bugün

insanın yaşamına kendi iradesiyle son vermesidir.

ancak sorun şu ki, ülkemizde kötü bir ekonomi iklimi, iletişimsel kopukluklar, toplumdan dışlanmışlıklar ile yıldan yıla artan bu eylem.

ülkemiz sosyolojisinde pek gündeme getirilmez, getirilse bile toplumsal hafızamızın balıktan bile hâllice olmasıyla unutuluverir zaten.

vaktinde, sosyoloji'nin bana göre gerçek babası olan emile durkheim tarafından yıllar önce işlenmiş ve kitabını yazmıştır.

oysa bu sosyoloji derslerinde konuşulmalı, üzerine tezler yazılmalı ve bence ülkecek çok kapsamlı bir sosyolojik çalışmamız yapılmalıdır. zira son 21 yılda, akıl aklmaz şeyler yaşadık ve toplumsal "psikolojik sağlık" bence sıfırın da altına düştü. sadece bunu çaktırmamayı güzel başarıyoruz.

kaç mutlu gözüken evlilik, ilişki, iş ilişkimiz, arkadaşlığımız içten içe toksikleşti ve mecburiyetten sürdürüyoruz. toplumca ne zamandır böyleyiz, neden bu hâldeyiz, nasıl düzeliriz gibi sorulara cevap aramamız lazım..

durkheim'a göre ;

istatistikler belirli bir toplumda beş on yıllık intiharların yıllık toplamının hemen hemen aynı kaldığını göstermektedir. bu nedenle intiharın nedenlerinin bireyden çok toplumda aranması gerekir.

durkheim, intiharın toplumsal nedenlerini ele almadan önce, toplumsal olmayan nedenleri üzerinde durur ve bunların intiharla olan ilişkilerini belirlemeye çalışır. psiko-organik ve fizik çevre gibi toplumsal olmayan nedenlerle intihar oranlarını istatistiksel olarak karşılaştırır.

ona göre, akıl hastalığı, sarhoşluk ve ırk gibi psiko-organik özelliklerle intihar arasında zorunlu bir ilişki yoktur. akıl hastalığı oranı kadınlarda daha yüksektir, oysa intihar oranı erkeklerde yüksektir. yine, yahudilerde delilik oranı yüksek olduğu halde, intihar oranı düşüktür. almanya’nın bazı bölgelerinde, diğerlerine oranla alkol tüketimi fazla olmasına rağmen, buralarda intihar oranının az olması ve germen ırkına bağlı toplumların her birinde intihar oranlarının farklı olması sarhoşluk ve ırk gibi değişkenlerle intihar arasında bir ilişki olmadığını gösterir.

durkheim, intihar şu şekil ve tanımlarla kategorize etmektedir ;

1- bencil intihar (egoistic suicide) ;

bireyin bağlı olduğu din, politik zümre, aile vb. tarafından korunulmamış olmasından kaynaklanır. yani, toplumsal bağlar gevşek olduğu, birey kendini yalnız hissettiği zaman belirir. bireyin bağlı olduğu grup bağları zayıfladıkça ve gruba bağımlılığı azaldıkça, birey, kendi özel ilgileriyle baş başa kalır; yalnızlık hisseder. kişi için hayat anlamını yitirir; oysa, o topluma bağlı olarak yaşamak ihtiyacındadır. avrupa toplumlarının intihar istatistiklerine bakıldığında katolik toplumlarda intihar oranı düşük, protestan toplumlarda ise yüksektir.

durkheim buna neden olarak protestanlığın katolikliğe göre daha özgür ve hoşgörülü olmasını gösterir. bireyi topluma bağlayan sadece din zümresi değildir. durkheim, ailenin, politik zümrenin de aynı işi gördüklerini söyleyerek, bütün toplumlarda bekarların intihar oranının sivillere göre daha yüksek; evlilerde de çocuksuz olanların çocuklu ailelere göre daha fazla olduğunu ileri sürerek, bu savanı istatistiklerle kanıtlamıştır.

politik zümre de insanı korur. politik kargaşalıkların ve büyük toplumsal bunalımların intihar oranını düşürdüğünü belirtir. bu dönemlerde toplumsal hayat yoğunlaşır, bireyin ruhunu sımsıkı sarar, birey kendini yalnız hissetmez. bu nedenle de bencil intiharlar azalır.

