bugün

ortadan kaybolmak gibi bir isteğim var. kaybolmak ve bir daha bulunmamak istiyorum.
çünkü can sıkıntılarım ve üzüntülerim ancak böyle son bulur, bu çok belli.
etrafımdaki beni anlamayan ve sebepsizce kalbimi kıran insanlardan nefret ediyorum. sanki siz çok harikasınız da benden ultra etkili beklentilere giriyorsunuz. yapamıyorum bazı şeyleri. olmuyor işte.
Sebepsiz fırtınalar neden alıp da götürmezler sessizlikleri..
Karanlık mıydı yoksa, böyle bunalım havası kokan..
Mutsuzluk muydu yaraları kanatan..
Umutsuzluk muydu kendinden vaz geçip sayıklatan..
Umursamazlıktı sanırım dünyayı unutturan..
görsel
balkonda gül yetiştiriyorum yaklaşık bir ay önce güllerimin arasına kuş yumurtladı yuvasını yetiştirememiş. Gülleri devamlı suluyorum, kuşun yumurtaları belli bir sıcaklıkta kalmak zorunda, topraktan su alıp zarar görebilir diye düşünerek kuşa yuva yaptım.

Yaklaşık bir ay geçirdik çiçekleri sulamak için çıktığımda kanatlarını seviyordum kaçmıyordu alışmıştı zamanla. Bugün tekrar çıktım yanına bir baktım ne kendisi ne de gözü gibi baktığı iki yumurtası ortalıkta yok. Her yer tüy olmuş çiçeklerin bir kısmı kopmuş.

Sabaha karşı martılar gelip yumurtaları ile birlikte yemişler. O kadar kötü hissettim ki sanki koruyamamışım gibi, sorumluluğu bana aitmiş gibi.. öylece bakakaldım.
Duygular sorumsuz muydu..
insanı insan yapan mutsuzluğu muydu..
Yaşanmışlıklar dahası yaşanamamışlıklar..
Hepsi darmadağınık hayatlar kadar sessiz miydi yoksa var olmayan bir nefes miydi..

Tüm anlamsız cümleler birlikte değerliydi belki..
Zaman yaraları sarsa da izi kalıyordu, düşlerinin izi..
allah'ın gazabına değil, affına uğrayacağı kulları arasına girmemizi nasip eylesin. yanlış anlaşılmasın; kimsenin inancını sorgulamak haddime değil, içimden geldi söylüyorum.
uyku bedenimi hafiften ele geçiriyor, gözlerim sıkılgan bir şekilde kapanmak istiyor rüyalara..

ama ben, uyumak istemiyorum..

dipsiz uçurumlarda kaybolmak varken , saçma rüyalara aldanıp dinlenmek istemiyorum..
artık bende çevremde şöyle konuşulsun istiyorum. " cenabı-allah yardım etti de, ev aldı araba aldı, evlendi barklandı". biraz garip bir istek biliyorum belki de değil aslında ama, bugün cuma namazında bir komşumuz, oğlu ile namaza gelip, sohbet esnasında bu sözleri söylerken kulak misafiri oldum. artık bir şeyler olsun istiyorum hayatımda. bugünde çok dua ettim. bir günahım var ondan olmuyor diye karamsarlık yerine, allah geciktirdikçe güzelleştiriyordur demek istiyorum.
Her gece gizlice koklamıyorum üstüne başka çiçek,
Ama sen başka dudaklara deyip duruyorsun bu durum beni mahvedecek.

Hadi gel yanıma ve resmini çek,
Mary çek çek Mary çek Mary çek...

***

Bağımlısı olduk bu nedir yahu.
Kalırsa yazık olur.

(bkz: pinhani)
(img:#1871598)
Bakın bunun adı acımasızlık. ilk vizenin iki katı not almışım hem de finalde, bir puanı da çok görme be.
bilinçli olarak ilk doğarken, doğumumdan beri, bugünüme kadar olacak, yaşanacak hayatımı gösterip ve sorsalardı hayata gelmek istiyor musun diye, kesinlikle hayır derdim.
yılın üçüncü, dördüncü veya beşinci günlerinde hemen anlayabiliyoruz ki, bu ne geçen senenin aynısı diye. çünkü aynı hataları tekrar yapıyoruz, ondan bu düşünceler oluyor. hangi sene olursa olsun, seneler hep masum aslında. masum olmayan bizleriz. bugün yılın dördüncü günü. ve içimden geçen bunlardı.
Sanırım stajım yandı. sırf canım istemiyor ve kafam karışık diye keyfime göre hareket edersem böyle olacağı belliydi.
birde gittim, staj tarihlerim arasında dans kursuna yazıldım. o da elimde kaldı. dans yeteneği ve ritim konusunda ancak bu kadar eksiye düşülür. kaç gündür enerji harcıyorum daha hiçbir hareketi doğru düzgün yapamadım. Hayır neden gidip staj yapmak yerine hiç ilgim olmayan dansa yöneldim, anlamıyorum. neden yani neden? bu kadar mı kafam karışık. off napıcam ben diye deminden beri içimden içimden düşünüyorum. sonuç hep aynı. yine ben yine ben. ee napıcam ben hakikaten.
mutluluk kriteri sırf sizi mutlu etmek ve mutlu görmek olan insanları üzmeyin. iyi pazarlar olsun. içimden gelen buydu.
görsel

Gözünü seveyim dobarlan ardıg ya!!1!1!