bugün

Türkiye'de olup olmadığına göre değişen olgu.
zor iştir azizim.
Her nerede olunursa olunsun, yanındaki insanla çocuğundan tut da eltisine kadar konuşabilme sanatı galiba.

Hastanedeyim. Annemin işinin bitmesini bekliyorum. Orta yaşlı 5 kadın var ve, şu an çocuklarını nasıl yetiştirdiklerinden, okulda çocuklarına diğerlerinin nasıl davrandığından filan bahsediyorlar. Ben çok iyi yetiştirdim çok ilgiliyim diyerek övünüyorlar.

Sadece burası değil sürekli denk geliyorum bu olaya.

Biz mi soğuğuz bunlar mı gereğinden fazla samimi anlamadım.
Bu devirde zor. Kapansan küfür. Acilsan küfür.
Her şeye rağmen sevdiğimdir.

En güzeli de bu erkek milleti sürekli kadın şöyle olur, böyle yapmalı deyip duruyor sen bi tarafına takmadan olmak istediğin gibi oluyorsun ya.. mithiş bi şiy ^^
tamamen savaşçı olmaktır. bir kere hep güçlü olmak zorundasın. sonra akıllı ve güzel de olmalısın. ve sabırlı bu böyle uzar gider.
gece 3'de eve dönersin tecavüzü hak etmiş olursun, kibar davranırsın aşık oldu derler, terslersin kezban derler, kapanırsın yobaz derler, açılırsın kaşar derler, evlenmek istersin bekaretini sorgularlar, boşanırsın kolay kadın olursun, kocan evi terkeder suçu 3-5 kilo fazlanda bulurlar.
çalışmak istersin fingirdemeye mi niyetlendin olur, aynı işi yapan erkek meslektaşından daha az kazanırsın, erkeklerin yattıkları kadın sayıları belirsizken, sen bir erkeği öpsen suç olur.

sahi kadın olmak niye bu kadar zor?
kadın olmak suç mu?
Güzel ülkemde Çok zor iştir. Allah yardımcınız olsun kızlar ne diyim.
Ödüllü şair, yazar ve tiyatro çevirmeni, ODTÜ mezunu Yıldırım Türker'in kaleminden...

"Biz kadınları hiç sevmedik!
Saçlarını sevdik, hele bir de sarışınsa daha çok sevdik
Ağızlarını sevdik, hele bir de şehvetli ve dolgun ise daha çok sevdik.
Göğüslerini sevdik…
Bacaklarını sevdik, hele bir de sütun gibiyse bayıldık.
Kalçalarını sevdik…
Gerçekten güzel vücutlu ve “çıtırsa” daha çok sevdik…

Yolda, arabada, televizyonda, internette onlara hep “baktık”
Her yerlerine iyice ve dikkatle baktık.
Pek iyi görememiş olacağız ki bir daha baktık.
Bir daha ve bir daha…
Kadınların her yerlerine baktık ama gözlerine ya hiç bakmadık ya da baktığımızda çok geç olmuştu…

Biz kadınlara çok dokunduk! Onlar istese de istemese de dokunduk.
Son yıllarda dini motiflerden güç bulanlarımız oldu.
Eh! Yozlaşan toplum ve geç gelen hatta hiç gelmeyen adalet olunca da 13-14 yaşındaki çocuklara bile dokunmaya başladık! Sapık damgası yemeyi göze alanlar bile şaşırdı çünkü sapık diye haykıran ne kadar azdı!

Kadınlara dokunmada dünya sıralamasında üst yerlere geldik… 2009 itibariyle rakamlar oldukça “umut verici!!! “

% 40 ını sürekli dövdük
%45 ine duygusal şiddet uyguladık (küfür, hakaret, küçük düşürme)
%16 sına zorla sahip olduk (ve olmaya devam ediyoruz)

Tüm bunlara maruz kalan her 3 kadından biri intihara kalkıştı ama biz hiç oralı olmadık (hem bize ne değil mi? Fener ya da Cimbom maç kaybedince çok üzüldük ama kadınlar söz konusu olunca pek oralı olmadık)

% 9 una daha masum birer çocukken bile dokunduk.

