bugün

divan edebiyatında kullanılan bir mazmundur. gizli hazine anlamına gelir.
arapçadan dilimize geçmedir. arapçadaki anlamı hazinedir. kenzül arş diye bir dua vardır.
islamiyet bir hırsızın, bir fahişenin veya herhangi bir günahkarın hak ettiği cezadan bahsederken böyle dehşet dolu ifadeler kullanmamıştır ve kuran-ı kerim'deki cehennem tehditlerinin çoğu kenz biriktirenlere yöneliktir:



"sana neyi infak (harcama, sarfetme, paylaşma) edeceklerini sorarlar. de ki: ihtiyaç fazlasını" (bakara; 2/219).



"ey iman edenler! hahamların ve rahiplerin birçoğu, insanların mallarını hem haksızlıkla yer, hem de allah yolundan alıkoyarlar.... altını ve gümüşü biriktirip de allah yolunda harcamayanları acı bir azabın beklediğini haber ver. o gün biriktirip yığdıkları ateşte kızartılacak ve alınları, böğürleri ve sırtları onlarla dağlanacak. işte bu bencilce biriktirip yığdıklarınız; haydi tadın bakalım denecek." (tövbe suresi 34/35. ayet.)



"kaş göz işaretleri yaparak alay edenin vay haline! vay haline o boyuna mal istif ederek sayıp durana! sanır ki malı kendisini ebedileştirecek. hayır! o yalayıp yutan bir vakuma atılacak. bilir misin nedir yalayıp yutan vakum? allah'ın cayır cayır yanan ateşidir. öyle ki alevleri yürekleri dağlayacak. cehennem üzerlerine kilitlenecek. yüksek kapılar üzerlerine kapanacak." (humeze; 1-9)



"zenginler mallarını yanlarındaki ile eşit hale geliriz diye paylaşmıyorlar. allah'ın nimetini mi inkar ediyor bunlar" (nahl; 16/71).



"bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış elebaşılarına (iyilikleri) emrederiz; buna rağmen onlar orada kötülük işlerler. böylece o ülke, helâke müstahak olur; biz de orayı darmadağın ederiz. (isra/16)



"ölüp de arkasında kenz bırakan kişi, kıyamet günü bıraktığı o kenz, gözlerinin üstü simsiyah kocaman kel bir yılana dönüşür ve onun ardına düşer. kişi; 'ne oluyor sana, ne istiyorsun benden?'der. yılan; 'öldükten sonra geriye bıraktığın kenz'inim' der ve o kisbyi takip eder; ağzıyla elini lime lime ederek çiğner, sonra da gövdesini kırıp çiğnemeğe başlar"



(buhâri, tefsîru sûre (3), 14, hayl, 3; müslim, zekât, 27, 28; nesâî, zekât, 2, 6; ibn mâce, zekât, 2)...




islam terminolojisinde zekat veya sadaka vermekten tamamiyle ayrı olarak tutulmuş olup maddi değeri olan mal veya hazine anlamına gelir ve biriktirilmesi ayet ve hadislerle kesin bir dille yasaklanmıştır.