3-savaşta aşırı gidilmemesi ilkesi
4-sulh ve barış ilkesi

islam dinine kötülük kaynağı diyen arkadaşlar öncelikle bu ilkeleri öğrensinler ancak öğrenme gayretinde bulunmayacaklarından burada kısa ayet veya hadislerle bu ilkeleri açıklamayı kendime görev bilirim.

haklı savaş gerekçesi:

savaşa ancak müslümanların can ve mal güvenliğini sağlamak, hak ve hürriyetlerini korumak, islama ve islam ülkelerine yönelik saldırıları önlemek amacıyla başvurulacağını hükme bağlamış ve meşru gördüğü bu savaşı da diğerlerinden ayırmak için ona cihad adını vermiştir

adli savaş ilkesi:

bu ilkeler savaşta saldıran tarafa yönelik bir ilkedir. ve islamiyette düşmanı öldürmek yerine düşmanı kazanmak esastır. bu ilkeye göre öncelikle karşıda müslümanlara zarar veren taraf islamiyet'e davet edilir eğer red edilirse tazminat (cizye) istenir eğer bunu da kabul etmezlerse savaş açılır. ancak savaştaki tek hedef düşman askerleridir.

savfan ibnu assal savaşa gönderilirken anlattığına göre hz. muhammed ona şu talimatı vermiştir:

“allah’ın adıyla, allah yolunda yürüyün.allah’ı inkar edenlerle savaşın, işkence yapmayın, ahdinizi bozmayın. ganimeti çalmayın, çocukları öldürmeyiniz”

savaşta aşırıya kaçmama ilkesi:

bu ilkeye göre savaşta dahi aşırıya kaçılmaz. düşmana eziyet edilmez. sadece gerekilen neyse o yapılır.

bu husus, şu ayet-i kerime ile beyan burulmuştur:
“size karşı savaş açanlara, siz de allah yolunda savaş açın.sakın aşırı gitmeyin, çünkü allah aşırı gidenleri sevmez” (bakara sûresi,190)nitekim bir başka ayette de şöyle buyrulur:“ kim size saldırırsa siz de ona misilleme olacak kadar saldırın. allah’tan korkun ve bilin ki allah müttakilerle beraberdir” (bakara sûresi, 194)

ve son ilke, sulh ve barış ilkesi:

islamiyet dininin bir anlamı da dediğim gibi huzur ve barıştır. islam karşı taraf barış teklif ettiğinde aynı şekilde karşılık vermeyi öngörür.

nitekim: “sulh (daima) hayırlıdır”(nisa sûresi,128)

“eğer onlar (savaştan) vazgeçerlerse,(şunu iyi bilin ki)allah gafur ve rahimdir”(bakara sûresi,192)

“şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur”(bakara sûresi,193) ayeti de sulhun önemini vurgulamaktadır.

aslında bunların dışında "esirlere iyi muamele" şeklinde bir ilke daha vardır ancak buraya kadar dahi okuyanın olduğunu sanmadığımdan yazma gereği duymadım. ancak gene de bu dine kötülük kaynağı diyenlereson bir şey anlatmak isterim.

Tanrı'nın son elçisinin bir hikayesi:

müşriklerle yapılan bir savaşta, savaş meydanına bir köpek girer. hz.muhammed ise köpeği gördüğünde etrafındaki askerlere emir verir. onu korumalarını söyler ve bunun için o an 6 sahabeyi görevlendirir. sahabeler başarıyla hayatlarını tehlikeye atarak şaşkına dönmüş köpeği savaş alanının dışına çıkarır ve peygamberlerinin yanına onlara saldıranlara karşı kendilerini savunmak için geri dönerler.

şimdi hiçkimse ama kimse bu din kötülük kaynağı diyemez.

"ey iman edenler, hepiniz topluca "barış ve güvenliğe (silm'e, islam'a) girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. çünkü o, size apaçık bir düşmandır." (bakara suresi, 208

"allah barış yurduna çağırır ve kimi dilerse dosdoğru yola yöneltip-iletir... (yunus suresi, 25) "

öldürmemeyi, çalmamayı, kötü düşünmemeyi, dedikodu yapmamayı, fesat olmamayı emreden bir din ve böylesine barışa yönelik ayetleri olan bir dini kim nasıl savaş sebebi olmakla suçlayabilir.

islamiyet barış dinidir. ve müslümanın kendisinden olmayana da saygısı vardır.

ancak bu saygı sadece inançlarına saygı gösterene görünür...

eğer okuduysanız teşekkür ederim.
hapı yutmuş adamın tanımıdır.
güncel Önemli Başlıklar