*fatih in genoa dükalığına verdiği imtiyazlarla başlayıp kanuni nin francois ya tanıdığı ticari haklarla pekişen ve osmanlı imparatorluğunu üç asır sonra buhar gücünden yararlanılması ve sanayi inkılabı ile beraber yarı sömürge haline getiren antlaşmalar bütünüdür.

baştan yalnızca ticari imtiyazlar tanınırken bir süre sonra adli kapitülasyon tanınmasıyla birlikte osmanlı imparatorluğu kendi topraklarında suç işleyen yabancıları yargılayamaz hale gelmiştir. hatta bir süre sonra kapitülasyon vermediği milletlerin uyruklarını da yargılayamaz hala gelmiştir, çünkü bu defa da imtiyazlı milletler diğer halkları himaye etmeye başlamışlardır.

son olarak yıkılmaya yakın bazı iktisadi kapitülasyonlar da tanınmıştır, lakin bunun asıl sebebi dış borçlar olmuştur. altı vergi nizamnamasi ve tütün rejisi gibi kuruluşlar tekel haline gelerek sömürü düzenine son çiviyi çakmışlarıdır.

gerçi bunlar yalan da olabilir, zira süper güçlere sahip abdülhamid han sultan muhtemelen bütün bunlara izin vermemiştir. zaten altı asır dünyaya hüküm süren bir imparatorluğun bir asır yarı sömürge olmasına imkan yoktur.

herkesin alman hayranılığıyla itham ettiği ittihat ve terakki hükümeti cihan harbine girilmesiyle beraber bir oldu bittiyle kapitülasyonları tamamıyle kaldırmıştır. elbette buna alman hükümeti bile itiraz etmiş, hatta said halim paşa tehdit edilmiştir, lakin arkasında durulmuştur. harbi umuminin bitişiyle vatan kahramanı sultan vahdettin kapitülasyonları yeniden tanımıştır.

sanılanın aksine lozan antlaşmasının da asıl önemli yanı bu kapitülasyonlardır. bazı gerizekalılar musul sende bozcaada bende diyedursun gazi ve ingiliz parlamentosunun üzerinde asıl durdukları kapitülasyonlar olmuştur. sonuçta lozan da gerçek zafer kazanılmış ve iki taraflı iptal sağlanmıştır.
sizden daha güçlü devletlere çıkardığınız yasalarla kendinizi teslim etmektir.

haziran 2013 te kabul edilen petrol yasası sayesinde osmanlı imparatorluğunuda dahil edersek tarihimizin yazdığı en büyük kapitülasyonlar bu yasa sayesinde yabancı devletlere verilmiştir. asıl talan, kıyım, doğa ve çevre katliamı ülkemizin hiçbir çıkarı ve menfaati olmadan bu sayede yapılacaktır. istedikleri arazide (tsk arazileri, milli parklar, özel şahıs alanları, sit alanları dahil) evlerinin arka bahçesi gibi oynayıp, petrolu bulup, getirisini kendi ülkelerinde tutup vatan toprağını sıçıp bıracaklardır.
osmanlıyı yıkıma götüren asıl neden.

kapitülasyonların verilmesi kanuni sultan süleyman dönemine rastlar.dikkat edin osmanlının duraklama dönemine girişi kanuni sonrasıdır.

elde ettiği imtiyazlarla avrupa nefes alırken ,osmanlı gerilemeye başlamıştır.
coğrafi keşiflerden sonraki yaşanacakları fark edemeyen kanuni, akdenizi eski ticari günlerine kavuşturmak istemiş fakat halen süren dışa bağımlı olmamızın temelini atarak, ekonomik hayatı felç etmiştir.
kötü değilir.

günümüzde de yabancı yatırımcıyı çekmek için çeşitli vergi/ teşvik paketleriyle yapılmaya devam edilmektedir.
Ezik lütfen.
Türkiyenin bugünkü ithalat ihracat alımındaki farkı özetleyen doların 5 i görmesini özetleyen olgudur.

Kapitülasyon demek yerli satıcının, dolayısıyla yerli ekonominin, dolayısıyla yerli alıcının, dolayısıyla devletin gücünün düşmesi demektir. Ticarette yerli her zaman avantajlı tutulmalıdır. Bu basit bir ekonomik gerçektir.

Türkiyenin de bugün yerli şirketler yerine ithal lüks ürünlere vergiyi iyice dayayıp, aynısının yerlisinin vergisini azaltıp, mesela laptopta monster ın casper ın vergisini azaltıp, yerli sektörleri şaha kaldırması ve ihracatımızı genişletmesi, ülkemizin para kazanmasını sağlaması gerekmektedir.
fatih patrikhaneyi istanbul'da bırakmasaydı, patrik şu sıralarda fellik fellik bir emlak komisyoncusundan diğerine koşarak kiralık ev bulmaya uğraşacak, bulamayınca'da yorganı ankara'ya serip küresel bir skandal ve krize neden olacaktı. bu krizi 1453 de, yani 569 yıl önce, görebilen fatih'e müteşekkiriz.
siyasal islam gibi... siyasal hristiyanlığı ilk kullanan imparator konstantin ve bizanstır...
(bkz: Eusebius) bu adamların en başında gelir.
patrikhane elinin altında demek, o cemaatten herkesin sözünü dinleyecek olduğu patriği elinin altında tutmak demektir. bakınız şimdi diyanet işleri başkanı ve konuşmaları gibi.

devlet adamı gözüyle akıllıca iş yapmıştır fatih. yoksa patrikhane fatihin zikinde olduğundan değil.