Ama onlar hep sustular. Çünkü konuşsalar kimse inanmazdı. “kim bilir neler yaptın ki sana tacizde ya da tecavüzde bulundu amcan ya da komşun” bu da sana ders olsun, türünden tepkiler görecekti.

Ama bu ders o kadar acıdır ki biz erkekler bilemeyiz. Bizlere sorduklarında %25 imiz “bazı durumlarda kadın dövülür” demeyi doğal bir şey gibi dile getirdik.

% 51’i erkekler ile tartışmayı bile “saygısızlık” sanıyor artık. %36’sı kendisi para kazansa bile parasını nasıl harcayacağına karar veremeyeceğine inanmış ya da inanmak zorunda kalmış. % 52’si “erkek kadından sorumludur” diyecek kadar kadınlığını unutmuş ya da unutturulmuş. % 49’u “erkek ne zaman isterse bana sahip olabilir benim itiraz hakkım olamaz” diyecek konuma gelmiş ya da getirilmiş!

Hal böyleyken kabul edelim biz kadınları kullanmayı çok sevdik. Evde, işte, siyasette, okulda kısacası her yerde…

Parti kongrelerinde sözde liderler konuşurken arka fonda 3-4 kadın vardı hep. Onlardan vitrin yaptık, imaj yaptık. Başörtülü, normal türbanlı, modern türbanlı ve türbansız…

"Cennet anaların ayakları altında" diye diye büyütüldük ama anaları hep ayaklarımız altında çiğnedik, ezdik, tepikledik…

14 şubat sevgililer günü ya da anneler gününde bir kaç saat ara verdik ama sonra yine ezmeye devam ettik.

iş verirken bile onları hep düşündük! iş yerinde gözümüz gönlümüz açılsın ya da malum niyetler ile bayan eleman aranıyor ilanı vermeyi çok sevdik.

Bu ülkede kadın olmanın ne kadar zor olduğunu biz erkekler bilemeyiz. Çünkü artık konuşmuyorlar, konuşamıyorlar, konuşturulmuyorlar.

Bu ülkenin kurucusu Atatürk 1930’lu yıllarda Türk kadınına dünyadaki birçok çağdaş ülkeden önceden hak ettiği hakları verdiğinde umutlanmıştık. Çünkü o Atatürk’tü ve Kurtuluş Savaşında bebeğinin kundağında mermi taşıyan anayı ya da cephede erkeği ile göğüs göğüse savaşan bacısını unutmamıştı. ihanet edemezdi ve etmemişti de. Ama biz ihanet ettik! Türkiye nereye gidiyor? Diye soruyor herkes birbirine.

Oysa cevap ne kadar da açık değil mi? Türkiye hızla ve şevkle karanlığa gidiyor. Hatta koşuyor…

Çünkü kadın yok oluyor, yok ediliyor…
Benim annem, kız kardeşim, sevgili kızım yok oluyor…
Kadını yok olan ülkenin gideceği yol bellidir. Karanlık ve onursuz bir gelecek..."
Simone de beauvoir'nın bir sözünü akla getirir.

"kadın doğulmaz, kadın olunur."
Türkiye'de zordur, objektif bakan herkes bunu farkeder zaten.
bu karşındakine verdiğin değerle alakalı bir durumdur.
kadını karşına alıp güzel güzel konuşursan geri dönüşleri de güzel oluyor ve kafası çalışan, düşünen, kendine güvenen bir hayat arkadaşı ile yaşıyorsunuz. aksi halde normal olarak vasat bir bireyle vasat bir hayat ki bunu maalesef yine erkek belirliyor.

dün itibari ile suudi arabistanda kadınların araba kullanma yasağı kaldırıldı. yine aynı gün italyan bir astronot, mekikte, uzay boşluğunda beatles şarkısı söylüyordu.

hangisiyle arkadaş, dost, sevgili olmak istersiniz?

bir toplumdaki entelektüel seviyeyi anlamak istiyorsanız ilk önce kadınlarına bakın.
Kadın olmak masallarda bile zor:
Ya 7 tane minicik adamla yaşarsın,
Ya kurbağa öpersin,
Ya en sevdiğin meyveden zehirlenirsin,
Ya kuleye kapatılırsın,
Ya saçlarını elin adamı tırmansın diye uzatırsın,
Ya gece 12' de külkedisine dönersin elbiselerin yırtılır..
Ve en kötüsü bazen seni sadece ayak numarandan tanıyan birilerine aşık olursun.

