bugün

(bkz: why do not you ask this your mom)
en pratik yöntemlerden birisi karşılıklı dil öğrenme olabilir. sen türkçe öğreteceksin karşındaki kişi ingilizce. bu anlamda bir kaç site görmüştüm.
Belki yukarlarda yazılmıştır ama yine de yazayım. Her gün en az beş ingilizce kelime öğren. ingilizceyi tam öğrenmemiş bile olsan , öğrendiğin kelimeler sayesinde derdini çok rahat anlatırsın ( anlatamadı )
önce türkçenizi geliştirin amk.
ingilizce diziler izleyin.
ingilizle öpüşün hatta sevişin sonuçta dil dile değmeden dil öğrenilmezmiş.
yabancı diziler izlemeyin. dinlemek olmuyor konuşmakla oluyor bu iş. ben duyduğum çoğu şeyi anlıyorum ama pratik olmadığı için konuşamıyorum. bol bol pratik yapın sosyal sitelerden yabancı arkadaş edinin ve onlarla konuşun yazışın.
ingiliz üretimi montla sıç.
find some guy who can talk english and do practice together.
if your tongues do not touch, you cannot learn english.
just kidding.
Zamanında msn en etkili yöntemlerden biriydi.
Almancasını konulu filmlerle geliştiren aziz milletimiz, ingilizce için de bir taktik bulur elbet.
ingilizce geliştirmek amacıyla uygulanması yararlı olabilecek eylemler. tanımımızı geçtiğimize göre gerçekten iyi derecede ingilizce bilen birisi olarak size kendi deneyimlerimden yola çıkarak bir iki ipucu vereyim.

- gramer için "betty schrampfer azar" teyzemizin 3 tane kitabı var. kırmızı, mavi, siyah kapaklı. didik didik her şeyi anlatıyor ve mantığınıza oturması için görsellerle, tablolarla açıklamalar var. benim elimdeki kitaplar yaklaşık 20-25 yıl öncesinin ama geçenlerde başkasında gördüm yeni basımların kapak renkleri yine aynı. kitabın adı aklıma değil. çok merak eden gugıl'dan arayıp bulur zaten. gramer meselesi çok üstünde durulacak bir şey değil zaten. herkes gramer biliyorum da konuşamıyorum, anlayamıyorum diye yakınıyor.

- imkanlarınız varsa en güzel dil öğrenme şekli dilin konuşulduğu yerde oluyor. ingiltere, amerika gidin görün. az muhabbet edin milletle. gerekirse "little little into the middle" diyin. ama karşınızdaki ile anlaşabilmeye bakın. zamanla dilin mantığı kafanıza oturacaktır.

- abi para olsa zaten bu yazıyı okumam diyenler çoğunluktadır muhtemelen. peki o zaman ne edeceğiz? internet canımız ciğerimiz. listening olayı için altyazı olmadan çizgi film izleyerek başlayabilirsiniz. pokemon nispeten basit ingilizcesiyle sizi 1 ay götürür. oradan dizilere geçersiniz. ama altın kural altyazı yok. altyazısız hiçbir halt anlayamıyorum dersen de ingilizce altyazı açarsın. ama öyle her saniye aşağıyı okuma. gözün yorulur.

- dizi, film olayı konu genişliğinden dolayı vocabulary için çok iyi ancak bize bu yetmez. bu adamlar rol yaptıkları için anlaşılması gayet kolay konuşuyorlar. işi biraz zorlaştırıp ingilizce maç, haber bülteni izlemek lazım üstüne. kısa vadede kendini göstermese bile 2-3 ay içinde muhteşem derece fark olduğunu görebilirsiniz ingilizce anlama yeteneğinizde.

