bugün

aslında daha çok, içine kapanık insanların, sinsice değil ama, iyiyi de kötüyü de kendi kafasında insanları analiz etmesidir. genellikle doğru çıkar. ama bu doğruyu kişi kendi çözmez, sadece görür, aslında ben demiştim bile diyemez. çünkü, bazı insanlar ona, soğuk ve yavan geliyordur. uzak durur, kendisini, anlamadan dinlemeden yargılayanları takmaz. kimse kimseye kendini, ama ben normalde böyle biriyimdir diye anlatma zorunluluğu duymamalı bence. bırakın kim ne düşünürse düşünsün.
Beni analiz etmeye calisip edemeyenler arkadasim oldular.
-endless pain.
analitik zekası yüksek insanlar bunu yapmadan duramaz. refleks gibidir zamanla gelişir.
güç sistemlerinde analiz diye bir ders alıyorum bu dönem. sikik bir güç sistemini analiz edeceğiz yani öyle 37 generatörlük bir sistem filan değil 3 generatörlük bir sistemin faz faz; faz toprak; faz faz toprak arızalarını analiz edeceğiz anca matrisli işlem olan, şekil şukul, bulmaca tarzı 25 sayfa ezberlemem gerekiyor.

3 generatörlü bir sistem için bu.

bence
bu bile bu kadar teferruat içeriyor, bu kadar zorsa

ne yaparsan yap bir insanı tam anlamıyla analiz edemezsin.

her durum için farklı anlık tepkiler, o an içinde yaşadıkları, yaşamak istedikleri hayalleri düşleri hayal kırıklıkları, morali, problemleri umutları.

anlık tepkisini belirleyen değiştiren o kadar çok etken var ki tepkilerden analiz yapmak çok zordur.

işte en fazla kadın dudağını emince tahrik oldu, erkek saatiyle oynayınca sıkılmıştır gibi sikik sikik youtube videolarına konu olan çıkarımlar yapılır.
Kanaatimce, Şahsın kişiliğine katması gereken en önemli eylem/özelliklerden biridir. ikili ilişkilerde belli samimiyet üzerinde saydamlaşan görüşler ve hisler vesilesi ile, ilişkinin türüne ve gidişatına bağlı olarak karşımıza çıkan pek çok durumu, bahsedilen saydamlığın getirdiği rahatlık(belki boşvermişlik kavramı) ile birlikte fikirsel olarak tolere etmekteyiz. Yeni kurulmuş bir samimiyet ya da bir aile ferdi olsa dahi kişiyi analiz etmenin gerekliliğinin sağlamasını, fikirsel(ya da görüş ve his bazındaki) değişimin mutlak kaçınılmaz olacağı kavramı üzerinden doğru bir şekilde yapabiliriz. işte bu sebeple, tanıdığımızı varsaydığımız insanların dahi bazen bizlere yansıtmış olduğu davranış, söylem ve hislere karşı yabancı kalırız. Bunun en temel sebebi, zamanın akışı içerisinde kişinin bize yansıttıklarının ya da kişi hakkında olan edinimlerimizin (herhangi bir sebeple) üzerine koyamamış olmamız ya da bunu yapmaktan geri durmuş olmamızdır. Ben daha çok Bu bahsedilen “analiz” eyleminin, yeni tanışılan insanlar ve mümkün mertebede (yüksek özenle icra edilmesi kaydıyla) “eş seçimlerinde” uygulanması taraftarıyım.