2- elcil intihar (altruistic suicide) ;

birey sadece toplumdan koptuğu, kendini yalnız hissettiği zaman değil, topluma çok bağlı olduğu zaman da intihar eder. durkheim buna örnek olarak, hindistan’da eşi ölen kadınların, eşlerinin cenazesinde kendilerini yakmalarını (suttee) gösterir.

bu intihar türünde kendini öldüren kişi, toplumsal bir ödevi yerine getirmek amacıyla bu eylemi gerçekleştirir. bu yükümlülüğü yerine getirmeyen kimse onursuzlukla suçlanır, çoğu zaman da dinsel cezalara çarptırılır. kısaca, bu gibi kişilerin üzerine toplum bütün ağırlığı ile çökmekte, baskı yapmakta, onu intihara sürüklemeye çalışmaktadır.

elcil intiharlarda kişi için, hayatı anlamını yitirmemiş, hayatından daha üstün gördüğü bir amaç için hayatını feda etmiştir; bu eyleminin mükafatını göreceğini umar.

günümüz toplumlarında bireysel kişilik, kolektif kişilikten iyice sıyrıldığı için bu türden intiharların yaygın olmadığını, ama seyrek de olsa, kendisine verilen herhangi bir buyruğu yerine getirmediği için, onurunu korumak amacıyla, utançtan kurtulmak için kendini öldürenlere rastlanır.

3- anomik intihar (anomic suicide) ;

bu tür intiharlar, bir takım toplumsal bunalımlar sonucu, toplumun yapısında meydana gelen değişiklerle bireyin yaşam biçiminin, değerlerinin alt-üst olması sonucu gerçekleşen intiharlardır.

bazı görüşlerin tersine durkheim sefaletin tek başına intiharlara neden olmadığını belirtir. çünkü, yoksulluk düşük intihar oranları ile birlikte bulunmuştur.

ekonomik krizlerin intihara neden olduğunu belirten durkheim, bunun nedeninin zenginlik ya da fakirlik değil; toplumsal yapıdaki değişiklik olduğunu belirtir. meydana gelen bu değişiklik toplum için yararlı ya da zararlı olsun, bunun hiçbir önemi yoktur. önemli olan toplumda meydana gelen değişikliğin bireyin yaşam koşullarını alt-üst etmiş olmasıdır. işte, intiharın nedeni bu anomi (kargaşalık) halidir.

intiharı arttıran kargaşalık halleri, sadece ekonomik bunalım, düzensizlik değil; aynı zamanda aile yaşamında meydana gelen kargaşalıklar da bu oranı arttırmaktadır. çeşitli aile bunalımları arasında en önemlilerinden ikisi, kuşkusuz, dullukla, boşanma ya da mahkeme kararıyla ayrı yaşamadır. gerçekten karı-kocadan biri ölünce aile düzeni alt-üst olur, geriye kalan karı ya da koca bu yeni duruma kendini uyduramaz, bu yüzden de bu gibilerde kendi kendini öldürme eğilimi kolaylaşır. dul erkek ya da kadınlarda intihar oranı, evlilerdeki intihar oranından çok yüksektir. hemen hemen her toplumda boşanmışlarda intihar oranı, değil evlilerden, dullardan, bekârlardan bile daha fazladır.

boşanmaların yasak olmadığı, çok olduğu toplumlarda kadınların intihar oranı erkeklerden azdır. boşanmanın yasak ya da az olduğu toplumlarda aksine kadınların oranı daha fazladır.

durkheim’a göre bunun nedenini evlilik hayatında, boşanma yasağının erkeğin lehine, kadının da aleyhine işlemesinde aramak gerekir. çünkü boşanma yasağı erkeği pek etkilemez. oysa kadını toplumsal kurallar evlilik bağına sıkı sıkıya bağlar. evlilik dayanılmaz hale gelince evli kadınlar bu gibi toplumlarda intihara erkek evlilerden daha yatkındırlar.

durkheim, çağdaş toplumların en belirgin bir özelliği olarak nitelediği anomik intihar tipine özel bir ilgi göstermektedir. anomik hâl ve buna bağlı olarak artan intiharlar, bireyin toplum arasındaki bağların zayıflaması ve toplumsal çözülmenin giderek gelişmesi, yeni çağdaş toplumun evrensel bunalımıdır.

4- kaderci intihar (fatalist suicide) ;

bu intihar türünü durkheim, net olarak ortaya koymamıştır. anomik intiharın zıddıdır; bireyin üzerinde baskı yapan kuralların katılığından kaynaklanır. durkheim buna köleleri örnek verir. ancak bu intihar türünü durkheim, sadece bir dipnot olarak açıklamıştır.

bir intihar olayı, birden fazla intihar türüyle benzeşebilir. örneğin, durkheim, insanlar boşandıklarında, egoizmin ve anominin birlikte yer aldığını ifade etmektedir. özetle ifade etmek gerekirse durkheim, üç ana intihar türünü belirmiş ve bunların temelindeki sosyolojik faktörleri ortaya koymaya çalışmıştır. birey ve toplum ilişkisinde toplumun belirleyiciliğini savunanlar açısından durkheim’ın bu çalışması son derece önemlidir.

