bugün

küçüklüğümüzden beri hep duyduğumuz hikaye. tavşanla kaplumbağa yarış yapar, tavşan nasıl olsa kazanırım diye uyur, sonra kaplumbağa kazanır falan.çıkarılan ders de "rakibini küçümsememelisin"dir. hepimiz biliriz.

heh, o öyle değil işte. aslında sansür uygulanan bir hikayedir bu. işin aslı şöyle gerçekleşiyor;

tavşan kaplumbağaya karşı engellenemez bir aşk duymaktadır. her gece düşlerinde kaplumbağayı hayal eder, onunla evlenip çocuk yapma hayalleri kurar. onun o yavaş yavaş,kırıta kırıta yürüyüşü, namusuna düşkün kapalı kabuğu olmadan dışarı çıkmayışı, evine bağlılığı, o güzel yeşil pürüzsüz teni... hergün bunların hayaliyle yaşamaktadır tavşan. ancak gel gör ki "kahvedekiler ne der?" korkusuyla bir türlü açılamamaktadır. dışarıda hep ters davranmaktadır güzel kaplumbağaya. oysa ki bilir,kaplumbağa da ona karşı boş değildir. çeşme başından ona anlamlı bakışlar atar hep. ne yapsam ne etsem diye düşünür tavşan. alay eder gibi bir yarış düzenlesem, yarışırken başbaşa kalırız belki der. köyün meydanında durur, başlar dalga geçmeye. "kaplumbağa çok yavaş ehehe ehihi" deken kaplumbağa gelir. "o kadar da yavaş değilim." der, kırılmıştır. tavşan da "e o zaman yarış yapalım" der. kaplumbağa eğer tavşanı yenebilirse onu etkileyebileceğini, aşkına karşılık bulabileceğini düşünerek kabul eder. ertesi gün yarışa başlarlar. tavşan hemen önden koşar, daha önce planladığı yere varır, piknik sepeti, mumlar, çiçekler hazırlar.romantik bir ortam olmuştur. son olarak baş köşeye de"aşkım kaplumbağaya" yazıp koyar. kaplumbağayı heyecanla beklemeye başlar. bekler, bekler... kaplumbağa gelmez. tavşan, sonunda kaplumbağaya sahip olacağının düşüncesiyle sabırsızlanır. onu ters çevirip karnını okşamak hayaliyle yanıp tutuşur. şekilden şekile girer beklerken, en sonunda ağaca yaslanıp uyumaya başlar. nasıl olsa kaplumbağa bu romantik ortamı görünce onu öperek uyandıracaktır.

bu arada kaplumbağa çakallık yapar, bildiği bir kestirme yoldan bitiş noktasına gider. dolayısıyla tavşanı da, hazırlıklarını da göremez. kaplumbağa da düşünmektedir ki, bitiş noktasına ne kadar hızlı giderse, tavşan ona bitiş noktasında o kadar çabuk aşkını ilan edecektir. bu heyecanla uçar gibi gider, ancak bitiş noktasına vardığında görür ki tavşan ortada yok. "başına bir şey mi geldi acaba" diye meraklanırlar, beklerler. akşam olur, tavşan uyanmış, kaplumbağasının geldiğini, ama onu sevmediği için onu uyandırmadan gittiğini düşünmüştür. sinirle piknik sepetini tekmeleyip bitiş noktasına vardığında oldukça asabidir. kaplumbağa ona anlamlı bakışlar atar, aslında aşkını ilan etmesini bekliyordur ama tavşan yanlış anlar, hazırladığı romantik sofrayla dalga geçtiğini düşünür. diğerlerine belli etmemek için "uyuyakalmışım" der. sinirle "yoksa bu uyuşuk yenemezdi beni."diye ekler ama kimse tavşanı takmaz, herkes dalga geçer. tavşan da düşünür ki kaplumbağa herkese anlatmış, onlar da gizli gizli dalga geçiyorlar. kaplumbağaya ağza alınmayacak küfürler eder, tosbağa der, "senden nefret ediyorum orosbağa!" der.kaplumbağa da çok kırılır ve bir daha asla konuşmazlar. kadersiz aşıklar hiç kavuşamazlar...
kıssadan hisse: asla kestirme yolları kullanmayın, çünkü uzun yolda karşınıza çıkabilecek fırsatları kaçırırsınız...
sevişseler kim bilir neler olacaktır.
zıt iki karakter.
görsel
Tavşanın "kaplumbağa zaten beni geçemez" diye düşünerek uyuması samimiyet göstergesidir. Kaplumbağa ise fırsatçı bir şerefsizdir.
Bu ikilinin paradoksuda vardır. Kaplumbağa yarışa 50 metre önden başlar. Tavşan da arayı her dakika yarıya indirerek ilerler. Tavşan kaplumbağadan daha hızlı olmasına rağmen bir türlü geçemez. Çünkü her dakika arayı yarıya indirdiğinden geçmesi mümkün değildir.
görsel

(bkz: swh).