bugün

jonathan santloferin yazdığı bir cinayet romanıdır.
Beyindir. Korku beyinde başlar ve beyinde biter.
bence eskiden kalma bir alışkanlıktır. insan vahşi doğadayken her daim tehdit altındaydı ve bu korku onu uyanık olmaya, düşünmeye, plan yapmaya itti. hatta korkunun insanın akli gelişiminde büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. ama tabi kimse siklemiyor orası ayrı.
Beyinsel bir bölgeden gelir.
"Time dergisi, son sayısında işlediği korku ve endişe dosyasında, korkunun insana ne kadar zararlı olabileceği ve korku girdabına girildiğinde neler yapılması gerektiğini bilimsel araştırmalar ışığında değerlendiriyor. Körfez Savaşında Irakın israile düzenlediği Scud saldırılarında ölen yaklaşık 100 kişinin katili Saddamın füzeleri değil, aşırı stresin neden olduğu kalp kriziydi. Bu örnek, korkunun neden olduğu stresin kişiyi öldürebilecek kalp krizlerini tetikleyebildiğini ortaya koyuyor. Dünyada her geçen gün artan siyasi gerilim, insanoğlunun içine endişe tohumları ekiyor. Ve en ufak bir uyarıcıyla tetiklenen kronik endişe, kişinin ölümüne bile neden olabiliyor. 11 Eylül vücut kimyasını bozdu 11 Eylül saldırılarının ardından yapılan bir araştırmada da, özellikle kalp hastalarında her zamankinin iki misli oranda ve öldürücü sayılabilecek nitelikte kalp ritm bozukluğu belirlendi. New Jersey Robert Wood Johnson Tıp Okulundan Dr. Afton Hassett ve Leonard Signal, "Kronik üst düzey alarm durumunda yaşıyoruz. Tehlike her an, her yerden herhangi bir uyarı olmadan gelebilir" diyerek insanoğlunun, 21. yüzyıl insanının ruh halini özetliyor."