özetle, anomik intihar türünün bir nevi zıttı da diyebiliriz.
Aslında sevişe bişeyi kalmayacak bir oda da.

Yani eğer tam tersi olsaydım gösterirdim soyunup sütyenimi çıkarırdım.
Mesela yani.
bugünde sigara içerek mesai yaptığım eylem. öleceksek ciğerine duman olayım çek öyle ölelim.
Çoğu zaman insanlar ve saçma nedenleri sebebiyle olur insanlar seni öldürür sen kendini öldürmezsin aslında.
Kurt cobain’ in gerçekleştirdiği hayata son verme durumu.
Hayvanı boğazlayıp öldürme anlamına gelen nahr kelimesinden türemiştir şüphesiz..
Şu şüphesiz diyenleri varya kendim gelip.

Yeter aq.

4 gün sonra görüşürüz.

Zorla sallandırasım geldi.
--spoiler--
kurt cobain’ in gerçekleştirdiği hayata son verme durumu.
--spoiler--

feci bir ölüm tarzı seçip kendine ve ailesine yazık etmiştir. öldüğünde minicik olan kızı şimdi otuzuna merdiven dayamıştır (hatırımda kalan)
ama halen kurt cobain kendi başına bir efsane, kendi başına bir karizmadır.
albert camus' un gözünde hayatın hayalsiz ve renksiz devam etmesiyle eşdeğer olan olay. ne içtiğin kahveden keyif alabiliyorsun ne de hayatına son verebiliyorsun. anlamsızlıklara takıla takıla, düşe düşe, yaralana yaralana bir boyutta varolmaya çalışıyorsun. çok tuhaf bir şey...
yapmayı düşünmüyorum ama bugün de haliç'te biri intihar edecekken nuri alço kurtarmış. yapmam ama genelde insan büyüyünce dünya küçükken olduğu kadar güzel gelmemeye başlayabiliyor ama büyüyünce çok daha mutlu bir hayat sürdüren insanlar da olabilir.
bunu yapmayı düşündüm. bazen her şeyin çetrefilleştiğini, karıştığını, çözüm yolu bulunmadığını zannettim. oysa ki hayatta kalmak için bir şeyler yapıyor olduğumu fark ettim. iki paket sigarayı bir pakete indirmek kendimi sağlıklı tutmam içindi. büyük şehirden sahil beldesine gelmek kafamı rahatlatıp şarj olmam içindi. hayata koca bir nanik yapıp onun zamanını sevdiğim şeylerle değerlendirmeye başladım ve kazandım.
intihar sevilen şeylerin yapıldığı bir hayata yenilen çaresizliktir. yenilecektir.
Hayat benden önce davranmazsa sonum olan ölüm şekli.
Bazen bazıları için gereklidir bile.
Bir insanı ille de yaşamaya zorlamak.
Sistem bunu dayatsa da.
Verilebilcek çok büyük bir cezadır.
Böyle birşey kabul edilemez.
Hayata karşı umutları kırılmış, kalp kırıklıklarıyla dolu bir yaşamı artık sona erdirmektir.

Hayat her şeye rağmen devam ediyor, güzel gibi pembe götlülerin kurduğu cümlelerin tek bir teselli ifadesi olmayan salak saçma şeyleri duymak irrite edici. Ha elbetteki bu değil ki hemen buna bir son verelim, bitirelim.
Bu sadece bir istek. Ölmüş veya intihar etmiş olmuş sayılmak için artık nefes almıyor olmanın gerekmediğini biliyorum.
Bazen insanlar maskeler takarlar. Buna mecbur bırakan hayatı tekrar tekrar sevmiyorum.
Bazen de ruhunu bir odaya kapatılmış gibi hissedersin. O odanın ışık alan tek bir deliği yoktur. Zaten ruhun artık kör, sağır ve dilsizdir.
Geçmişi ve kötü zamanlarda yaşayan bir zaman makinesi olmuştur.
Son vermek istediğin budur.
Eğer bunun başka bir yolu olsaydı bunca ihtimaller arasında intiharı kimse düşünmezdi.
Hem de sonrasında belki de daha kötü bir hayatın beklediğini bilmeden...
Psikolojiye göre uzun süre düşünmenin ardından gelen şeydir maalesef.
Deneme yanılmaları vardır çoğunlukla.
Kimse bir anda cart diye intihar etmiyor yani.
Karar vermesi anlık olan ve Allah kimseyi yanıltmasın dediğimiz şey.
görsel
Ölmek istemiyorum bay 0 0 7 ölmek istemiyorum.

