bugün

Kader seni güldürmüyorsa espriyi anlamadın demektir. (bkz: shantaram)
son. *
“ben de yalnızım…” dedi. bu sefer benim ellerimi kendi avuçlarının içine alarak; “boğulacak kadar yalnızım…” diye devam etti, “hasta bir köpek kadar yalnız…”.

(bkz: kürk mantolu madonna)
''ona hakikaten dargın değildim; asla kızmıyordum. sadece müteessirdim. 'bunun böyle olması lazımdı' diyordum. demek ki beni bir türlü sevemiyordu. hakkı vardı. beni hayatımda hiç, hiç kimse sevmemişti.''

kürk mantolu madonna - sabahattin ali *
"tek dostum bıçağımdı" - jose vicente ortuno
Başı ve sonu içiçe geçmiş bir hikayede ortaya çıkacağı anı karıştırmış bir kahraman gibiyim. Nerede ortaya çıksam yanlış karedeyim.
'Akıl Yürütme'
Felsefeye göre dört tür akıl yürütme vardır:
-Tümden gelerek akıl yürütme,
-Tüme vararak akıl yürütme,
-Olmadık senaryolarla akıl yürütme,
-Tersten giderek akıl yürütme.

BEN
Peki. Ne yapmamı istiyorsun?

DONA
Kur'an'a gerçek bir filozof olarak yaklaşmanı...
Bu dört metoddan birini seçerek aşağıdaki cümle hakkında akıl yürütmeni istiyorum.

"...iyice araştırıp kavrayan bir topluluk için ayetleri biz tam bir biçimde ayrıntılı kıldık."
Kur'an-ı Kerim Enam Suresi 98. Ayet

BEN
En kolayıma gelen tersten giderek akıl yürütmek açıkçası.

DONA
Cümleye ayna tutmak güzel bir seçim.
Cümleyi ters görsen de cümlenin kendisini göreceksin.

BEN
Evet aynayı tutuyorum.
"Araştırmayan bir topluluk için bizim ayetlerimiz ayrıntılı değildir".
Benimle savaşma. Çünkü kazanırsan, kaybedersin...
... "O zaman insan "kıç" demek istediğinde ne söyleyebilir?

"Kaide."

"Nasıl? Bu zor sözcüğü mü öğrenmem gerekiyor?

"Kaide. Ka-i-de."

"Peki, kıçının kaidesinin altında kağıtlar yanmaya başlayınca ..."
____

"Portuga, bana yalan söylemedin, değil mi?"

"Hangi konuda, Sivrisinek?"

"Hiç kimseden, "Kaidesine bi tekme yedi." sözlerini duymadım da... Yalnız senden işittim bunu."

Şeker Portakalı.
cenneti ve onu meşrulaştıranların tersine, cehennem, özgür ruhun meskenidir.

gündüz vassaf - cehenneme övgü.
sonra hepsi birlikte içime girdi.

yatmadan önce 100 fırça darbesi
Senin icin bin tane olsa yakalarım.
fecirle uyanan kuş yalnız yiyecek aramaz. kanatları yorulma bilmeden göğün davetine cevap verir. ışığa neşideler terennüm eder hançeresi. bizimde şafağa karşı ödevimiz var: bir olanı renk ve sınıf farkı tanımayanı, hepimizi nimete gark edeni anmak.
bu ülke - cemil meriç
Senin bu kadar mutlu olmana, ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler.
(bkz: Uçurtma Avcısı)
"işte o gün koşmaya başladım hala koşuyorum..."
ah romeo, romeo! neden sanki romeo'sun sen? reddet babanı inkar et adını. ya da bunları yapmazsan beni sevdiğine yemin et ben olmam artık bir capulet. - juliet

gül dediğimiz şu şey kokar başka bir isimle de aynı güzellikte. - juliet

insanlar mutluluklarını inşa etmek yerine mutsuzluklarını azaltmak için çabalar. - edmond wells
BEYNiMiZiN DERUNi KIVRIMLARI,
HEM UZUN,
IStırap.
gururu kırılmış bir adam, artık hiçbir şeye yeniden başlayacak gücü kendinde bulamaz. yalnız ve kafası karışıktır. düne kadar doğru ve gerekli gördüğü şeylerden artık emin olamamanın huzursuzluğunu yaşar. geride kalan son kuvvetini, öfkeli bir yumruğa dönüştürüp hiç umulmadık bir anda, beklenmedik birine yöneltip, kırılmış gururunu onarabilmenin beklentisi içerisindedir. yaralı bir hayvanın hayatta kalabilmesi için pusuda beklemesi gibidir./s.50

tarık tufan - ve sen kuş olur gidersin
''hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.''

tek başına basit bir cümle gibi gelse de ilk okuduğum andan itibaren garip bir hüzün bırakmıştır nedense üzerimde. belki de kitabın tamamıyla ilişkilidir bu etkilenme, bilemiyorum.
(bkz: masumiyet müzesi)
Niçin uğraşıyorum bütün hayat neşe te sevinçleriyle önümde uzanırken niye böyle sancılı bir tempoda yaşıyorum?
'' arabadaydık...
-tabiatın güzelliğine bak dedim.
-agaçlardan birşey göremiyorum dedi. ''
"anladım ki, insanlar kendilerini düşünerek yaşıyor gibi görünse de, hakikatte onları yaşayan tek şey sevgidir.
kim severse, Allah'a yakınlaşır; Allah da ona yakınlaşır. Çünkü o, sevgiyi yaratandır."

(bkz: insan ne ile yaşar) (bkz: tolstoy)
"şey... bu hiç olacak gibi birşey değil Nastenka ama sizi seviyorum. bütün söyleyeceklerim bu kadar."

"varsın gözbebeklerimden yaşlar boşansın!.. gözyaşları aksın gözlerimden. bunun şuna buna, hiç kimseye bir zararı olmaz ki... sadece bana olursa da kurur."

beyaz geceler-dostoyevski
hakimin bir ara kim bu aradığın diye soracağını sandım. ama sormadı. (zaten hiç sorulmadı). kaldığım yerden devam ediyorum. sokokları geziyordum. parklarda dolaşıyordum. hatta mezarlığa bile gittim. ama orada da bulamadım. dolmuşa bindim. bütün çabalarım boşunaydı. çok yalnızdım. kendime de yalnızdım. mutsuzdum. bir ara ağlayacak gibi oldum ama bana acımalarını istemedim ve devam ettim. aslında ne aradığımı da bilmiyordum. belki de bir tutacak. belki bir iş, belki bir arkadaş ya da ne bileyim bir kadın. tutacak diye gittiğim yerlerden yuvarlıp düştüm. tutamadım hayatı..

sonu ararken.
Yaşam, isimsiz ve ansızken, yapayalnızdı. Elleri vardı, ama dokunacak kimsesi yoktu. Ağzı vardı, ama konuşacak kimsesi yoktu. Yaşam hiçbir çağ ile tanımlanamıyordu henüz. işte o zaman arzu yayını gerdi ve fırlattığı arzu oku yaşamı ikiye böldü ve yaşam iki kişi oldu. Bu ikisi buluştular ve gülüştüler. Birbirlerine bakmak güldürüyordu onları ve birbirlerine dokunmak da.

Aynalar-Eduardo Galeno.