bugün

bir kadın yaşadığı cinsel deneyimle kirlenmiş namusunu kaybetmiş sayılır ya bazı sığırlara göre.
madem öyle biz erkeklerin en masumu bile haftada en az bir kez kaybetmiş olmuyor muyuz o namusu, sürekli kirletmiyor muyuz kendimizi elizabetle.
topuklu ayakkabısı , o ayakkabılar daima yanında olmalı.
eyşan olmamaktır.
namus geri kalmış toplumların kadına vurduğu kilittir. hatta öylesine bir kilit ki bu, erkeğin namusu bile kadın üzerinden okunur. aslında bu namusun bu denli vurgulanmasının altında da gene kadını dizginlemek ve onu hizaya getirmek vardır. mesela tarihe bakarsak kadının yüceltildiği tek alanın annelik olduğunu görürüz. kadının bu alanının yüceltilmesi gene namusla ilgilidir. bu anneliğin gene erkeğe hizmet ettiği gayet açıktır. çünkü anne ne yapar? eve bakar, çocuğu doyurur, kocayı da doyurur, evde durur, ev işidir, ev her şeyidir, namus önemlidir, namusu bir kadın anne bile olamaz, namus yoksa orospu olur gibi.

işte namus baskısı eninde sonunda kadını hizaya sokup ataerkilliğin hizmetine sokuyor.

o yüzden namus gibi salt bekarete indirgenmiş ve sürekli buradan kışkırtıcı bir bakışla kişileri belli hizaya sokmak yerine, ahlak gibi daha geniş açıdan bakmak lazım. sonuçta ahlak daha bütünseldir, birinin kalbini kırmamak bile ahlaklı bir tutumdur, birini öldürmemek, hırsızlık yapmamak, falan filan.

eğer namusa iş girerse tek çıktığı yer bekaret oluyor ve kadın eğer bakire değilse, namusuz pisliğin teki oluyor. oysa ne yaptı bu kadar namusuz olmayı hakkedecek?
seks yaptı.

saçma yani.
güncel Önemli Başlıklar