bugün

(bkz: kelebekler filmi)
ergen bir madrigal şarkısıdır.

evet bu ergen şarkısı beni defalarca vurdu. içimdeki saf sevgiyi çıkarmayı başardı. karakterimden uzaklaştırdı. kararlarımı etkiledi. 2021 en çok dinlediğim listemde bu saatte kendi evimden uzakta bir yerde beni yakaladı. beklemediğim anda vurdu. garip bir şekilde bana lise yıllarımı hatırlatıyor. eski saf beni. lan bir şarkı hem de siktirboktan bir grubun siktir boktan şarkısı ne çok şey hatırlattı bana. insan bazen hisle doluyor ya. mutluluk değil de his böyle. çok hissediyorsun, bu şarkı bana onu yaptı şuan. son derece realist bir adam olan beni. ''hayır yarram içinde çok romantiksin işte'' mottosuyla vuruyor amk.

ya hayatta en sevmediğim şey savrulmak ya. sonucu bilmek istiyorum. hesaplamak istiyorum. bu şarkı beni savuruyor amk.

yıllar yılı gelen sözlük hayatımın en boş en anlamsız en işe yaramaz tanımını yazdım sanırım. niye öyle oldu? özür dilerim kendim. bugün böyle oldu. düz yazıda uyak falan yapıyorum en iyisi burada sonlandırayım hiç iyi bir yere gitmiyor bu girdi.
bir madrigal şarkısıdır. sözleri aşağıdaki gibidir;

Tek kurtuluş yolu günbatımına doğru
Yok elinden tutan, yardımına koşan
Kendinden başka kimseyi düşünmeyen insanlardan
Kurtulsak yeter. Nere ne farkeder?
Ömrü kısa renkli kelebekler gibi, ateşe uçarız belki
Yoksun bir umut, bizim olacak
Eğer bir gün geri dönmek istersen
Çok uzaklara gidememişsen olur
Ama ben aniden
Kaybolurum, kendimi unuturum
Ama alışırım, yine de karışırım
Yokluğuna, boşluğuna
Umutsuz bir melodrama
Gökyüzü nasıl güzel
Uçarken görecekler bizi
Bizi sarıp sarıp sarıp
Rüzgara verecekler ikimizi
Bu sabahların ardından
Eşsiz bir düşüş, bize kalan
Eğer o gün beni istememişsen
Bunu çok sonra görebilmişsen olur

dinlemek için ; https://www.youtube.com/watch?v=sE16hgTOygY
doğal bir zerafet güzelliktir. bu güzelliği yüzünden yakalanırlar ve öldürülüp çeşitli yollar ile raptiye yardımıyla panoya yapıştırılıp koleksiyonunu yapanlar vardır.

kelebeği öldüren güzelliğidir.
sanıldığının aksine 1 gün değil 1 hafta ile 1 yıl arasında yaşayan hayvanlardır. kelebeklerin ''Bir gün yaşıyor" hikayesi ise mayıs sineğinden gelmektedir.
Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar.
Tavukların bomba gibi patladığı garip bir film.
Uzun süre aramıştım bu filmi ama netflix'e gelmiş bile( ne zaman gelmiş bilmiyorum). izleyeyim bari sonra yazarım yorumumu.

Izledikten sonra edit: durum komedisi içeren sahnelerde acayip güldüm. Büyük abi'yi beğendim. Bartu ve küçük kardeşte iyilerdi oyuncu olarak.

Sanat filmi kafasında bir film değil. Bir hikâyesi ve bir durum anlatma kaygısı güdüyor diyebiliriz. Biraz o arada kalma durumunu yaşar mı diye düşünmüştüm ama öyle bir şey gözüme çarpmadı.
--spoiler--

Yolda mola vermek için durduklarında, cemal birine yol soruyor, adam arkasına dönüyor ama cevap vermeden sigarasından bir fırt daha alıp gidiyor. O tolga karaçelik’in ilk filmi olan gişe memur’undaki, şehirler arası bir firmada gişe memurluğu yapan kenan karakteridir.

