bugün

şantiyecilik / şantiye mühendisi

gezgin tiplerdir. kurulu bir düzenleri hiç yoktur. düzen kurmak isterler ancak onunda rüyası pek fazla sürmez. aynı gemi kaptanları gibi her bir limanda kısa süreli ilişkileri olmuştur, her bir limanda gönlünü almıştır birilerinin veya gerçekten gönül vermiştir birilerine, her bir limanda aynı kaderi paylaştığı kısa ama güzel dostluklar kurmuştur, her bir limanda tamam lan yeter, bu son projem demiştir ancak her nedense kopamamıştır bu yaşam tarzından.

bir yakınıyla veya bir arkadaşı ile konuştuklarında aldıkları cevap hep aynıdır 'ulan ne şanslı adamsın, gezmediğin ülke didiklemediğin karı kalmadı bu dünyada'. halbuki gerçek hiçte öyle değildir. belki biraz daha fazla para kazanırlar ancak kaybettikleri yaşantıları, güzel anları, mutlulukları vardır her bir şantiyecinin. kimisi eşinden ayrıdır kimisi kız arkadaşından, kimisi ana özlemine pek dayanamaz kimisi çucuğunun kokusunu özler. bu böyle türev halinde akıp gider. kimi tecrübe olsun diye gelir, kimi cv'de güzel durur diye, kimi hakiketen mecburdur, kimi aile geçindirir, kimileri var ki onlar için hayat seksten ibarettir.
bankacılıktır. çekilecek dert değil bankacılardan bildiğim kadarıyla. zor iş gerçekten.
kesinlikle medya sektörü.
bir zamanlar öyleydi belki hala aynı durumdadırlar

(bkz: ilaç mümessili)
(bkz: herkese kendi mesleğinin zor gelmesi gerçeği)
bankacılık.

tek geçerim...
mesai saatlerinin yanında evde öğrenci gibi ders çalışmayı gerektiren ve pek de maddi getirisi olmayan mesleklerdir.
vatman. binbir türlü insanla uğraşıyor adamlar.
hosteslik. hayatını paramparça ediyor resmen.
Araştırma Görevlisi- Asistan. Üniversite de kalma hayali kuran gençlerin en zorlu dönemidir. Bu dönem adeta tasavvuftaki pişme dönemine benzer. Asistanın herşeyden önce öğrenmesi gereken sabırdır. Hem hocalara karşı hem öğrencilere karşı yüzlerce ayrı tip insanla muhattap olan asistan ne kadar başarılı olursa olsun hocalarının gözünde hep başarısız çaylaktır.