bugün
- sözlük kızından gelin olmaz8
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim15
- cumaya gidenlerin çok azalması22
- ayça tilki9
- bik bik'in balona binmesi34
- vatandaşlık farkı alan otel19
- anın görüntüsü16
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız10
- aleyna tilki'nin en seksi fotoğrafı8
- alınan en güzel iltifat11
- bir kadının yemek ısmarlaması14
- ideal duş alma sıklığı14
- türkiyede çok abartılan arabalar14
- futbolcu ismiyle nick almak10
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim8
- icardi190524
- artificialintelligence15
- icardi1905 silik olsun kampanyası28
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- yol bitimindeki kuytu mekan8
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- erkeğe ne hediye alınır31
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- uzağı göremeyen insan10
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım28
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- integralin müfredettan kaldırılması15
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı21
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş8
On dokuzuncu yüzyıl Osmanlı devlet adamı ve şâiri. asıl adı Muhammed izzet Molla olup Tanzimât öncesi Divan Edebiyatının son temsilcilerindendir.
Zülfündedir benim baht-ı siyahım
Sende kaldı gece gündüz nigâhım
incitirmiş meğer ki seni âhım
Seni sevdim odur benim günahım
Aşkını saklarım gönlümde nihan
Gizlice gizlice ağlarım heman
El gibi cefadan söylemem figan
Seni sevdim odur benim günahım
Müptelayım senin ahu gözüne
Bakıp bakıp ah ederim yüzüne
Anladım uymuşsun eller sözüne
Seni sevdim odur benim günahım
Zülfündedir benim baht-ı siyahım
Sende kaldı gece gündüz nigâhım
incitirmiş meğer ki seni âhım
Seni sevdim odur benim günahım
Aşkını saklarım gönlümde nihan
Gizlice gizlice ağlarım heman
El gibi cefadan söylemem figan
Seni sevdim odur benim günahım
Müptelayım senin ahu gözüne
Bakıp bakıp ah ederim yüzüne
Anladım uymuşsun eller sözüne
Seni sevdim odur benim günahım
On dokuzuncu yüzyıl Osmanlı devlet adamı ve şâiri. Muhammed izzet Molla, Konyalı Mustafa Efendinin evlâdından olan Muhammed Sâlih Efendinin oğludur. 1785 târihinde istanbul'da doğdu. Tanzimât öncesi Divan Edebiyatının son temsilcilerindendir.
Zamanının usûlüne göre din ve fen ilimlerini tahsil ettikten sonra, ilmiye sınıfına girerek istanbul'da Galata Kadılığına kadar yükseldi. Babası Sâlih Efendi 1799 (H. 1214)da vefat edince birçok sıkıntılar çekti. Hattâ bir gün sabahleyin intihâr etmeye karar verip evinden çıkmıştı. Bir kayığa binip Kuruçeşme sâhilinden geçerken penceresi önünde Sâib Dîvânı'nı incelemekte olan meşhur Hançerli Bey, bu gencin zarîf hâlini görünce bir beytin açıklamasını ricâ etmişti. izzet Molla dalmış olduğu ümitsizlik fırtınasından sıyrılarak, beyti pek güzel açıkladı. Hançerli Bey onun ilmine ve irfanına hayrân kaldı. Böylece izzet Molla intihar gibi büyük bir günahtan kurtulmuştu. Bu zât, onu ileride Hâlet Efendiyle tanıştıracaktır. Bu sıralarda on dört yaşlarında olan izzet Molla, edebiyatla meşgul olan enişteleri Meş'alecizâde Esad Efendi ile Kadıasker Moralızâde Hâmid Efendinin himâyesinde büyüdü. ilmiye mesleğindeki ilk vazifesi 1809'da Bursa Müfettişliğidir. izzet Molla, hemen az bir süre sonra Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın torunlarından bir hanımla evlendi. Bu evlilikten dört erkek çocuğu oldu.
Bunlardan birincisi, Tanzimât devri sadrâzamlarından meşhur mason Fuâd Paşadır. izzet Molla, Hâlet Efendiden başka, Şeyhülislâm ismet Beyzâde Ârif Hikmet Efendinin de dikkatini çekmişti. Sultan ikinci Mahmûd Hanın da iltifâtlarına mazhar olmuş, bu sebeple sık sık saraya dâvet edilmiştir. Serbestçe konuşmaları, pâdişah tarafından lâtife kabul edilir, azarlanmazdı.
