bugün

istemek = fiili bir harekete davettir.

düşünce = akıldan geçirilip, asıl isteğe dönüşene kadar yapılamayacak şeydir.

bu bağlamda biraz örnek verecek olursak, mesela evde oturuyorsunuz anneniz dışarı çıkacak siz evdesiniz, anne gitmeden bir yemek hazırlar mısın bana diyorsun, fazla aç değilsin ama, annenizde hayır acil çıkmam gerek diyor ve gidiyor, siz bir süre daha oturuyorsunuz bir süre daha oturuyorsunuz artık açlık tamamen hissedildiği vakte kadar bekledikten sonra kalkıp bir şeyler arama peşine düşüyorsunuz mutfağa gidiyorsunuz veyahut bir sipariş verip yemek söylüyorsunuz.

burada ilk bağlamda geçen olgu, yani tam acıkmamışken ama anne hazır evde iken yemek hazırla olayı tamamen bir düşünce bazlıdır.

ikinci bağlamdaki olay ise tamamen isteyip, artık açlığa karşı koyamayıp mecburi bir fiili faaliyet'e geçerek devam etmektir. yani asıl istemektir.

yani bir insan ağaç istiyorsa tohum eker, en kısa mantığı budur, ya ben ağaç ekmek istiyorum ama ekemiyorum bir bahanedir.

zayıflamak isteyen insanların genelde düştüğü olgudur, zayıflamak istiyorum ama zayıflayamıyorum, bu katiyen doğru olmayan bir şeydir, zayıflamak isteyip insan 4 tabak yemek yemez, eğer gerçekten zayıflamak istese bunu yemeyerek ve gerekli araştırmalar vs. gibi çeşitlilikle güçlendirip amacına ulaşır.

yani bir şeyi başaramıyorsanız, ve bir şeyleri yapamıyorsanız, dönüp kendinize aynaya bakıp, bak dostum ben bunu gerçekten istememişim diyebilirsiniz hem de rahatlıkla diyebilirsiniz.

"kolonilerin hayatta kalmalarını sağlayan yegâne sebep hiç bitmeyen hareket döngüleridir"

bu sürekli bir yavrularını yedirme isteğinden olur, yani hem yem aramadan hem de yavrularıma bakmak istiyorum kelimesini karıncalar bile kullanmaz, biraz fiiliyata çevrilmelidir.