bugün

Dieter duhm'un 1970 de yazdığı mükemmel kitap. Asla dönemsel bir kitap değildir. Uzun gelecek yüzyıllara kadar uzanmaktadır. Bu kitabı bir çok arkadaşıma tavsiye ettim hatta gidip toptan alıp dağıttım. Bir psikoloji kitabı olmasının yanında toplumu, bireyi, aralarındaki ilişikliği, insanın biyolojik, kültürel, tarihsel, ve iktisadi faktörler ışığında sözüm ona burjuva ve/veya ilahi saptamalara karşı tokat gibi bir sosyopsikolojik analiz sunan ve sadece 200 küsür sayfalı kitap. Mutlaka okunmalı ve okutulmalıdır.

Kitabın içerik ana bölümleri,

korkunun psikolojik teorisi
kapitalizm bütün tipik özellikleri korku üretir
kapitalist toplumda korkunun ortaya çıkmasının ve yeniden üretilmesinin daha ayrıntılı anlatımı
korkunun bireysel sonuçları: kapitalist toplumun insanının niteliksel portresi
korkunun toplumsal işlenme biçimleri
kapitalizmde korku teorisi üzerine bazı sorular ve bunların cevapları
kurtuluşla ilgili bazı düşünceler

ana bölümlerin bir yığın alt başlıkları da vardır. sığmayacak diye yalnız ana bölümleri yazdım.
Korku üreten bir toplumda, nevrotik insanlarla nevrotik olmayanları kesin olarak ayırmak mümkün görünmüyor. "Sağlıklı" denen insanlar da hastalıklı -yani korkunun zorlamasıyla ortaya çıkan- karakter oluşumları taşıyorlar. Zaten toplumun tümü hastaysa, "sağlıklı olmak" hastalıklı durumun ortalama ve bu yüzden göze batmayan bir türü anlamına gelebiliyor.

Kapitalist toplum, hasta bir toplumdur. Kapitalist toplumun "sağlıklı" insanı, hasta oluşu dikkati çekmeyen birisidir.

Ne var ki o, aslında sonuna kadar hasta, bozuk ve sakatlanmış bir insandır. Hastalığı topyekün ve her yerdedir.

(arka kapaktan)
korku aracı olarak kullanılan en önemli şey dindir dinler kitlelerin afyonudur.
bir kitabı iki kez okuduğum pek olmamıştır. ama bu kitabı daha iyi sindirebilmek ve belleğime yerleştirebilmek adına bir kez daha okudum.
Kapitalist sistemin korku üreten ve kişiyi yontarak yalnızlaştıran mekaniklerini derinlemesine irdeliyor. Çok yerinde ve geçerliliğini halen koruyan doğru tespitleri var. kullandığı dil sade; kavram kalabalığına girmemiş. okurken not alıp yazmak istediğim tonla cümle ve paragraf vardı ama o kadar fazla ve güzeller ki kitabın bütün halde okunup incelenmesi gerekiyor derim.

genişletilmiş yeni baskısını tavsiye ederim, içinde aziz nesin'e ait güzel bir önsöz bulunmaktadır.