bugün

paris öyledir işte attila*, sen cafe le depart'da oturup saint-michel kalabalığı içinde yine inge bruckhart'ı bekliyorsan çoktan öldün demektir. bir kere sen istanbul'un yollarının haydutusun, bu şehrin yolları senden büyük. bu şehrin yolları gare du nord'a çıkıyor. Leipzig'te inge, marne'de karlı ıhlamur ağaçları, istanbul'da attila. kalp kırıklıklarını yazıyor istanbul'da, divan pastanesi'ndeki masasında.

bu şehir inge "broken heart"larla dolu; öğleden sonra bir cafe'de soluklanmayıver, yorulursun.
insan kendini yoracak şeylere daha bir bağlı oluyor, hem de ne bağlılık: körü körüne
insan sonunu bile bile yola çıkarken mutlu oluyor, hem de ne mutluluk: Pont des Arts'ta aşk
ve ansızın yoruluyor insan, hem de ne ayrılık: châtelet'de kalp kırıklığı

belki de bunlar hep yanlış yaşamaktır.