bugün

bir çocuğu bütün iştahıyla,
hayatın anlamını ellerinde tutuyormuş,
dünyanın bütün gizemleri, bilgisi, gücü ondaymış gibi
kıpkırmızı bir elmayı ısırırken gördüğünüz andır..

ya da ab-ı hayatmış, içince ölümü, ölümsüzlüğü,
bilcümle hayat kısırlıklarını geride bırakacakmış gibi
baktığı bir bardak limonataya yaşama amacıymışçasına uzanırken..

hani alper canıgüz diyor ya "5 yaş insanın en olgun çağıdır. sonra çürüme başlar." diye..
kıskanıyorum..
iyi ki çocuklar var.. iyi ki elmalar var..
önünde hayvan gibi sınav takvimini gördüğü andır.
işe girmek için gittiği mülakatlarda elendiği andır.

çocukken böyle sıkıntılar mı vardı. sabah akşam top oyna, gül eğlen.

çok yaşlandık çok!
benim için her an. bilhassa yetişkinlere has pişmanlıkların yaşandığı anlardır. bu noktada yer yarılsa, zamanda bir kapı açılsa da yeniden çocuk olsam diye dilekte bulunabilir.