Bu öneri her ne kadar kişiliğimin duygusal zaaflarından ötürü ön plana çıkıyor olsa da, toplumsal olaylarda canımı en çok yakan şeylerden biri; “anlaşmazlık sebebi ile” dağılan yuvalar ve bunun getirisi olarak geride bıraktığı psikolojisi bozuk çocuklardır. “Severek” fakat “tanımadan”(ya da sezgisel hakimiyetin yokluğunda) yapılan evliliklerin bitişi şüphesiz iki taraf için ve en çok da çocuklar için büyük problemler doğurmaktadır. Benim gözümde tamamiyle “sorumsuzluk” olarak değer gören bu olayın yaşanmasının en büyük sebeplerinden biri de işte bahsetmiş olduğumuz bu “analiz” kavramının eksikliğidir. Şu dönemde Öylesine yüzeysel “tanıma” ya da “tanışma” biçim ve şekilleri görüyorum ki, bunlar beni kendi psikolojimi ve hislerimi sorgulamaya yöneltmektedir. Her ne kadar “takıntılı” damgasına eşdeğer gibi görünse de, kişileri tanımak adına en geçerli yol şahsım için; üzerine yoğunlaşılmış olan analiz biçimleridir. (ya da özet olarak "üzerine düşünmektir".)
yapmayı bıraktım çünkü bu konuda hiç iyi değilim.

ama bir gün sırf zihin okuma ve analiz için eğitim alacağım.
insanların konuşurlarken vurguyu nerede yaptığına, hangi kelimeyi seçtiklerine, hangisini kullanabilecekken kullanmadıklarına, bunun neden kaynaklandığına, mimiklerine, ellerini kullanış şekline, hatta duruşuna bile dikkat ederim. birisiyle birkaç saat geçirdikten sonra sohbet etmiş olalım ya da olmayalım nasıl bir karakterde olduğunu çözerim. çok küçükken kendi kendime eğlenmek için yapmaya başladım.konuşan insanları izlerdim, hatta saf olduğumu doktora gitmem gerektiğini söylerlerdi. şimdiyse insanların yalanlarına istem dışı olarak ortak oluyorum. çok da atla deve değil bu mesele, bir süre dikkat ederseniz doğru analizler yapmaya başlıyorsunuz zaten. ve evet sanıldığı kadar da eğlenceli değil, izlemek üzere olduğunuz bir filmden spoiler yemek gibi oluyor yeni biriyle tanışmak.

edit: imla
tipine bakar analiz edersin,
tanışır analiz edersin,
arkadaşına bakar analiz edersin.
insanın içinde bulunduğu zaman ve mekanda anlık olarak yaptıkları insan analizi aslında mikro ölçekte bir bilimdir. yani aslında analiz yeteneği olan insanlar bir nevi bilim adamıdır.

şahsi kanaatimce insan analizi konuşma ve gözlemleme yöntemiyle karşıdaki kişiden somut veriler ve bulgular elde etme, onları bireysel ve toplumsal minvalde kıyaslama, derecelendirme, ön yargıdan uzak bir biçimde yargılama, bütün elde ettiği veriler doğrultusunda o insan hakkında kendi zihninde bir düşünce oluşturma ve o insana karşı davranışlarını bu doğrultuda şekillendirmekten geçer. tüm bunların başında empati yeteneği elzemdir. empati yapamayan bir bireyin yaptığı insan analilzi hiçbir zaman başarılı bir analiz olmayacaktır.

bütün bunları yapabilen bir insanın hata yapma olasılığı sıfıra yakındır. bunu doğru uygulayabilen kişiler istisnai durumlar dışında her zaman, bireysel ve toplumsal ilişkilerinde başarılı olacaktır. örneğin evleneceği insanı doğru analiz etmiş bir kişi evlendikten sonra o kişiyle asla aşılamayacak sorunlar yaşamayacaktır.

kişilik analizi yapabilmeniz için bilim adamı, çok kültürlü bilge insanlar, 5000 kitap okumuş, 3 üniversite bitirmiş, 1500 iq sahibi insanlar olmanıza gerek yok. ortalama bir iq ya sahip olmanız yeterli. tek sahip olmanız gereken şey biraz sabır. dolayısıyla zaman...