alıntı.
ülkemizde aşağlanmak,hor görülmektir ne yazık ki.
Yurdumuzda bayan değil kadın gibi söylemlere takilmaktir gereksiz taramalardan bir kacinamadik.
Sözlükte de zordur. Malum trollerin saldırısı bitmek bilmiyor.
Bunun En güzeli bir şiirin içinde olmak.
bu ülkedeki en zor şey.
çünkü biri töreden öldürür,
biri kıskançlıktan öldürür,
biri senin bacak arandaki namusa laf eder,
biri kadınlığına saldırır,
biri tecavüz eder,
biri bu tecavüzü aklar,
senin giyimin suç olur,
senin bakışların suç olur,
senin konuşman suç olur,
senin tavrın suç olur.

sevemezsin mesela.
sevsen seni kullanmaya çalışırlar.
duygularını kullanıp seninle dalga geçerler.
sonuç olarak zor iştir azizim.

ama bazen
turgut uyar da tomris olursun.
bazen cemal süreya'da onun bağlılık yemini ettiği tek eşi,
bazende nazım da piraye,
severler dolu dizgin.

ama biraz kıt kafalılık ve ulaşılmaza gitme isteğinden kadın olan sen hep o ilk ve ikinci paragraftaki olursun.
seveni değil silkeni sevdiğin için derbeder olursun.
bu topraklarda çok zor be azizim...***
Kadın olmak nedir bilir misiniz?
Kadın olmak; bazen çocukları için büyük emek harcamaktır,
Kadın olmak; bazen eşi için, ailesi için kendini düşünmeyip onları düşünmektir,
Kadın olmak; bizim ülkemiz gibi bir yerde zorluklara karşı göğüs germektir,
Kadın olmak; bir erkek için bazen en büyük hayal, bazen en büyük kabus olmaktır,
Kadın olmak; çevrendeki herkes ne derse desin kendi özgürlüğünü savunmaktır,
Kadın olmak; şatafat düşkünü olmak değil, bir sıcacık öpücüğün bir tek taştan değerli olduğunu bilmektir,
Kadın olmak ; çağırdım, gelmedin, geç kaldın, aramadın, sormadın, kiminleydin, hesap ver demek değil, sana yüreğiyle güvenmek ve inançlarıyla sokulmaktır…
Dişiliğini kişiliğinin önüne geçirenler için kolay
Kişiliğini dişiliğinin önüne geçirenler içinse zor bir müessedir.
Bazıı beyinsizler tarafından cinsel obje olarak görülmektir.
kadını duygusallığın bahçesi diyerek onu inceliğin şahı yaptı yaratan. Erkeklerse o bahçeyi her türlü zararlı etkenden koruyan çitlerdi. Bahçe olmasa çitlerin bir anlamı olmazdı. Ama ne erkek ne de kadın, yaradılışın sırrındaki o derinliğe kulaç atamadı yeterince. Ki atsaydı; iki yarımın nasıl güzel bütün olduğunu görebilirlerdi. Kadının kanayışı, kırılışı, öldürülüşü belki erkek elindendi ama o erkek, bir başka kadının rahminden doğmamış mıydı? Bu ironi insanlığın kanamasını hızlandıran bir çıkmaz değil miydi? Peki bu çıkmaza imza atanların yüklendiği vebal?
Eğitimlisi, eğitimsizi cinsiyette eşitliğin anlamını başka yerlere çekerek kaç çocuğun, kaç kadının, kaç ananın gözlerindeki yaşı çaresizlikle nikâhlanmadı mı? Cinsiyette eşitlik, hak da eşitlik iki ayrı olgu iken; hırsın ve manevi eksikliğin verdiği rüzgâr ile kadını erkeğe, erkeği ise kadına çevirmedi mi? Oysa saçlarının her bir teli şiir olan kadına, ‘kurban olurum’ diyen adamlar yakışmaz mıydı en çok aşka. Yaratan, her bir cinsi de farklı farklı özellikleri ile üstün yaratmamış mıydı?
