bugün

isim bulmaca oyunu

Ayşe Hanım çayı yeni demliyordu, çayın yanına eşinin en sevdiği keklerden olan havuçlu tarçınlı kekten yapmıştı. Çay demlenirken kekte biraz dinlensin dedi kendi kendine. içeri geçtiğinde kızı çizgi film izliyordu, eşiyle kendi çocukluklarındaki çizgi filmleri edinmişler kızlarına onları izlettirmeyi planlamışlardı. Plan saat gibi işliyordu, televizyon kanallarında yayınlanan çizgi filmler ağırlıklı olarak sömürge ve dövüş üzerine idi. Oysa eski çizgi filmler izleyenlere keyif veriyordu huzurun yanında, Şeker Kız Candy ve Heidi kızlarının en sevdiklerindendi annesinin sevdiği gibi.
Nisan henüz 4 yaşında olmasına rağmen algılayışı hayli yüksekti. Annesinin zaman zaman yaptığı konuşmalarının kendi iç sesiyle muhakemesi olduğunu biliyordu, o yüzden duyması gerekmediği durumlarda kendi iç dünyasında şeker kız oluyor Heidi şarkısını söylüyordu.
Ayşe Hanım tekrar mutfağa döndüğünde çaydanlık kaynıyordu. Hemen altına su ekledi zira su kaynamaktan bitmek üzereydi. Suyu koyup kekini kontrol etti tekrardan. Bir tane çatal aldı çekmeceden ve çatalı dik bir biçimde kabarmış olan kekin üzerine yavaşça batırdı. Çatal kekin içine ağır ağır girerken, havaya bıraktığı duman tarçının kokusunu etrafa yayıyordu. Ayşe Hanım mutfak kapısını hafif araladı, böylece tarçının o meşhur oruç bozan kokusu hızlı bir biçimde kızı Nisan'ın ve eşi Süleyman'ın burun deliklerine hücum edecekti. Yüzünde muzip bir gülümseme belirdi, tam da bu sırada Nisan: "anne çok güzel bir şey koktu" diyerek geldi. Aynı zaman diliminde Ayşe Hanım, eşinin kendisine arkasından sarıldığını hissetti: "en sevdiğinden yaptım tatlım" dedi sevecen bir gülümseme ile. Süleyman, eşinin gülümsemesini çok seviyordu; özellikle de belirginleşen gamzesine bayılıyordu.

Keki bir tepsiye koydular, çaydanlığı da alıp oturma odasına geçtiler. Cam kenarına geçip keki kesip tabaklara koydular ana kız. Ardından Ayşe Hanım kızına paşa çayı yaptı, Süleyman'a ise demli bir bardak koyup kendisine açık bir çay aldı. Babaları daktilonun başına geçti, çayını; yazarken içmeyi çok seviyordu Süleyman, çayın kendisine ilham verdiğini ve yazı yazarken dinç tuttuğunu düşünüyordu.
Ayşe Hanım ve Nisan hem kek yiyor hem de yoldan geçen arabaları sayıyorlardı, Nisan’ın en sevdiği oyunlardan biriydi bu. ilk dilimler bittiğinde, Ayşe Hanım çayları tazeledi ve isim bulmaca oyununu oynamaya başladı kızıyla... Oyunun kuralı çok basitti: bir kişi isim söyler sonraki kişi ilk söylenen ismin son harfi ile başlayan yeni bir isim söyler, aynı ismi ikinciye kullanan yanar.
Oyuna her zaman olduğu gibi yine kendisi başladı Ayşe Hanım'ın, Süleyman dedi. Kızı: Nisan dedi, Ayşe Hanım Nazlı dedi kızı Işıl dedi Ayşe Hanım Leyla dedi... Dedi... Hanım... Nisan... Dedi... Kızı... Ayşe... Dedi... Dedi... Oyun onuncu dakikada Ayşe Hanım'ın ikinci kez Süleyman demesi ile sona ermiş oldu.
Ana kız babalarının yanına gelip oturdular, Nisan daktilonun tuşlarına basıyordu. Her hamlesinde daktilonun üst yuvasının sağa doğru kaymasına bir anlam veremiyordu. Üzerine onlarca kez kafa yormuş ama bir türlü bir neden bulamamıştı. Hayal gücünün sınırlarında henüz bu değişime uydurulacak bir şerit yoktu. Annesi: "sert vurma kızım bozacaksın, zaten nasıl bu kadar dayandı bu alet bilmem bir buzdolabı iki ütü üç bu daktilo arıza yapmadı" dedi.

Saat öğleden sonra 3 e geldiğinde, Nisan'ı uyuttu Ayşe Hanım. Annesi de kendisini her gün o saatlerde 1 - 2 saat kadar uyuturdu, annesini andı. Kendine bir kahve yaptı ve cam kenarına oturdu, eşine baktı; sevdi yüzünü, okşadı yanağını: "Süleyman beni yapayalnız bıraktın gittin" dedi ağlamaklı. Süleyman:'dan yadigâr kalan daktiloya konuştu: "sende benim gibi yalnızsın değil mi" dedi. Ses çıkmadı ama Ayşe Hanım işitti, daktilo: "çok yalnızım" diyordu. Toz bezini eline aldı yadigârının temizliğini yapmaya başladı. Daktilosunun temizliğinde su olarak gözyaşını kullanıyordu.