o yüzden hiçbir insan hakkında acele karar vermeyin. bazen tüm deliller tek bir yönü gösterse bile aslında gerçek tam tersi yönde olabilir. kişilik analizinde erken karar vermek ön yargılı olmak demektir. o yüzden sabredip doğru zamanda analizin sonucuna varmanız gerekiyor.

diyelim ki karşı cinsinizden bir insanı analiz ediyorsunuz ve o kişiyle evlenme niyetindesiniz. emin olun o kişi size asla ilk günden size her doğrusunu ya da her yanlışını göstermez. gösteremez. zaman içerisinde doğrularını ve yanlışlarını görürsünüz. yalanı varsa topladığınız veriler sayesinde zaman içerisinde ortaya çıkarırsınız.

kişilik analizinde analizi yapılan kişilerin ağzından sözcükler delil olarak kabul edilmez. çünkü insanlarda yalan söyleme, abartma, kendini olduğundan farklı tanıtma, aldatma, kandırma gibi özellikler olabilir. o yüzden delil olarak kabul edilecek tek şey kişilerin davranışlarıdır.

her zaman sadece eylemlere inanın. kelimere asla inanmayın.

yani eğer bir kişi sizi sevdiğini söylüyorsa ona inanmayın.

o kişi siz üzüldüğünüzde sizden daha çok üzülüyorsa, siz mutlu ettiğinde dünyanın en büyük işini başarmış gibi gülümsüyorsa, sizi sizden daha çok düşünüyor, en zor zamanlarınızda size her zaman destek oluyorsa işte o zaman o kişinin sizi sevdiğine inanabilirsiniz. size hayatı boyunca seni seviyorum dememiş olsa bile sizi seviyordur. çünkü yaptığı eylem seven insanın yapacağı bir eylem.

yani kelimeler boştur. aslolan eylemlerdir...

kişilik analizinde de her zaman bakılması gereken şey eylemlerdir. yani aslında gözlem yapmalısınız. iyi bir gözlemci olmalı, yaptığınız gözlemler üzerinde düşünüp, doğru sonuçlar çıkarabilmelisiniz. o zaman kişilik analizlerini doğru yapar, kişilerle olan ilişkilerinizde hata yapmaz, yaşamınızı daha kolay bir hale getirir, daha mutlu bir insan olursunuz.

her insan kendi kaderinin tanrısıdır. mutluluğu çikolata yiyerek bulacaklarını sananlar, aldıkları kalorilerle kalırlar. asıl mutluluk bilimdedir. insandadır. farkındalıktadır. mutluluk gelip sizi bulmaz. siz arayıp onu bulursunuz.

önce kendinizle tanışın. beni neler mutlu eder sorunundan önce beni neler mutsuz eder sorusunu sorun kendinize. çünkü önce sizi mutsuz edecek şeyleri bulup pasifize etmezseniz, sizi mutlu edecek şeylere odaklandığınızda mutlu olduğunuzu sanarken o pasifize etmediğiniz şeyler sizin mutluluğunuzu engelleyecektir. sadece anlık mutluluklar yaşamakla yetinirsiniz. sürekli bir mutluluk yaşayamazsınız...

sizi mutsuz eden şeyleri pasifize ettikten sonra, sizi ne mutlu eder sorusunun ilk cevabı insandır. bir insanı en çok yine bir insan mutlu edebilir. insanlardan kaçamazsınız. onlarla bir arada yaşamak, onlarla iyi anlaşmak zorundasınız. dolayısıyla kişilik analizi bu yüzden bu kadar önemlidir...
Ben hariç herkes salak moduna sokar insanı.
sadece analiz ettiğinizi sanırsınız.
Bazen kendinden ödün vererek yapman gereken bir şeydir aslında. Onun içine ulaşmak için senin de mantığını terketmen gerekebilir.
çok güzel bir eylemdir ara sıra yaparım, ama genelde analizlerim yanlış çıkar. tabii doğru çıkmayanı hiç mi yok var.