bugün

Gustav Meyrink in okumanızı tavsiye ettiğim, içinde 3 öykü bulunan kitabıdır.
Bu da sizi etkilesin diye eklendi.

Bütün hayatımın her tür beklemekten ve yine beklemekten -dinmek bilmez bir tür kanamadan- ibaret olduğunu ve anı hissetmek için bana kalan zamanın saatlere bile vurulamadığını dehşet içinde fark ettim. O zamana dek hayatımın anlamı bellediğim şey bir sabun köpüğü gibi yok oldu gözlerimin önünde. Bakın, dünyada ne gerçekleştirirsek gerçekleştirelim, bunlar hep yeni bir bekleyişe, yeni bir umuda yol açar; bütün evren doğamamış bir şimdiki zamanın cesedinin saçtığı pis kokuyla dolu. Bir doktorun, bir avukatın, bir memurun bekleme odasında kapıldığımız o sinir bozucu zayıflığı hissetmeyen var mıdır? Bizim hayat dediğimiz şey, ölümün bekleme odasıdır. Birdenbire -o anda- zamanın ne olduğunu kavradım: Biz zamandan yapılma ürünleriz, maddeden oluşmuşa benzeyen ama akıp giden zamandan başka bir şey olmayan bedenleriz.
J. H. Obereit’ın Zaman Sülüklerini Ziyareti - Sayfa 25
golem adlı ünlü romanıyla tanınan yazar gustav meyrink'in gizem dünyasında geçen ve bunalımlı bir ruh halini yansıtan başarılı bir hikayesidir. balık avı için geldikleri yörede bilimsel gözlemlerle de vakit geçiren bir grup yaşlı başlı adamın aralarından birinin trajik tarikat geçmişini keşfetmesini konu alır.

ilaveten, ünlü yazar jorge luis borges'in babil kitaplığı derlemesinde yer alan ve yukarıda andığım hikaye de dahil 3 meyrink hikayesini kapsayan, dolayısıyla da hikayelerden birine atfen adlandırılan bir hikaye derleme kitabı.