1825'te Mekke-i mükerreme kâdısı, 1826'da ise istanbul pâyesi verildi. Haremeyn, sonra 1827'de eyâlet tevzî defteri müfettişi oldu. Rus Harbine taraftar olmadığı için aynı yıl Sivas'a sürüldü. Sonra haklı olduğu anlaşılınca, affı için ferman çıkarıldı. Ancak ferman yoldayken, Ağustos 1829'da kırk dört yaşında vefât etti. Önce Sivas'a defnedildi; sonra kemikleri istanbul'a getirilerek Atpazarı'nda Canbaziye Mahallesinde, Mustafa Bey Mescidi avlusundaki âile mezarlığına defnedildi. Babası da orada medfundur. Nüktedan, zekî ve hoşsohbet bir zât olup, Mevlevî tarikatına mensuptu.
Edebî şahsiyeti ve tesirleri: Devrinin ilim ve edebiyat dünyâsı içinde tanınıp, îtibâr kazandı. Bu vaziyet ilim ve irfandaki kudretini gösterdiği gibi şiir ve edebiyattaki üstün seviyesini de ifade etmektedir. Kasidelerinde Seyyid Vehbi ve Nef'i tesiri görülür. Mevlevî olması dolayısıyla Mevlânâ'dan sık sık bahseder. Divan şâirlerinden Fuzûlî, Rûhî-i Bağdâdî, Nedim ve Şeyh Gâlib'e meyleder. Aynî, Neş'et, Beliğ, Nazim, Nevres ve özellikle Şeyhülislâm Ârif Hikmet Efendi gibi şâirleri taklit ederdi. Divan edebiyatı geleneğine bağlıdır. Kâfiye ve mazmunları orijinal olması bakımından zamanındakilerden ayrılır. Savunduğu fikirleri zengin hayalleri arkasında saklamasını bilir. Divan edebiyatının son orijinal şâirlerinden sayılmıştır.
Eserleri:
1. Devhat-ül-Mehâmid fi Tercemet-il-Vâlid: Babasının biyografisidir.
2. Gülşen-i Aşk: Tasavvufî, sembolik bir mesnevîdir.
3. Mihnet Keşan: Keşan'a sürgüne gidişini ve dönüşünü anlatan bir mesnevîdir.
4. Dîvân-i Bahr-i Efkâr: Bu eserini (Dîvân'ını) Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî hâtırasına kaleme almıştır. Bu dîvânında Mevlâna'ya olan bağlılığını;
Molla-yi Rûm'un kemter gedâsı
Etdikde nazmın tanzîme himmet
Her bir gazelde nâm-ı şerifin
Yâdıyla kıldı arz-ı muhabbet
mısralarıyla ifâde etmiştir. 1839 (H. 1255)da Mısır'da basılmıştır.
5. Lâyiha: izzet Molla'nın siyâsî konularda, devlet işleri ile ilgili bir eseri olup, dili sâdedir.
6. Dîvân-ı Hazân-ı Âsâr: Olgunluk dönemine ait şiirlerini ihtivâ eder. Bu Dîvân'ını, Şah-ı Nakşibend'in hâtırası için kaleme almıştır. Bu Dîvân'ındaki:
Rûhî fedâk ey gül-i gülzâr-ı Nakşbend
Oldum hezâr cânım ile zâr-ı Nakşbend
Evvelki oldu ârif-i Rûm'un avârifi
Dîvân-ı diğerim ola âsâr-ı Nakşbend
mısraları da bu numûnelerden birisidir. 1841 (H. 1257) de istanbul'da basılmıştır.
7. Şerh-i Elgâz-ı Râgıb Paşa: Meşhur Râgıp Paşanın bâzı muammalı beyitlerinin açıklaması olup, bu eseri basılmamıştır.
http://www.dallog.com/tdsa1/kececizadeizzet.htm
Zamanının usûlüne göre din ve fen ilimlerini tahsil ettikten sonra, ilmiye sınıfına girerek istanbul'da Galata Kadılığına kadar yükseldi. Babası Sâlih Efendi 1799 (H. 1214)da vefat edince birçok sıkıntılar çekti. Hattâ bir gün sabahleyin intihâr etmeye karar verip evinden çıkmıştı. Bir kayığa binip Kuruçeşme sâhilinden geçerken penceresi önünde Sâib Dîvânı'nı incelemekte olan meşhur Hançerli Bey, bu gencin zarîf hâlini görünce bir beytin açıklamasını ricâ etmişti. izzet Molla dalmış olduğu ümitsizlik fırtınasından sıyrılarak, beyti pek güzel açıkladı. Hançerli Bey onun ilmine ve irfanına hayrân kaldı. Böylece izzet Molla intihar gibi büyük bir günahtan kurtulmuştu. Bu zât, onu ileride Hâlet Efendiyle tanıştıracaktır. Bu sıralarda on dört yaşlarında olan izzet Molla, edebiyatla meşgul olan enişteleri Meş'alecizâde Esad Efendi ile Kadıasker Moralızâde Hâmid Efendinin himâyesinde büyüdü. ilmiye mesleğindeki ilk vazifesi 1809'da Bursa Müfettişliğidir. izzet Molla, hemen az bir süre sonra Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın torunlarından bir hanımla evlendi. Bu evlilikten dört erkek çocuğu oldu.