Film etkisinde fazla kaldım galiba.
görsel
Affedin...
görsel
Aslı böyle.
Bulasicidir. Her zaman bir yolu vardir, bitmeyecek sanilan acilar ve sabahi olmayacagini dusunulen geceler hep oldu. Hepsi de son buldu. Hicbir duygu sonsuza dek surmez degerli yazarlar, her duygunun bir omru vardir. Eger aklinda boyle bir sey olan varsa lutfen konusun, yazin bana kimseniz yoksa. Hayat hic ucuz degil ve her seye ragmen cok guzel.
Bu aralar sürekli bunu düşünüyorum. Umarım istediğim, hayal ettiğim ve hak ettiğim şey bu ay içinde olur. Yoksa daha fazla dayanabileceğimi zannetmiyorum. Hayat çok zor ve acımasız.

Müslümanım, inançlıyım ama daha fazla gitmiyor. Boğuluyorum. Annemle babamı düşünmekten çoktan vazgeçtim. Arkamdan iki üç gün ağlayıp sonra kurtuldukları için rahatlarlar.
intihar çok bencilce... belli bir yaşa kadar gelen birisi , kendisini o yaşa kadar getirmiş insanların onca emeğini, iş gücünü, sevgisini hiç edip dünyayı terk ediyor... geriye tekrar yeri doldurulamayacak acı yükü bırakarak... herşeyi yakıp yıkarak...mahvederek...
Kimse kimsenin ne yaşadığını bilemez. Kimse arkasında birilerini gözü yaşlı bırakmak da istemez ama o insanın başka çaresi kalmadıysa da yargılamak doğru değil. Herkesin yükü kendine ağır.
görsel
Niye genellikle böyleyim bütün gün diye mi ?
Ama her zaman değil.
insanlar her şeyi çok biliyor, ne de güzel tavsiye veriyor değil mi ? ne de olsa herkesin hayatı ve ruhu aynı şekilde kurtuluyor, değil mi ?
artık herhangi bir tavsiye almamaya karar verdiğim an 10 gün kadar önce oldu. kalp kırıklığımın ciddi olduğunu, insanların, özellikle de son ilişki hezimetimden sonra güzel kadınların arasında rahat hissetmediğimi, bu yüzden de dünyadan, hayattan ve insanlardan hiçbir şey beklemediğimi söylediğim zaman yanımda oturan adam son sevgilisiyle yaşadığı şeyleri anlatıp kadınları tavlama konusunda tavsiyeler vermeye başladı. kalbi kırık olduğunu söyleyen adam 1 saat sonra bir kadınla bira içmek için buluşmaya gidiyordu. aman ne kalp kırıklığı !
insanlar her şeyin çözümü olduğunu zannediyor. yok 19-29 yaş arası kadınlara ilgim gerçek dışıymış da, yok beklentimi küçültmeliymişim de ! iyi de o zaman ben nasıl mutlu olacağım ki ? çünkü hayalimdeki gibi olmayan biriyle çıkıp yatarsam ne zaman kafamdaki ideal kadını görsem ondan gözlerimi ayıramayacağım. hem ben hayallerimi gerçekleştirip mutlu olmayı hak etmiyor muyum ?
bu ülke şartlarında bana keyif veren sigaradan, alkolden ve hayalimdeki kadınlardan vazgeçmem ve farklı şeyler denemem isteniyor. ben de neden böyle olması gerektiğini anlamıyorum ve ağzıma namlu soktuğum görüntüler giderek çoğalıyor.
babam ve kardeşimden, ayrıca da dini inancımdan ötürü intihar etmeyeceğim ama hayat hayallerimi ve isteklerimi gerçekleştiremediğim sürece hep renksiz, tatsız, sıkıcı, yorucu, depresif olacak.
bu yüzden tamamen salmaya karar verdim. artık evden çıkacağım saat sayısı iyice azalacak. ne de olsa kafama göre sohbet edebileceğim kişi bulamıyorum, kadınlar da kopyala yapıştır mantığıyla hep aynı tiplerle çıkıp yatıyor.
içimdeki öfkeyi anlatamam. kendimi korumak istiyorsam artık kendi bildiğim gibi yapmalıyım. ne de olsa herkes halinden memnun, taş çatlasın 10 gün merak edip unuturlar. herkes için en iyisi bu... bazen evrenin dayatmasına isyan etmelidir insan. başka türlü huzur bulamaz.
intihar dayatmalara karşı isyan değil, mağlubiyeti kabulleniştir. ve hiçbirimizin mağlup olma lüksü yok.
hayalleri yaşamadan, öfkeyle ve depresyonla dolu günlerle geçen bir hayat da mecazi bir intihardır. kimse aksini iddia edemez.