--spoiler--
metafor var ama siyasi metafor yok. ayrıca neden olsun her filmi öyle olmak zorunda mı.

ilginç bir film olmuş, orijinal değil hikayesi, karakterler özenti, derinliksiz ve anlamsız ama nispeten eğlenceli işte.
O müthiş finali olmasa oyuncu performansları haricinde beş para etmez bir film derdim ama finalin bir kara komediye yakışır şekilde yapılmış olması izledikten sonra sizi pişman etmiyor. Tam anlamıyla bir kara komedi de değil tabii ki, daha ziyade absürd komedi bu bakımdan fazla sevmedim, işin ciddiyeti kaçmış, içki muhabbetleri ise sıkıcıydı. Övülmesi gereken kısım ise sürekli benzer nitelikte önümüze konan aile komedisi yada draması türü filmlere ayak uydurmuyor olması, yeni bir şey denenmiş ve başarılı da olunmuş. imanını kaybeden imam ise efsaneydi *
netflix üyeligim var, blu tv de var. ama bu filmi yarın uçakta izlemek istiyorum yani indirmek. telefona iniyor ama laptopa inmiyor. yardımcı olabilecek arkadaşlar mesaj atarsa sevinirim.
Bazen bazı insanların etrafa saçtıkları.
--spoiler--

Allah lükstür lüks

--spoiler--
hz. ibrahim bile şüpheye düşer.
görsel

ilginç bir tolga karaçelik filmi.

'Sanat filmi' denen uyduruk bir tabir vardır, tamamen saçmalıktan ibaret olsa bu tabiri kullanan onca insan var. evet, kelebekler bir çok açıdan bir sanat filmi. daha da önemlisi şu, kelebekler bir sinema filmi. Son yıllarda bir filme sinema filmi demek zorlaştı, bu yüzden sinema filmi demeyi seçiyorum ben 'sanat filmi' demek yerine. çünkü, zaten sinema bir sanattır. 'sanat filmi' de bu yüzden zırva bir tabirdir.

ilginç dedim, çünkü bir çok acidan ilginç bir film kelebekler. gerek konuyu işleyişi, gerek karakterlerin derinliği, gerek anlatmak istediği sıkıntısı.

son bir kez tekrar etmekte fayda var, tolga karaçelik bir sinema filmi yapmak istemiş ve yapmış. çok da güzel olmuş.
sevdiğim Tolga Karaçelik filmi. türkiye'de çok az yapılan en iyi kara mizah, absürd komedi örneklerinden biri.

--spoiler--

Uzaya gitmemiş astronot, sevilememiş kadın, ünlü olamamış aktör, psişik muhtar, dua edemeyen imam.

"nooooldu tavuk mu patladı!!!"
Düşünüyorum da geçen sene fena olmayan yerli filmler çıktı. Ölümlü Dünya, ne kadar 2017 aralık olsa da ve çok çok iyi olmasa da kalbur üstü olan Aile arasında ve Kelebekler. Kelebekler kesinlikle çok başarılı ve izledikten sonra yerli sinemaya dair ümitlerimi biraz olsun yeşerten bir yapım oldu. Hoş Ölümlü Dünya ile de baya coştum ben, ama Kelebekler bambaşka bir noktaya oynuyor.

Filmi net olarak tanımlamak baya imkansız, ama bizim nitelikli olarak yapılan genel tarzdaki filmler alınıp başarılı bir komedi sosuyla harmanlayarak şahane bir lezzet çıkartmış Tolga Karaçelik. Filmi bağımsız bir film olarak değerlendirsek bir dert, aile içi dertleri anlatıyor desek bir dert, komedi desek bir dert, öyle bir filmdi işte desek bambaşka bir dert. Geçişler aslında oldukça sert ve çarpıcılar. Fakat bu öyle ustalıkla yapılmış ki size yapmacık gelmesindense filmi daha zevkle izlenebilir ve anlık olarak kendisini yenileyen bir film olarak lanse ediyor. Haliyle de temposu en sonlara doğru çok başarılı giderken sonlarda benim için hafiften tökezliyor, yine beğeneninin beğeneceği bir durum, fakat ben o Tolga Karaçelik'in tutturduğu tonu çok beğenmiştim, ondan klasik formüle dönülmesi biraz tadımı kaçırmadı değil.