bu çelişkiler yumağında kadınsanız ve kanatlanmak istiyorsanız; ya cesaretinize sıkı sıkı sarılmanız lazım ya da kabuğunuzun en ıssız köşesine çekilip demlene demlene kendinizi bulmanız gerekir. Çünkü erkeğin topukları üstüne basarken giydiği beyaz bir çorabı uyumun adı yapan toplum, kadının basma eteğindeki pembe çiçeklerin çokluğuna bile gerekçe arayabilir.
Cehaletin, doymamış ruhların, kalp penceresi kırık bedenlerin, kadına yaklaşımı hep cereyan yapar ve zararı mutlaka kadın görür.
Kadınsanız ve birkaç kelam yazıyorsanız kelimelerinize bile kota konur. Kurduğunuz cümleye.. Hatta aşkın kilimini dokuyan parmak uçlarınıza dahi bunun hesabı, hakkını vere vere sorulur. Zira aşkı sadece kadın/erkek arasındaki his ile sınırlandıran dimağların ördüğü ağ, bir kadın yazarın kaleminin ömrüne silgi olmanın zifiri keyfini yaşar.
Oysa kadın olmak; dünyayı anlamlı kılan iki değerli güzellikten biri değil miydi? Erkeğinin yanında, arkasında, kalbinin kıyısında, ruhunun köşesinde, kısacası onun yarısında/yarasında göveren aşk değil miydi kadın? Hangi kadın yoktur ki; kanatları kalbini saran erkeğin kokusuna meftun olmasın. rahminde ağırladığı oğlana ana olmasın. Hangi kadın yoktur ki; sesi sesine değdiğinde kirpiklerindeki dem düşmesin erkeğinin ruhuna. Ve hangi kadın yoktur ki; başını yasladığı baba omzuna gözü kapalı teslim olmasın.
Ki o huzuru kaybettiğiniz yerse, garip bir yarışın belki de savaşın başladığı ketum bir sessizliktir. O sessizliğin devamı en çok kadının göz pınarlarında can bulur. Sonrası mı? Sonrası, gürültünün kozasında kendini yırta yırta büyüyen parçalanmışlıklar narası..
Kadın ve erkeğin elbirliği ile doğurduğu ‘üstünlükteki sen ben savaşı’ değil mi ki, her iki cinsi birbirine bileyleten. Erkeklerin kontrolsüz sahiplenişlerinin meyvesi kadına şiddet, kadın cinayeti olarak ortaya çıkmakta.. Bunun sorumlusunun tüm erkeklere yüklenmesi de ayrı bir hata. Zira şiddeti kadına hak gören o birkaç erkeğin yetiştirilme tarzından, geldiği topluma kadar, çocukluğunda ruhuna mıhlanmış korkulardan, yanlış öğrenmişliklere kadar birçok şey hatanın da parçasıdır artık. Sonuçları çok acı olan olaylarsa kadına düşen yazgı payıdır.
Kadının adı var mı yok mu tartışmalarının süregeldiği yorucu bir ortamın tam göbeğindeyiz. Kadın kendini ispat etmenin tek yolunun ekonomik olarak ayakta durmak olduğunu düşleyedursun, erkek de bedensel gücünün ona kattığı imparatorluğu devam ettirmeye dursun hakikat her iki cinse rağmen; kirlenmeye, eksiltilmeye, silinmeye yüz tutmuş her eylemi yine kendi içindeki ayna ile onarmaya devam edecektir.. umarım yani.
Kimilerine göre çok basit olarak adlandırılsa da hiç öyle değil , çok zordur ne yapsan kötü algılanma potansiyeli ekstra yüksektir . Hep bir şekilde hayatın her kısmında zorlar , erkeklerin bakış açısından zorlar . Çoğu zaman kadın olduğumdan şikayetçi olurum ama bunun en büyük sorumlularından biri siz erkeklersiniz . Üzgünüm genele hitap ettiğim için ama zaten kendinizi sorumlu tutmuyorsanız , alınmazsınız da ...
Zor gibime geliyor.

Reklamların çoğunda erkeklere hitap etmek için kadınları kullanıyorlar, rahatsız olurdum ben bir kadın olsam.