bugün

karadenizin temiz yürekli çocuğu. sanatçıdan sanatçıya fark var derler ya öyle azizim. müzik sevdalısı vardır yeni albüm yapmasa dahi sesi duruşu takdire şayandır konserleri onbinleri doldurur. işte kazım koyuncu'da bu örneğin en güzel cevheridir. geç kazanılıp erken kaybedilen. karadeniz kültürü var olduğu sürece kalplerimizde olacaktır. huzur içinde yatsın.
her ismini gördüğümde gözlerimin dolduğu insanoğlu insan! hepiniz gidiyorsunuz erkenden iyi ve güzel insanlar! sende öylece gittin ya be kazım abi! o daha bi ayrı koydu.
geç tanıdığım güzel insanlardan biri.

fındık mevsiminde çalışıp, kazandığım parayla dido albümünü almıştım.
vcd denilen zımbırtı vardı o zamanlar.
sürekli dinliyordum, sabah akşam.
kazandığım ilk parayı, harcayıp harcayabileceğim en güzel şeylerden birine harcamışım.
gelevera deresi türküsünü en iyi söyleyen kişidir. ruhu şad olsun.
'bir daha onun gibisi gelmez' sözünü yakıştırabiliyorum ancak kazım abimize...
''Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar'a, ateş hırsızlarına, Ernesto "Çe" Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya.''

kazım koyuncu
karadeniz den çıkan nadir kaliteli insanlardan biri. yıllar önce ilkay akkaya nın konserinde ilkay, ilk olarak kazımla beraber söylemiş olduğu "ou nana" ezgisini söylemişti ve ben daha konserin ilk dakikasında kazım ı düşünerek ağlamıştım, bi çok izleyici gibi. allah rahmet eylesin güzel insan.
şarkısında olduğu gibi.
(bkz: aksi)
(bkz: nalet).
sadece aşk ve özgürlük için yaşayanlardan..

selamlar kazım abi.
"işte gidiyorum" dedi. gitti. dünya bütün pisliğiyle dönmeye devam etti. etmese miydi? nerdee dünyada o karakter! neyse... ne güzel ağabeyimizdin sen be kazım ağabey. seviyorum seni. sonsuz saygı benden.
aklımızdasın koca çınar.

da tun mita xendasoç (sana değil).
'Şarkılar politikadan, kurumlardan, sistemden daha güçlüdür. Hayatın sonuna kadar kalabilirler, temizdirler ve birçok güzel şeye sebep olabilirler. iktidarlar, sistemler yıkılabilir, devirler değişebilir, şimdi dünyayı yönetenler kısa bir süre sonra üstelik bütün kötülüklerine rağmen unutulabilirler..'

kazım koyuncu - 26 temmuz 2004

*

onu aramızdan fiziken kaybedişimizin 6. yılında saygıyla anıyor, allah'tan rahmet diliyorum..

kazimişi gzas vorert !
(bkz: efsane)
seni unutmayacağız şair ceketli adam.

kazim hokkut madeğellim...
özlüyoruz...
(bkz: işte gidiyorum)
devrimci ruhlu, asi karadeniz insanının hatta tüm insanların örnek alabileceği bir büyük sanatçıdır kendisi, karadenizlilerin ona karşı büyük sevgisi vardır, hatta diğer insanlara da karadeniz denildiğinde akla gelen ilk kişidir kazım koyuncu. nur içinde yatsın, dahada bişey diyemeyiz.
(bkz: karadeniz)
memleketimin yetiştirdiği en güzel insan.. v reisin de dediği gibi, düşünceler asla kurşun geçirmez, merak etme kazım abi.
gittiğin günden beri eskisi gibi değil dünya kazım'ım. karedenizin'in asi çocuğu, çok özledik seni bilesin. nur içinde yat, allah rahmet eylesin.
bugün aramızdan ayrılışın 6. yılı olan karadenizin güzel sesi.
işte gidiyorum deyip gittin. toprağın bol olsun.
nur içinde yatan şair ceketli çocuk... işte gidiyorum bir şey demeden arkamı dönmeden şikayet etmeden... gözleri nemlendiren..
allah rahmet eylesin.
6 yıl olmuş bugün.
gencecik yaşta aramızdan ayrılışının 6 yılı.
bir yazar arkadaşın attığı mesaj hatırlattı bunu bana.
utandım kendimden.
gündelik hayatın koşturmacasına, kargaşasına o kadar kaptırmışız ki kendimizi;
o kadar boş işlerle uğraşır olmuşuz ki;
gözlerimiz o kadar kör olmuş ki;
senin bile farkına varamamışız be abi.
affet n'olur bizi.

evet, bu gece utandım kendimden.
ve ağladım.

nur içinde yat, ruhun şâd olsun.
hangi gidiş seninki kadar üzdü ki?
hangi terkediş bu kadar yaktı canımızı?
biz bir tek sana ağladık be abi,
her 25 haziran aynı acıyı çeker mi insan?
her ölüm erkendir ama sen daha çok gençtin be abi,
daha çok şarkılar söyleyecektin,
daha çok yüreğimize dokunacaktı sesin,
daha çok radyodan dinleyecektik trabzonspor maçlarını,
yine yıkacaktık statükoyu,
yine getirecektik o kupayı trabzon'a
ve ben yine ağlayarak yazıyorum bu satırları..
nur içinde yat şair ceketli çocuk,
nur içinde yat en güzel trabzonspor'lu,
sana namus sözümüzdür, o kupa bir gün gelecek senin mezarına,
bir senin, bir de mehmedin...
gece, rakı ve kazım koyuncu. evet bu üçlüyle tanıdım ben üstadı. babam rakısını yudumlarken fonda sesi yankılanırdı evde. çocuktum, televizyonda önce hastalığıyla ilgili haberler dönmeye başladı. sonra madden bu dünyadan göçtüğü haberi...

6 yıl olmuş; liseli oldum, üniversiteli oldum ama hala gözlerimin önünde tanıştığımız manzara. gece, rakı ve şair ceketli çocuk.

huzurlu uyu üstad, biz buralardayız.