Filme dair galiba tek sıkıntım Nazan Öncel şarkısının çaldığı sahne. O sahnenin bir amacı var, ama uygulanış daha farklı olabilir miydi bilmiyorum. Spoiler olacak bir durum olduğu için yazmak istemiyorum açıkcası, genel olarakta filme dair eleştirilerin odağı o sahne olmuş.

Valla aşırı mutluyum ben bu filmden. Nuri Bilge Ceylan'ların, Zeki Demirkubuz'ların götürdüğü o sinema ne kadar kaliteli olsa da hiç bana hitap etmiyor. Öbür tarafta da formülize dandik yerli yapımlar vardı ve gönül rahatlığıyla yerli film ve yönetmen övemiyordum. Tolga Karaçelik sanıyorum ki özellikle bu filmiyle birlikte benim rahatlıkla övebileceğim ve gelecek işlerini takip edebileceğim bir yerli yönetmen oldu. izleyin izlettirin bu filmi, çok ekstrem beklentileriniz yoksa tabii ki.
Filmi hem çok beğenmiş hem de ağlamalı olmadığı için aşırı sinir olmuştum ve sinirden ağlamıştım.

Tam trajedi diyorum, oley diyorum, acıdan besleniyorum, gözlerim doluyor; tavuklar patlıyor, ne bileyim babanızın bana borcu vardı diyor.

Beğendiğim ilk sahnesi şuydu, burası spoiler içerebilir, artık durun:
Astronot televizyon programında protesto için kıyafetini yakarken söyleyecek bir şey bulamayan sunucunun "üstünüzdekiler devletin malı mı?" Demesi. ilk ama kesinlikle son değil.

Tavsiye ederim izlemenizi. Ama salya sümük bir şeyler arıyorsanız yanlış adres.
sinemada izleme fırsatı bulamamıştım.

bir keresinde bursa'da bir arkadaşımla internetten bakıp hangi sinemada gösterildiğini öğrenmiş, sonra sinemanın yolunu tutmuştuk. ama gittiğimizde baktık ki film yok! bilet kesen kıza sorduk, internette burda gösteriliyor yazıyor dedik. ne derse beğenirsiniz?! "internette yazan her şeye inanmayın!" o kadar haklıydı ki bir şey diyemeden ayrılmıştık oradan.

geçen gün izleme fırsatı buldum. gülerken insanda ağlama isteği uyandıran bir film. üç kardeşin yol boyu yaşadıklarını, geçmişleriyle hesaplaşmalarını, arabanın dikiz aynasında bıraktıkları her şeyin muhasebesini anlatıyor tolga karaçelik. duygu geçişleri keskin. oyuncular kendilerine biçilen rollerin hakkını vermiş, özelllikle tuğçe altuğ. ayakta alkışlanacak bir performans sergilemiş.

gişe memuru filmine yapılan atıf çok güzeldi.

kardeşlerin bir araya gelmesi, bir türlü dikiş tutturamadıkları hayatlarından uzaklaşmaları, şimdi artık bazı şeyler yolunda gidecek hissiyatı uyandırdı ilk başta. fakat aklımın bir köşesinde bunlar sonra yine eski hayatlarına dönecek düşüncesi kımıldanıp durdu hep. bu beni film boyu hüzünlendirdi. keza öyle de oldu. çünkü hepsi sırtını dönüp yürüdüğünde gidecekleri yer belliydi: eski hayatları.
aslında oturup adam akıllı bir şeyler yazmak isterdim film hakkında ama telefonla hızlı hızlı ve çok düşünmeden ancak bu kadarı oluyor.
tadı güzeldir. yemenizi tavsiye ederim.
Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar.
izlemek istiyorum bu filmi. malum ortamlara düşünce uyandırsanıza.
aşırı derecede wes anderson esintisi gördüğümüz film.
güzel filmdi. drama, komedi, ince espriler felan tam yerinde idi. son zamanlarda izlediğim en iyi türk filmleri arasında yerini almıştır.

--spoiler--
bence toplanıp o 500 tl borcu ödemeliyiz.
--spoiler--