bir hanım kişilik ve bir beyefendi arasında olmamış, olamayacak, olamayan sevgidir. nedenleri ise türlü türlüdür. bir bey ağzından şöyle yazılmıştır :

"bu yaşa gelipte artık birinin benden hoşlanıp hoşlanmadığını anlamayacaksam yuh bana. o kadar yakınız o kadar eğlenceliyiz ki.. ben yanında aptallaştıkça sen bir o kadar yaklaşıyorsun. bilmem okulda kaçıncı yan yana gelişimiz. uzaktan bir tebessümdü bazen selamımız. fakat ne var biliyor musun? bende seni kaldıracak para da yok güç te.

ben senin gittiğin yerlere gidemem. oldu da gittim o entel arkadaşların gibi kibar kibar kırık kırık konuşamam. hatırla ilk disco'ya gidişimdi benim topluca gitmeyi, rezil olamyıda göze almıştım, bütün millet çıktı delice dans etti ben barda soda limon içmekle kaldım. ben onlar gibi olamam. anla.. oraya çıkıp dans edecek kadar güç yok bende ya da adını ne koyarsan. ben seni türlü türlü yerlere götürüp şurdan gideceğiz, burdan döneceğiz bak burada şu var diyecek yol bilgisine bile sahip değilim. çünkü hayatım evin içinde geçti. su borusu patlarsa ne yapılacağını bilirim ben ya da elektrik prizi bozulunca yenisi takabilirim. benim hayatım 1 ise. bunu 0.8'i evde geçti. garson demeyi bile bilmem ben. çünkü hiç garson çağırmadım. telefonun mu bozuldu ver parçasını değiştireyim yada bilgisayar kasan bozulduysa sana toplama bir bilgisayar yapayım ama ben starbucks'a gidip te bir kahveye birüsürü para veremem. birsürü diyorum çünkü ne kadar olduğunu bile bilmiyorum ama bana elden çıkma era fiyatlarını sor yada arabanın yürür aksamını, baskı balat'yı sor mesela. illa da sor demem * ama benim elimden bu gelir. ben ayda yılda bir dışarı çıkarım 2 nargile içer geri gelirim. benim hayatım ev, bilgisayar, televizyon, radyo. ben bunlarla takılyorum. istediğin radyocunun yayın saatini sor bana ya da bu nasıl hangisi daha komik diye sor ya da ne bileyim bana yılan hikayesi sor. bütün bölümleri anlatayım sana ama ben sokakta bile yürüyemem. yorulurum. en nefret ettiğim şeydir mesela. sokakakta yürümek. boş boş ya da bir amacım olsa bile. ben on numara makarna yaparım ya da uydu bozulduysa çıkar çatıya tamir ederim ama ben dışarı çıktığımızda seni bir yerlere götüremem. sosyal hayatmış, dışarıda eğlenceymiş hiç haz şeyler değil. kendim böyle olduğum gibi senide böyle yapmaktan korkarım. gidip bilmem nerde konsere götüremem seni çünkü hayatımda hiç konsere gitmedim, bileti bile alamam çünkü en yakın biletix nerde biliyorum. bak internetten alabilirim mesela ama kredi kartı kullanmıyorum. ben seni istediğin gibi sevemem. alışık olduğun hayatı sana veremem. mısır patlatırım yeni aldığım ses siteminde müthiş bir komedi filmi izleriz. gülmekten nefes almayı unuturuz belki ya da pc'yi televizyona bağlar açarım cem yılmaz'ın bir gösterisini oturur saatlerce onu izleriz ama olmaz ben diğer herkes kadar açık ve rahat veya geniş değilm.

elbette ben bu hayatımdan memnunum ve öyle de kalmasını isterim. sana gelince biliyorum okuyunca çok boktan bir hayatın var, allah belanı versin bile diyeceksin ama diğerleriyle tek ortak noktam kalbim. sevmiyorum değil ölüyorum bile ama olamam anla arada aşk olsa bile.

bütün bunları yaparken ben kuru bir sevgi verebilirim sana. onu da sen istemezsin. iki kişiyi bir arada sevgi bile tutamaz anla.."
kişinin kendine acı Çektirmek istemesidir.
Melankoli.
aşk kendisidir.
Fikir ayrılığı, ahlaki değerlerdeki tezatlık, bakış açısı. Ama bana sorarsanız seven insan ama gerçekten seven insan bunları da aşmalı, yoksa bu şekilde kendinizle başbaşa kalırsınız. Sizin gibi düşünen birini bulmanız çok zor...
Gerçek olması. Ve gerçekler hiçbir zaman kolay ulaşılan bir şey değildir.