- peki konuşmayacak mıyız? bu da zor kısmı işin. türkiye'de haliyle ingilizce konuşacak birini bulması zor. bunun için de ne yapacağız. milletten gizli gizli kendimizle söyleşiler yapacağız. kendimize sorular yöneltip cevaplayacağız. günlük hayatımızı anlatacağız. veya doğaçlama olarak bir karakteri canlandırıp onun hakkında konuşacağız kendi kendimize. bunu evde yalnızken uygulasak yeter. dışarıda iyi gözle bakmazlar. dikkat edin.

- abazan insanlarımızın sevdiği mekanlar olan omegle ve chatroullette'i konuşmak maksadıyla kullanmaya özen göstereceğiz.

- yardıma muhtaç turistlere misafirperver yanımızı göstereceğiz. ama öyle her bulduğunuz kişiye deli gibi atlamayın. onlar da insan deneme tahtası değil.

- reading yapmayı unutmuyoruz bu arada. çünkü yazarken konuştuğumuzdan daha fazla kelime kullanırız ve ecnebiler de aynısını yapıyor. kurgusal olarak daha karışık cümlelerle okuyarak karşılaşacağız ve onları anlamak için uğraşacağız. bu sayede dilin yapısını kafamızda daha iyi oturtabileceğiz.

eğer bunları uygularsanız bir gün siz de şirinleri ingilizce izleyebilirsiniz.

edit: insanlara yardımcı olmaya çalışan entry'nin nesi zoruna gitti lan ayı asfjkafa
Facebook'ta ingiliz arkadaşlar edinebilir ve ingilizce sayfalara abone olup onların yazılarını okuyabilirsiniz.
ingilizce filmleri, dizileri ingilizce alt yazılı izlemektir.

bol ingilizce podcast dinlemektir. (sevdiğiniz, ilgilendiğiniz bir konu hakkında)

yabancılarla ingilizce konuşmaktır.
ingilizce hikaye kitapları okumak, yabancı diziler izlemek, yabancı müzikleri sözlerini takip ederek dinlemek, olabildiğince pratik yapmak taktikler arasındadır.
konuşmaktan başka çare yoktur. ne kadar grammer bilgin olursa olsun onları uygulamaya dökmezsen hiçbir şeyi geliştiremezsinç o yüzden speaking yapmak lazım.
benim sıkıntıdan yaptığım ama bende işe yaradığını düşündüğüm bir anekdot söyleyeyim. tv yi açın hangi kanal olursa olsun esre erol bile olur sonra burada ki konuşan insanların dediklerini ingilizceye çevirmeye çalışın. bilmediğiniz kelimeleri bir yere yazın böyle böyle çeviriler yapın. hem kelime hazineniz genişler hemde hızlı bir şekilde düşünmeye başlarsınız.
Ingilizce bi radyo frekansi bulun ve dinleyin sadece bir sure sonra ingilizceyede biraz asina iseniz kelimelerin biraz daha anlasilir oldugunu farkediyorsunuz.
Beklenen önerilerdir. Varsa eğer güzel olur.
pubg oyna öfkeden ingilizceyi çözdüm.
Www.ororo.tv

Etkili bir yontem sunan dizi izleme sitesi. ingilizce alt yazılar ile sevdiğiniz dizileri izlerken gösterim hızını yavaşlatabilir, bilmediginiz kelimelerde diziyi durdurup fareyi kelimenin üzerine getirerek manasını ogrenebilirsiniz.
international phonetic alphabet (ipa) öğrenmek. ingilizce'yi fonetik olarak anlayabilmek, akıcı konuşabilmek ve sesleri karıştırmamak için güzel bir yol.
Bol Bol alt yazılı film izlemek
Ana dili ingilizce olanlarla pratik yapmak
Ingilizce şarkı dinlemek.
Bol Bol alt yazılı film izlemek
Ana dili ingilizce olanlarla pratik yapmak
Ingilizce şarkı dinlemek.
Bol Bol alt yazılı film izlemek
Ana dili ingilizce olanlarla pratik yapmak
Ingilizce şarkı dinlemek.