Bunlardan birincisi, Tanzimât devri sadrâzamlarından meşhur mason Fuâd Paşadır. izzet Molla, Hâlet Efendiden başka, Şeyhülislâm ismet Beyzâde Ârif Hikmet Efendinin de dikkatini çekmişti. Sultan ikinci Mahmûd Hanın da iltifâtlarına mazhar olmuş, bu sebeple sık sık saraya dâvet edilmiştir. Serbestçe konuşmaları, pâdişah tarafından lâtife kabul edilir, azarlanmazdı.
1825'te Mekke-i mükerreme kâdısı, 1826'da ise istanbul pâyesi verildi. Haremeyn, sonra 1827'de eyâlet tevzî defteri müfettişi oldu. Rus Harbine taraftar olmadığı için aynı yıl Sivas'a sürüldü. Sonra haklı olduğu anlaşılınca, affı için ferman çıkarıldı. Ancak ferman yoldayken, Ağustos 1829'da kırk dört yaşında vefât etti. Önce Sivas'a defnedildi; sonra kemikleri istanbul'a getirilerek Atpazarı'nda Canbaziye Mahallesinde, Mustafa Bey Mescidi avlusundaki âile mezarlığına defnedildi. Babası da orada medfundur. Nüktedan, zekî ve hoşsohbet bir zât olup, Mevlevî tarikatına mensuptu.
Edebî şahsiyeti ve tesirleri: Devrinin ilim ve edebiyat dünyâsı içinde tanınıp, îtibâr kazandı. Bu vaziyet ilim ve irfandaki kudretini gösterdiği gibi şiir ve edebiyattaki üstün seviyesini de ifade etmektedir. Kasidelerinde Seyyid Vehbi ve Nef'i tesiri görülür. Mevlevî olması dolayısıyla Mevlânâ'dan sık sık bahseder. Divan şâirlerinden Fuzûlî, Rûhî-i Bağdâdî, Nedim ve Şeyh Gâlib'e meyleder. Aynî, Neş'et, Beliğ, Nazim, Nevres ve özellikle Şeyhülislâm Ârif Hikmet Efendi gibi şâirleri taklit ederdi. Divan edebiyatı geleneğine bağlıdır. Kâfiye ve mazmunları orijinal olması bakımından zamanındakilerden ayrılır. Savunduğu fikirleri zengin hayalleri arkasında saklamasını bilir. Divan edebiyatının son orijinal şâirlerinden sayılmıştır.
Eserleri:
1. Devhat-ül-Mehâmid fi Tercemet-il-Vâlid: Babasının biyografisidir.
2. Gülşen-i Aşk: Tasavvufî, sembolik bir mesnevîdir.
3. Mihnet Keşan: Keşan'a sürgüne gidişini ve dönüşünü anlatan bir mesnevîdir.
4. Dîvân-i Bahr-i Efkâr: Bu eserini (Dîvân'ını) Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî hâtırasına kaleme almıştır. Bu dîvânında Mevlâna'ya olan bağlılığını;
Molla-yi Rûm'un kemter gedâsı
Etdikde nazmın tanzîme himmet
Her bir gazelde nâm-ı şerifin
Yâdıyla kıldı arz-ı muhabbet
mısralarıyla ifâde etmiştir. 1839 (H. 1255)da Mısır'da basılmıştır.
5. Lâyiha: izzet Molla'nın siyâsî konularda, devlet işleri ile ilgili bir eseri olup, dili sâdedir.
6. Dîvân-ı Hazân-ı Âsâr: Olgunluk dönemine ait şiirlerini ihtivâ eder. Bu Dîvân'ını, Şah-ı Nakşibend'in hâtırası için kaleme almıştır. Bu Dîvân'ındaki:
Rûhî fedâk ey gül-i gülzâr-ı Nakşbend
Oldum hezâr cânım ile zâr-ı Nakşbend
Evvelki oldu ârif-i Rûm'un avârifi
Dîvân-ı diğerim ola âsâr-ı Nakşbend
mısraları da bu numûnelerden birisidir. 1841 (H. 1257) de istanbul'da basılmıştır.
7. Şerh-i Elgâz-ı Râgıb Paşa: Meşhur Râgıp Paşanın bâzı muammalı beyitlerinin açıklaması olup, bu eseri basılmamıştır.
http://www.dallog.com/tdsa1/kececizadeizzet.htm
güncel Önemli Başlıklar